Çölaşan, Birand gibi usta (!) gazetecinin hazırladığı bu belgeseli yalanlamış, bununla da kalmayarak karşı atağa geçmişti.
Çölaşan, Çevik Bir ile görüşmelerinin ardından gazeteye dönerken Ertuğrul Özkök’ün bu sorudan dolayı kendisini tebrik ettiğini de belirterek, “Helal olsun Emin, yine manşeti sen kurtardın’’ dediğini de aktardı… (Dün o soruyu yazmıştık)
Ertuğrul Özkök’ü yalanlayan Çölaşan bununla yetinmeyip adeta tarihe not düşecek şu açıklamaları yaptı Özkök ve Brand’la ilgili;
“Bu adam kendini bizlere şöyle tanıtırdı; “Ben gazeteci değilim beyler, ben cambazım cambaz. Ben elindeki altı topu havaya fırlatıp yere düşürmeyen jonglörüm. Ben patronu, damadını ve kızlarını idare eden bir cambazım…”
(...) Sözünü ettiğim cambazı herhalde tanıdınız; Ertuğrul Özkök! Devleti dolandırmak suçundan hapis cezası alan Mehmet Ali Birand’ın programında önceki gece benim adımı ağzına almaya yeltenip yine yalan söylemiş.
(...) Sevgili okuyucularım, şimdi yine yazımın baş tarafına dönüyorum ve Ertuğrul’un benimle ilgili yalanını, 2 Ekim 1999 tarihli Hürriyet’te çıkan kendi yazısıyla çürütüyorum. Bu yazısında geçmişe gidiyor ve Çevik Bir’le iki yıl önce yaptığımız görüşmeyi anlatıyor. Hani ben “Darbe yapacak mısınız?” diye sormuştum ve o da kızıp “Siz ne diyorsunuz Emin Bey” demişti ya!.. İşte kendi yazısından ilgili bölümü özetliyorum: “Brifingden sonra Çevik Bir Paşa’nın odasına gittik. Emin böyle durumlarda kafasında bir soru varsa, hiç sansürsüz ve direkt olarak sorar. O gün de sordu…
Ertesi gün Hürriyet’in manşeti “Gerekirse silah kullanırızdı.” … Ertuğrul’un nasıl yalan söylediğini işte burada, kendi yazısıyla kanıtlıyorum. Şimdi acaba utanır mı?”
Özkök utanır, utanmaz beni ilgilendirmiyor. Ama belgesel (!) bitmediği gibi tartışmalar başka belgesellere dönüştü.
Ahmet Hakan, CNN Türk’te konuklarıyla bu belgesel (28 Şubat), Özkök, Çölaşan konuları konuşulurken Can ataklı öyle bir iddia ortaya attı ki, telefona Aydın Doğan çıktı. Tabi Can Ataklı haliyle atağı kesip, teknik kulübeye masum gözlerle bakmaya başladı (!)
Oraya gelmeden, o günlerde kimsenin sorgulamadığı bir soru vardı? Malum her taşın altından “The Cemaat” çıkıyor ya; “Fethullah Gülen 28 Şubat’ta ne yaptı? Sorusu da haliyle cevap arıyordu. Nasıl olduysa bu sorunun cevabını Ahmet Hakan köşesinden verdi;
“Fethullah Gülen 28 Şubat’ta ne yaptı? Şunları yaptı;
– Ordunun dönemin hükümetinden daha demokrat olduğunu söyledi.
– Refah Partisi’nden ayrışmaya çalıştı.
– “Ben Erbakan gibi değilim, daha hoşgörülüyüm” mesajı verdi.
– En kritik günlerde Erbakan’a “istifa et” çağrısı yaptı.
– 28 Şubat’ın egemenleriyle diyalog yollarını aradı.
– Bu arada Refahyol hükümeti devrilip yerine yeni hükümet kurulduğunda, “Zaman gazetesi” 9 sütuna “Hayırlı olsun. İşte kardeş kavgasına son verecek hükümet” manşetini attı.
