logo
28 AĞUSTOS 2025


Göçmen sorununa tarihi perspektiften bakalım

03.07.2024 00:00:00

Kayseri'de Suriyeli bir kız çocuğunun Suriye uyruklu bir şahsın cinsel istismarına uğramasının ardından yurt içinde ve Suriye'deki Türk askerinin kontrol altında tuttuğu bölgelerde gerilim tırmandı. Manzaralar oldukça korkutucu idi. Olaylar sırasında bazı iş yerleri ateşe verildi, yaralanan polis memurları var. Yurt dışında ise Türk bayrağına saldırı söz konusu oldu. Hadiseyi değerlendirmek için dünden bugüne Ortadoğu politikasını analiz etmemiz gerekir.

Bölgemiz üzerindeki hesaplar yeni değil. Bu konuda "Şark Meselesi"ni unutmamamız gerekir. Şark Meselesi, 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması'ndan başlayarak, 1. Dünya Savaşı sonrasına kadar çeşitli uluslararası anlaşmalar ve konferanslar aracılığıyla şekillenmiştir. Bu süreç, Osmanlı İmparatorluğu'nun topraklarını paylaşma ve bu topraklar üzerindeki nüfuz mücadelelerini içermektedir. Yani Batılı güçler Türklerin Balkanlardan ve Anadolu'dan çıkmasını geldiği topraklara yani Orta Asya'ya geri dönmesini istiyorlar. Bunu gerçekleştirmek için defalarca Haçlı Seferleri düzenlediler. Haçlı Seferleriyle bizi bu coğrafyadan çıkarmak için projeler yaptılar. Savaşta elde edemediklerini fırsat bulduklarında 'soykırım' ile elde etmeye çalıştılar.

Bunlardan birisi daha hafızalarımızda tazeliğini koruyan Bosna-Hersek'teki Müslüman kıyımıdır. 1992-1995 yılları arasında Boşnak Müslümanlara karşı sistematik bir şiddet ve katliam kampanyası yürütülmüştü. Boşnak katliamında Saraybosna'da Mostar'da yaşananların yanında Srebrenica'da (1995) yaşanan ve yaklaşık 8 bin Boşnak erkeğin ve çocuğun hunharca öldürülmesi sadece bunlardan birisidir. Bugün Gazze'de aynı senaryo bir kez daha yaşanmaktadır. Müslüman milletlere yaşam hakkı tanınmak istenmiyor. İsrail devleti toprak satın alarak yerleştiği Ortadoğu coğrafyasında adım adım savaşlarla, işgallerle ve soykırım uygulamaları ile dünyanın gözü önünde bugünkü toprak seviyesine ulaştı. İşte bugün yaşanan Gazze'deki Müslüman halkın yok edilme girişimi bu politikanın bir parçasıdır. Yahudiler muharref Tevrat'a göre Mezopotamya topraklarını, yani Fırat ve Dicle nehirleri arasındaki bölgeyi Vaat Edilmiş Topraklar olarak kabul ederler. Yahudiler bu toprakları ele geçirmeyi bir inanç meselesi olarak görürler. Bu nedenle, bu insanlarla anlaşmak mümkün değildir, çünkü onların inancına göre bu topraklar alınmalıdır, hatta öldürerek bile olsa.

Bugün ülkemizde ve bölgemizde yaşanan olaylara bu perspektiften bakmak gerekir. Batının oyunlarına karşı uyanık olmak ve bilinçli bir siyaset izlemek, bölgenin barış ve istikrarı için elzemdir. Arap Baharı'nın Suriye'ye ulaştığı 2011 yılında Prof. Dr. Haydar Baş Hocamız, bunun Büyük Ortadoğu Projesi'nin bir parçası olduğunu ifade etmişti. O dönemde Türkiye, Esad'ın karşısında yer almıştı. O günlerde BTP Genel Başkanı olan Haydar Baş Hoca, Ak parti hükümetine yönelik Suriye politikasında yanlış yolda gittiklerini her fırsatta dile getirdi. "Suriye'de attığın adım yanlıştır" diye haykırdı durdu. Hükümetin Suriye politikası ülkemiz için birçok zorlukları beraberinde getirdi. Arap mültecilerin ülkemize gelmesi, bölgenin boşaltılması ve işgal edilmesi gibi konular gündeme geldi. Türkiye'nin demografik yapısının değişmesi, sosyal ve kültürel dengelerin bozulması gibi sorunlar yaşandı.

