İtikat sadece ibadet hayatına yön vermez. İnanç kişiyi topyekûn kuşatır. Bireylerin yemesi, içmesi, istirahatı, oturması, kalkması, olaylara ve insanlara bakışı inandığı değerlere göre şekillenir.
Bu gerçeği bizden daha iyi gören Batı, İslam medeniyeti ile oluşmuş Türk aile yapısını bozmak için çeşitli yöntemler kullanmaktadır.
Görsel basın ülkemizde yazılı basından daha iyi takip ediliyor. Gençlerimiz çeşitli kanallardaki dizi saatlerini ezbere biliyorlar.
Hiçbir sanatsal alt yapısı olmayan, konudan ve senaryodan uzak, sığ programlar maalesef Türk genci tarafından dikkatle takip ediliyor. TV seyretmeye fazla vakti olmayan biri olarak dönem dönem ekranlara baktığımda, her defasında daha büyük bir yozlaşma görüyorum.
Aile kavramı yok edildi. Genç kızlar arkadaşları ile “özgür” bir hayat sürüyor, modernlik olarak gösterilen bu hale modern ebeveynler karışmıyor.
Namus kavramı yok, gayrı meşru ilişkiler olağanlaştırıldı; evlilik dışı çocuklar topluma yine beyaz cam aracılığı ile kabul ettirildi. Dekolte hat safhada, mahremiyet ortadan kaldırıldı.
Eskiden mübarek Ramazan ayında Ramazan dizileri olurdu. İslami hassasiyetlerin ekranlara yansıtıldığı programlar yer alırdı. Artık ahlaki değerleri yıpratan temalara yer veren diziler her an ekranlarda. Ramazanda da devam ediyorlar. Ama kimsenin sesi çıkmıyor.
Bu Batının izlediği yolda başarılı olduğunu gösteriyor. Bir millet inancı ile şekillenen kültürünü bırakırsa yok olmaya mahkûmdur.
İngiliz Sömürgeler Bakanlığı’nın Hicaz Bölgesindeki faaliyetleri içinde aile yapısının sarsılması ile ilgili özel maddeler yer alıyordu. Yine bu maddeler arasında İslam itikadı üzerinde kafaları karıştıracak fitne tohumlarından da bahsediliyordu.
Bugün diyalog sahneleri dizilerde karşımıza çıkıyor.
Bizim kimsenin itikadı ile derdimiz yok ancak Cenab-ı Hakk’ın koyduğu “Allah katında tek din İslam’dır” ölçüsünü kimse değiştiremez. Bu hakkı Allah kimseye vermemiştir.
Bu tarz dizilerde farklı dinlere mensup komşuların ne kadar iyi olduğu, Müslümandan daha fazla Müslümana sahip çıktığı işleniyor. İnsani değerler üzerinden yapılan propagandalar Ramazan ayında da devam ediyor.
İnsanımız geldiği noktada her şeye duyarsızlaştırıldı.
Sömürgeler bakanlığının izlediği siyaset ile ilgili bazı başlıklar şöyleydi:
* Ailelere nüfuz edilerek baba - evlat ilişkileri sömürü kültürünün etkisinde kalacak şekilde düzenlenerek artık büyüklerin nasihatlerini dinlemeyecekleri derecede bozulmaya çalışılacak.
* Müslüman kadınları tesettürden vazgeçirmeliyiz.
* Müslümanların zihinlerine özgürce yaşama fikrini, niçin ve nedenleri yerleştirmeliyiz.
* Müslüman genç kız ve erkelerin arasında dinsizliği yaymalıyız.
( Prof. Dr. Haydar Baş, Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler, sayfa 103-114)
Türkiye bu manada ciddi bir kültür emperyalizmi ile karşı karşıya…
Gençlerimizden ricam bu dizi furyasına kapılmamalarıdır. Onları izlemeniz bilmeden Batının ağına düşmeniz demektir.
Sıradanlaşan ve olağan karşılamaya başladığınız yanlışlar itikadınızı da Allah muhafaza etkileyecek ciddiyette…
Bu gerçeği bizden daha iyi gören Batı, İslam medeniyeti ile oluşmuş Türk aile yapısını bozmak için çeşitli yöntemler kullanmaktadır.
Görsel basın ülkemizde yazılı basından daha iyi takip ediliyor. Gençlerimiz çeşitli kanallardaki dizi saatlerini ezbere biliyorlar.