Yani? Fethullah Gülen direnmedi. Direnmediği gibi işbirliğine de açık durdu…” (Yazının devamında da Gülen’in bu duruşunun haklılığını anlatıyor A. Hakan)
Programa dönelim;
Can Ataklı’nın 28 Şubat sürecinde Turizm Bakanı Bahattin Yücel’in, Zafer Mutlu ve Ertuğrul Özkök’ün şantajıyla istifa etmek zorunda kaldığını iddia etti. Artı Bakan’ın arkadaşı olduğunu söyleyen Ataklı, “İstifa etmezse hakkında büyük bir karalama kampanyasıyla asılsız bir yolsuzluk dosyasını yayınlayacaklarını anlattım. Ailesini topladı durumu anlattı, istifa kararı aldı” dedi.
Ortada silahla değil de kalemle yapılan darbe var ve darbeyi yapanlar (!) Aydın Doğan’ın adamları
Aydın Doğan bağlandı.
“…Can Ataklı, Hürriyet Gazetesi “Turizm Bakanı istifa etsin diye haber göndermiş” dedi. Ertuğrul Özkök eğer böyle bir şey söylemişse şerefsizlik, ahlaksızlık yapmıştır. Eğer böyle bir şey yapılmışsa yarın Özkök’ü hepimiz idam edelim. Bana göre Can Ataklı hezeyan halinde… Kahraman olmak istiyor ama aslında mesleğe zarar veriyor. Beyaz kağıt gibiyiz ama bize çok laf atıyorlar. Çünkü en kolayı medyayı suçlamak. Kim kartel kurdu da başkalarını kovdurmak, öldürmek için çalıştı” diyor Aydın Doğan.
Can Ataklı; “Çok üzülerek dinledim Aydın Bey’i. Kendisi en eski medya patronudur. Hezeyan sözü beni çok üzdü. Kahraman olmak gibi bir niyetim de yoktu. Ben tanık olduğum şeyi anlattım, Aydın Bey’le ilgili bir şey de demedim… diyen Ataklı ayrıca;
“Meslek hayatımın son günü olabilir. Ertuğrul da mesaj atıp duruyor, ben öyle bir şey söylemedim diye. Ben tanık olduklarımı, bana söylenenleri anlattım sadece. Böyle şeylerin belgesi de olmaz zaten.”
Bu tartışmalar sürerken M. Ali Birand yine popülaritesini kullandı ve 28 Şubat medyası için “Yatacak yeriniz yok” tabirini kullandı. Sahi Birand o sıralarda hangi sektördeydi?
Program bitti ama konu bitmemişti. Ertesi gün Özkök köşesinden açıkça istifasını sundu. Bu açık istifa dilekçesindeki ayrıntı ise;
“…Benim elimde eski Turizm Bakanı Bahattin Yücel’le ilgili bir yolsuzluk dosyası yoktu. Olsaydı derhal yayınlardım. Bahattin Yücel’e böyle bir şeyi söylemedim. Zafer Mutlu ile aramda böyle bir konuşma geçmedi. Ama Bahattin Yücel “Evet Ertuğrul Özkök bana böyle bir şey söyledi” derse, bu istifa mektubumu o an yürürlüğe koyunuz.
Bunun karşılığında 25 yıldır çalıştığım Hürriyet gazetesinden tek kuruş hak talep etmeyeceğim. Ve gazeteciliği hayatımın sonuna kadar bırakacağım. Saygılarımla.
Ertuğrul Özkök
Şimdi; Medya bağımsız mı? Tarafsız mı? Kartel medya var mı? Patrona ve isteklerine göre mi habercilik yapılıyor mu? Kimin ki, kimden kara? 28 Şubat’ın çocukları kendi topuklarına mı sıkıyorlar? Herkesin cevap hakkı var… Buyurun!
Çölaşan, Çevik Bir ile görüşmelerinin ardından gazeteye dönerken Ertuğrul Özkök’ün bu sorudan dolayı kendisini tebrik ettiğini de belirterek, “Helal olsun Emin, yine manşeti sen kurtardın’’ dediğini de aktardı… (Dün o soruyu yazmıştık)
Ertuğrul Özkök’ü yalanlayan Çölaşan bununla yetinmeyip adeta tarihe not düşecek şu açıklamaları yaptı Özkök ve Brand’la ilgili;
“Bu adam kendini bizlere şöyle tanıtırdı; “Ben gazeteci değilim beyler, ben cambazım cambaz. Ben elindeki altı topu havaya fırlatıp yere düşürmeyen jonglörüm. Ben patronu, damadını ve kızlarını idare eden bir cambazım…”
(...) Sözünü ettiğim cambazı herhalde tanıdınız; Ertuğrul Özkök! Devleti dolandırmak suçundan hapis cezası alan Mehmet Ali Birand’ın programında önceki gece benim adımı ağzına almaya yeltenip yine yalan söylemiş.
