Muînüddîn-i Çeşti
Muînüddîn-i Çeştî Hazretleri ise, yanında kırk kişi ile birlikte açıkça yollarına devam ettiler. Geldiklerini duyan ve öldürmek üzere Ecmîr racasından emir alanlar, Muînüddîn-i Çeştî'yi yolda gördükleri hâlde, hiçbiri kendinde onun yanına yaklaşmak cesâret ve gücünü bulamadı. Böylece Muînüddîn-i Çeştî yola devâm etti. Ecmîr'e girdi. Yanındakiler ile birlikte, bir ağacın altına oturup, istirâhat etti. Oturdukları yer Ecmîr racasının develerinin yattığı bir meydan idi. Orada bir müddet oturduktan sonra, bir kervancı (deveci) geldi. Kalabalık bir cemâatin oturduğunu gördü. Ey fakirler, bu oturduğunuz yer sizin değildir. Burada Mihrâce'nin (Ecmîr prensinin) develeri yatar dedi. Oradakiler hiç karşılık vermediler. Bunun üzerine adam şiddetle yanlarına yaklaştı. Muînüddîn-i Çeştî Hazretleri adamın bu davranışı karşısında ayağa kalktı ve; "Biz buradan gidiyoruz, fakat sizin develeriniz buradan kalkamazlar" dedi. Sonra hoşa giden güzel bir havuzun başına kondular. Burada ibâdetle meşgûl olup, sohbet ederlerken, ilk oturdukları yerden kalkmalarını söyleyen deve bakıcısı yanlarına geldi. Muînüddîn-i Çeştî'ye "Sizi kaldırdığımız yere akşam develer bırakıldı. Sabah olunca, kervancı, develeri kaldırmak için çok uğraştı. Fakat kaldırmak mümkün olmadı. Develer aslâ kalkmıyor" dedi. Muînüddîn-i Çeştî'yi ilk oturduğu yerden kaldırmaları sebebiyle bu iş başlarına gelmişti.
Muînüddîn-i Çeştî, havuz başında iken, bir şahıs; "Ey muhterem zât! Bu oturduğunuz yer Mîr Seyyîd Hüseyin'in makâmıdır. Zamânında bu diyâr, onun emrinde idi" dedi. Muînüddîn-i Çeştî bunu öğrenince; "Allah-ü Teâla'ya hamd olsun ki kardeşimin mülkünde bulunuyorum! Ecmir şehrinde putperestlere âit pek çok puthâne vardır. İnşâllah Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın işâret ve yardımı ile bunları yıkacağım" buyurdu.
Muînüddîn-i Çeştî Hazretleri ise, yanında kırk kişi ile birlikte açıkça yollarına devam ettiler. Geldiklerini duyan ve öldürmek üzere Ecmîr racasından emir alanlar, Muînüddîn-i Çeştî'yi yolda gördükleri hâlde, hiçbiri kendinde onun yanına yaklaşmak cesâret ve gücünü bulamadı. Böylece Muînüddîn-i Çeştî yola devâm etti. Ecmîr'e girdi. Yanındakiler ile birlikte, bir ağacın altına oturup, istirâhat etti. Oturdukları yer Ecmîr racasının develerinin yattığı bir meydan idi. Orada bir müddet oturduktan sonra, bir kervancı (deveci) geldi. Kalabalık bir cemâatin oturduğunu gördü. Ey fakirler, bu oturduğunuz yer sizin değildir. Burada Mihrâce'nin (Ecmîr prensinin) develeri yatar dedi. Oradakiler hiç karşılık vermediler. Bunun üzerine adam şiddetle yanlarına yaklaştı. Muînüddîn-i Çeştî Hazretleri adamın bu davranışı karşısında ayağa kalktı ve; "Biz buradan gidiyoruz, fakat sizin develeriniz buradan kalkamazlar" dedi. Sonra hoşa giden güzel bir havuzun başına kondular. Burada ibâdetle meşgûl olup, sohbet ederlerken, ilk oturdukları yerden kalkmalarını söyleyen deve bakıcısı yanlarına geldi. Muînüddîn-i Çeştî'ye "Sizi kaldırdığımız yere akşam develer bırakıldı. Sabah olunca, kervancı, develeri kaldırmak için çok uğraştı. Fakat kaldırmak mümkün olmadı. Develer aslâ kalkmıyor" dedi. Muînüddîn-i Çeştî'yi ilk oturduğu yerden kaldırmaları sebebiyle bu iş başlarına gelmişti.
Muînüddîn-i Çeştî, havuz başında iken, bir şahıs; "Ey muhterem zât! Bu oturduğunuz yer Mîr Seyyîd Hüseyin'in makâmıdır. Zamânında bu diyâr, onun emrinde idi" dedi. Muînüddîn-i Çeştî bunu öğrenince; "Allah-ü Teâla'ya hamd olsun ki kardeşimin mülkünde bulunuyorum! Ecmir şehrinde putperestlere âit pek çok puthâne vardır. İnşâllah Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâmın işâret ve yardımı ile bunları yıkacağım" buyurdu.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.