Hiçbir sanatsal alt yapısı olmayan, konudan ve senaryodan uzak, sığ programlar maalesef Türk genci tarafından dikkatle takip ediliyor. TV seyretmeye fazla vakti olmayan biri olarak dönem dönem ekranlara baktığımda, her defasında daha büyük bir yozlaşma görüyorum.
Aile kavramı yok edildi. Genç kızlar arkadaşları ile “özgür” bir hayat sürüyor, modernlik olarak gösterilen bu hale modern ebeveynler karışmıyor.
Namus kavramı yok, gayrı meşru ilişkiler olağanlaştırıldı; evlilik dışı çocuklar topluma yine beyaz cam aracılığı ile kabul ettirildi. Dekolte hat safhada, mahremiyet ortadan kaldırıldı.
Eskiden mübarek Ramazan ayında Ramazan dizileri olurdu. İslami hassasiyetlerin ekranlara yansıtıldığı programlar yer alırdı. Artık ahlaki değerleri yıpratan temalara yer veren diziler her an ekranlarda. Ramazanda da devam ediyorlar. Ama kimsenin sesi çıkmıyor.
Bu Batının izlediği yolda başarılı olduğunu gösteriyor. Bir millet inancı ile şekillenen kültürünü bırakırsa yok olmaya mahkûmdur.
İngiliz Sömürgeler Bakanlığı’nın Hicaz Bölgesindeki faaliyetleri içinde aile yapısının sarsılması ile ilgili özel maddeler yer alıyordu. Yine bu maddeler arasında İslam itikadı üzerinde kafaları karıştıracak fitne tohumlarından da bahsediliyordu.
Bugün diyalog sahneleri dizilerde karşımıza çıkıyor.
Bizim kimsenin itikadı ile derdimiz yok ancak Cenab-ı Hakk’ın koyduğu “Allah katında tek din İslam’dır” ölçüsünü kimse değiştiremez. Bu hakkı Allah kimseye vermemiştir.
Bu tarz dizilerde farklı dinlere mensup komşuların ne kadar iyi olduğu, Müslümandan daha fazla Müslümana sahip çıktığı işleniyor. İnsani değerler üzerinden yapılan propagandalar Ramazan ayında da devam ediyor.
İnsanımız geldiği noktada her şeye duyarsızlaştırıldı.
Sömürgeler bakanlığının izlediği siyaset ile ilgili bazı başlıklar şöyleydi:
* Ailelere nüfuz edilerek baba - evlat ilişkileri sömürü kültürünün etkisinde kalacak şekilde düzenlenerek artık büyüklerin nasihatlerini dinlemeyecekleri derecede bozulmaya çalışılacak.
* Müslüman kadınları tesettürden vazgeçirmeliyiz.
* Müslümanların zihinlerine özgürce yaşama fikrini, niçin ve nedenleri yerleştirmeliyiz.
* Müslüman genç kız ve erkelerin arasında dinsizliği yaymalıyız.
( Prof. Dr. Haydar Baş, Dini ve Milli Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler, sayfa 103-114)
Türkiye bu manada ciddi bir kültür emperyalizmi ile karşı karşıya…
Gençlerimizden ricam bu dizi furyasına kapılmamalarıdır. Onları izlemeniz bilmeden Batının ağına düşmeniz demektir.
Sıradanlaşan ve olağan karşılamaya başladığınız yanlışlar itikadınızı da Allah muhafaza etkileyecek ciddiyette…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Sinem Baş / diğer yazıları
- Geçmiş olsun Sayın Baş / 23.03.2020
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018
- Gün BTP iktidarına çalışma günüdür / 19.11.2019
- Tebrikler Türk milleti! / 02.04.2019
- Ne mutlu ‘BTP’liyim’ diyebilene / 06.03.2019
- 2. buluşma iktidarın ayak sesleri / 26.02.2019
- Artık ‘Bağımsız Türkiye Partisi’ demeliyiz / 05.02.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a çirkin saldırı / 11.01.2019
- Cumhuriyet ve iftiralar / 29.10.2018
- 10. Milli Ekonomi Modeli Kongresi / 29.05.2018
- Yarın 23 Nisan / 22.04.2018

































































