(...) Sevgili okuyucularım, şimdi yine yazımın baş tarafına dönüyorum ve Ertuğrul’un benimle ilgili yalanını, 2 Ekim 1999 tarihli Hürriyet’te çıkan kendi yazısıyla çürütüyorum. Bu yazısında geçmişe gidiyor ve Çevik Bir’le iki yıl önce yaptığımız görüşmeyi anlatıyor. Hani ben “Darbe yapacak mısınız?” diye sormuştum ve o da kızıp “Siz ne diyorsunuz Emin Bey” demişti ya!.. İşte kendi yazısından ilgili bölümü özetliyorum: “Brifingden sonra Çevik Bir Paşa’nın odasına gittik. Emin böyle durumlarda kafasında bir soru varsa, hiç sansürsüz ve direkt olarak sorar. O gün de sordu…
Ertesi gün Hürriyet’in manşeti “Gerekirse silah kullanırızdı.” … Ertuğrul’un nasıl yalan söylediğini işte burada, kendi yazısıyla kanıtlıyorum. Şimdi acaba utanır mı?”
Özkök utanır, utanmaz beni ilgilendirmiyor. Ama belgesel (!) bitmediği gibi tartışmalar başka belgesellere dönüştü.
Ahmet Hakan, CNN Türk’te konuklarıyla bu belgesel (28 Şubat), Özkök, Çölaşan konuları konuşulurken Can ataklı öyle bir iddia ortaya attı ki, telefona Aydın Doğan çıktı. Tabi Can Ataklı haliyle atağı kesip, teknik kulübeye masum gözlerle bakmaya başladı (!)
Oraya gelmeden, o günlerde kimsenin sorgulamadığı bir soru vardı? Malum her taşın altından “The Cemaat” çıkıyor ya; “Fethullah Gülen 28 Şubat’ta ne yaptı? Sorusu da haliyle cevap arıyordu. Nasıl olduysa bu sorunun cevabını Ahmet Hakan köşesinden verdi;
“Fethullah Gülen 28 Şubat’ta ne yaptı? Şunları yaptı;
– Ordunun dönemin hükümetinden daha demokrat olduğunu söyledi.
– Refah Partisi’nden ayrışmaya çalıştı.
– “Ben Erbakan gibi değilim, daha hoşgörülüyüm” mesajı verdi.
– En kritik günlerde Erbakan’a “istifa et” çağrısı yaptı.
– 28 Şubat’ın egemenleriyle diyalog yollarını aradı.
– Bu arada Refahyol hükümeti devrilip yerine yeni hükümet kurulduğunda, “Zaman gazetesi” 9 sütuna “Hayırlı olsun. İşte kardeş kavgasına son verecek hükümet” manşetini attı.
Yani? Fethullah Gülen direnmedi. Direnmediği gibi işbirliğine de açık durdu…” (Yazının devamında da Gülen’in bu duruşunun haklılığını anlatıyor A. Hakan)
Programa dönelim;
Can Ataklı’nın 28 Şubat sürecinde Turizm Bakanı Bahattin Yücel’in, Zafer Mutlu ve Ertuğrul Özkök’ün şantajıyla istifa etmek zorunda kaldığını iddia etti. Artı Bakan’ın arkadaşı olduğunu söyleyen Ataklı, “İstifa etmezse hakkında büyük bir karalama kampanyasıyla asılsız bir yolsuzluk dosyasını yayınlayacaklarını anlattım. Ailesini topladı durumu anlattı, istifa kararı aldı” dedi.
Ortada silahla değil de kalemle yapılan darbe var ve darbeyi yapanlar (!) Aydın Doğan’ın adamları
Aydın Doğan bağlandı.
