Allah-ü Teala'nın indinde dünyanın zerre kadar kıymeti yoktur. Resulullah Efendimize dünya hazineleri arz olundu da, O kabul etmedi. Verilmiş olsaydı bile, Allah-ü Teala'nın nezdindekinden sivrisinek kanadı kadar bir şey eksilmezdi. Dünya, imtihan için salih ve ibadet edenlerden alındı. Aldatmak için de, Allah-ü Teala'nın düşmanlarına verildi. Dünya verilerek aldatılanlar, dünyayı elde etmekle, ele geçirmekle, kendilerine ikram edildiğini zannederler. Allah-ü Teala'nın, Mûsa aleyhisselama şöyle buyurduğu rivayet edilir: "Zenginliğin geldiğini gördüğün zaman, (Bu cezası çabuklaştırılmış bir günah) de, fakirliğin geldiğini görürsen, (Hoşgeldin ey salihlerin şiarı, alameti) de, istersen rahatlık sahibini öv."
İsa aleyhisselam; "Katığım açlık, şiarım korku, bineğim iki ayağım, elbisem yün, ışığım ay, yemeğim ve meyvem yerden bitenler. Yanımda hiçbir şey olmadan sabahlar ve akşamlarım. Yeryüzünde benden zengin kimse yoktur" buyurmuştur.
Hasan-ı Basri hazretlerinin Basra mescidinde verdiği dersler büyük bir talebe topluluğu tarafından takib edilirdi. İlmi, zühdü, konuşmasındaki fesahati ile herkes tarafından sevildi ve şöhreti her tarafa yayıldı. Hatta halife ve valiler onun ilminden istifade etmek için, adamlar veya mektuplar göndererk başvurdular. Ömer bin Abdülaziz'in halifeliği zamanında, alimlere ve evliyaya büyük bir hürmeti olan Basra valisi Adiyy bin Ertat, Hasan-ı Basri'yi Basra kadılığına getirdi. Devlet adamlarıyla olan münasebeti bu şekilde artmış oldu.
Adaleti, takvası ve hizmetleriyle meşhur Emevi halifesi Ömer bin Abdülaziz rahmetullahi aleyh, Hasan-ı Basri'ye mektup yazıp, adil devlet reisinin nasıl olması gerektiğini kendisine yazmasını istemişti. Bu arzu üzerine Hasan-ı Basri rahmetullahi aleyh şu mektubu yazdı: "Ey Müminlerin emiri! Bilmiş ol ki, Allah-ü Teala adil devlet reisini, zulme, haksızlıklara mani olucu, zayıflara yardımcı, darda kalanlara destek olarak yaratmıştır.
Adil devlet reisi, kendi malını nasıl korur ve evladına nasıl şefkatli davranırsa, tebaasına da öyle davranır. O bedendeki kalp gibidir. Uzuvlar onun iyi olmasıyla iyi olur. Bozulmasıyla da bozulur.
Adil devlet reisi Allah-ü Teala'nın emirlerine uyar. O'na itaat eder. Emrindeki tebaasını da Allah-ü Teala'ya itaat etmeye sevk eder. Ey müminlerin emiri, saltanatta, sahibinin himayesine verdiği malı ve aileyi darmadağın eden köle gibi olma! Allah-ü Teala kötülüklerden sakınılması için cezalar emretti. Bunu uygulayacak olan (reis) suç işlerse yakışık alır mı?
Ey müminlerin emiri! Ölümü, ölüm anında yakınlarının sana yapacakları yardımının azlığını ve ölümden sonrasını düşün. Ölüme ve ondan sonrasına hazırlık yap. İyi bil ki, şimdi bulunduğun makamdan başka, senin kabir denen başka bir makamın daha vardır. Orada uzun müddet kalacaksın. Dostların seni yalnız bırakacak ve tek başına kalacaksın. Kişinin kardeşinden, anasından, babasından, hanımından ve çocuklarından kaçacağı günde, sana yardımcı ve dost olacak şeyi hazırla. Kabirdekilerin diritileceği, gizli şeylerin otaya çıkarılacağı zamanı hatırla. Artık o zaman bütün sırlar açılmış olacaktır. Büyük küçük ne varsa hepsi amel defterine yazılmıştır.