Kayseri'de yaşanan olaylar, bu türden sorunların bir yansıması olarak görülmelidir. Türkiye'nin Suriye devleti ile son dönemdeki yakınlaşması bazı kesimleri rahatsız ediyor. Hükümetin yaşananlar hakkında muhalefeti suçlaması değil, nüfusun ve demografik yapının korunması için adımlar atması gerekir. Sosyal medya ve açık istihbarat kaynakları, Suriye'de artık bir savaşın olmadığını, barış ve huzurun sağlandığını gösteriyor. Bu durumda, Suriyelilerin kendi ülkelerine dönmesi ve Türkiye'nin demografik yapısının korunması önemli hale geliyor. Geçmişte yapılan yanlışlardan ders alınarak, Suriye ile barış görüşmelerinin başlatılması ve iki ülke arasında anlaşmaya varılması gerekiyor. Prof. Dr. Haydar Baş'ın uyarılarına dikkat edilmesi ve ülkemiz üzerinde oynanan oyunlara karşı uyanık olunması gerekiyor. Bu, bir milli güvenlik meselesidir ve basit çıkarlar uğruna göz ardı edilemez. Tarih önünde bu sorumluluğun izahı mümkün değildir. Mustafa Kemal Atatürk'ün Cumhuriyet dönemi dış politikasında ortaya koyduğu "Yurtta sulh, cihanda sulh" ilkesi iyi anlaşılmalı ve uygulanmalıdır. Bunun da yolu barışın tesis edilmesi için güçlü bir duruş gerekmektedir.

Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Doç. Dr. Ahmet H. Kepekçi / diğer yazıları
Fenerbahçe hem oyun olarak hem de sonuç olarak üzdü
Fenerbahçe’nin, Şampiyonlar Ligi hayalleri Lizbon’da sona erdi
ABD içten içe kaynıyor
Minnesota eyaletinde ilkokula silahlı saldırı: En az 3 ölü, 20 yaralı
İmamoğlu'nun avukatı serbest bırakıldı
Nusret Yılmaz: 'Bu yaşıma kadar hiçbir haksız kazanç içerisinde olmadım'
Trump destekçisi kadın, Kuran’ı Kerim’i yaktı
Cumhuriyetçi Valentina Gomez: 'Teksas'ta İslam'ı bitireceğim'
Güney Kore'de akıllı telefonları yasaklıyor
Türkiye'de gündemde değil
Topçular-Eskihisar hattında intihar girişimi
Kadın yolcu feribottan kendini denize böyle attı
Mozaik taşların çalındığı iddia edildi
Süleymaniye Camii'nde hırsızlık
Gazze'de açlık öldürüyor
10 kişi daha açlıktan öldü
Çok sayıda gözaltı var
Kapalıçarşı'da büyük operasyon
Memur-Sen ve Kamu-Sen masadan kalkmıştı
Zam oranı Resmi Gazete'de
Bugün baro başkanları dinlenecek
Komisyon 6. kez toplanıyor
İsrail bu kez Suriye'ye İHA'larla saldırdı
6 Suriye askeri öldü, Şara suskun
Tom Barrack'tan büyük küstahlık
Özrü Barrack değil Lübnan hükümeti diledi
Hakem Kurulu zam kararını açıkladı
Memur-Sen, Hakem Kurulu’ndan çekildi
Barrack, Suriye'nin 'yönetim modelini' açıkladı
ABD, Suriye'ye uygulanan yaptırımları kaldırdı
Fenerbahçe hem oyun olarak hem de sonuç olarak üzdü
Fenerbahçe’nin, Şampiyonlar Ligi hayalleri Lizbon’da sona erdi
ABD içten içe kaynıyor
Minnesota eyaletinde ilkokula silahlı saldırı: En az 3 ölü, 20 yaralı
İmamoğlu'nun avukatı serbest bırakıldı
Nusret Yılmaz: 'Bu yaşıma kadar hiçbir haksız kazanç içerisinde olmadım'
Trump destekçisi kadın, Kuran’ı Kerim’i yaktı
Cumhuriyetçi Valentina Gomez: 'Teksas'ta İslam'ı bitireceğim'
Güney Kore'de akıllı telefonları yasaklıyor
Türkiye'de gündemde değil
Topçular-Eskihisar hattında intihar girişimi
Kadın yolcu feribottan kendini denize böyle attı
Mozaik taşların çalındığı iddia edildi
Süleymaniye Camii'nde hırsızlık
Gazze'de açlık öldürüyor
10 kişi daha açlıktan öldü
Çok sayıda gözaltı var
Kapalıçarşı'da büyük operasyon
Memur-Sen ve Kamu-Sen masadan kalkmıştı
Zam oranı Resmi Gazete'de
Bugün baro başkanları dinlenecek
Komisyon 6. kez toplanıyor
İsrail bu kez Suriye'ye İHA'larla saldırdı
6 Suriye askeri öldü, Şara suskun
Tom Barrack'tan büyük küstahlık
Özrü Barrack değil Lübnan hükümeti diledi
Hakem Kurulu zam kararını açıkladı
Memur-Sen, Hakem Kurulu’ndan çekildi
Barrack, Suriye'nin 'yönetim modelini' açıkladı
ABD, Suriye'ye uygulanan yaptırımları kaldırdı
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.