“…Can Ataklı, Hürriyet Gazetesi “Turizm Bakanı istifa etsin diye haber göndermiş” dedi. Ertuğrul Özkök eğer böyle bir şey söylemişse şerefsizlik, ahlaksızlık yapmıştır. Eğer böyle bir şey yapılmışsa yarın Özkök’ü hepimiz idam edelim. Bana göre Can Ataklı hezeyan halinde… Kahraman olmak istiyor ama aslında mesleğe zarar veriyor. Beyaz kağıt gibiyiz ama bize çok laf atıyorlar. Çünkü en kolayı medyayı suçlamak. Kim kartel kurdu da başkalarını kovdurmak, öldürmek için çalıştı” diyor Aydın Doğan.
Can Ataklı; “Çok üzülerek dinledim Aydın Bey’i. Kendisi en eski medya patronudur. Hezeyan sözü beni çok üzdü. Kahraman olmak gibi bir niyetim de yoktu. Ben tanık olduğum şeyi anlattım, Aydın Bey’le ilgili bir şey de demedim… diyen Ataklı ayrıca;
“Meslek hayatımın son günü olabilir. Ertuğrul da mesaj atıp duruyor, ben öyle bir şey söylemedim diye. Ben tanık olduklarımı, bana söylenenleri anlattım sadece. Böyle şeylerin belgesi de olmaz zaten.”
Bu tartışmalar sürerken M. Ali Birand yine popülaritesini kullandı ve 28 Şubat medyası için “Yatacak yeriniz yok” tabirini kullandı. Sahi Birand o sıralarda hangi sektördeydi?
Program bitti ama konu bitmemişti. Ertesi gün Özkök köşesinden açıkça istifasını sundu. Bu açık istifa dilekçesindeki ayrıntı ise;
“…Benim elimde eski Turizm Bakanı Bahattin Yücel’le ilgili bir yolsuzluk dosyası yoktu. Olsaydı derhal yayınlardım. Bahattin Yücel’e böyle bir şeyi söylemedim. Zafer Mutlu ile aramda böyle bir konuşma geçmedi. Ama Bahattin Yücel “Evet Ertuğrul Özkök bana böyle bir şey söyledi” derse, bu istifa mektubumu o an yürürlüğe koyunuz.
Bunun karşılığında 25 yıldır çalıştığım Hürriyet gazetesinden tek kuruş hak talep etmeyeceğim. Ve gazeteciliği hayatımın sonuna kadar bırakacağım. Saygılarımla.
Ertuğrul Özkök
Şimdi; Medya bağımsız mı? Tarafsız mı? Kartel medya var mı? Patrona ve isteklerine göre mi habercilik yapılıyor mu? Kimin ki, kimden kara? 28 Şubat’ın çocukları kendi topuklarına mı sıkıyorlar? Herkesin cevap hakkı var… Buyurun!
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Yaşanılanlar tesadüf değil / 10.09.2025
- Bebek katili: ‘Suriye ve Rojava kırmızıçizgimdir’ / 08.09.2025
- Yolsuzluğun, rüşvetin, kul hakkını partisi olur mu? / 07.09.2025
- Vahşet adasındaki kilisede ayin var / 06.09.2025
- Semud konvoyu ve Türkiye / 05.09.2025
- Kılıç kınından kime karşı çıkacak? / 04.09.2025
- Peygamber Efendimizin doğum günü / 03.09.2025
- Tek parti iktidarı fakirden alıp zengine veriyor / 01.09.2025
- Yandaş medya nereye koşuyor, yargı ne yapıyor? / 31.08.2025
- Bu zafer öyle üç satır ile gerçekleşmedi, bakın nasıl gerçekleşti? / 30.08.2025
- Bebek katili: ‘Suriye ve Rojava kırmızıçizgimdir’ / 08.09.2025
- Yolsuzluğun, rüşvetin, kul hakkını partisi olur mu? / 07.09.2025
- Vahşet adasındaki kilisede ayin var / 06.09.2025
- Semud konvoyu ve Türkiye / 05.09.2025
- Kılıç kınından kime karşı çıkacak? / 04.09.2025
- Peygamber Efendimizin doğum günü / 03.09.2025
- Tek parti iktidarı fakirden alıp zengine veriyor / 01.09.2025
- Yandaş medya nereye koşuyor, yargı ne yapıyor? / 31.08.2025
- Bu zafer öyle üç satır ile gerçekleşmedi, bakın nasıl gerçekleşti? / 30.08.2025