Kitapların, çocuk oyuncaklarının, ayakkabıların, iç çamaşırlarının... kutularından çıkarılması, uygun şekilde bilinen yerlere konulması, bir kısmının kullanılmak üzere ayrılması, tahminden de çok meşgûl etmişti Emine Ana'yı...
Güldede; koltuk, kanepe, masa gibi büyük parçaların yerleştirilmesinden sonra, gerekli düzenlemeyi yapması bakımından anahtarları Emine Ana'ya bırakarak çocukların eğitimi ve güllerle uğraşmak üzere bahçesine koşmuştu...
Güldede'nin; kendisine yaramaz, gördükçe oğulları ve gelinlerini hatırlatan ve üzüntüsünü artıran eşyalara, esasen ayıracak fazla vakti de yoktu.
O; câmide kıldığı sabah namazının ardından, cemaatten, yaklaşık yirmi kişilik bir grupla kuşluk vaktine kadar her gün beş sayfa Kur'ân-ı Kerîm tilâvet etmek, ilmihâl kitâbından fıkhî bir konu, Gelibolulu meşhur Yazıcıoğlu Ahmet Bîcan Efendi'nin Envâr-ül Âşıkîn isimli, hatîp ve vâizlerin asırlarca ellerinden düşürmedikleri kıymetli kitâbından on sayfa kadar okuyup mütalâa etmek daha sonra da kuşluk (dûha) namazını kılıp câmiden ayrılmak, sabah kahvaltısının ardından Gülçocuklarla kameriyede ders yapmak, bunu çiçeklerle meşgûliyetlerle birlikte öğlen ezânına yarım saat kalıncaya kadar sürdürmek,hafif bir öğle yemeğinin ardından birkaç çeyrek saatlik bir kaylüle uykusu uyumak, ikindiden önce bir buçuk-iki saatlik bir zaman ayırarak öğrencileriyle bir araya gelmek, ikindi namazının ardından cemaatle Kur'ân-ı Kerîm'den bir beş sayfa daha okumak, akşamdan evvel de Hasan, Hüseyin ve Ömercik ile yaşdaşları dört çocuğa daha hâtim dersi vermek şeklinde yoğun bir program uyguluyordu...
Bunun içindir ki, gelen eşyalarla uğraşmak, onları bir düzen çerçevesinde elden geçirip derleyip toparlamak işini rica ederek Emine Ana'ya bırakmıştı...
Ali Kayıkçı -2-
Güldede; koltuk, kanepe, masa gibi büyük parçaların yerleştirilmesinden sonra, gerekli düzenlemeyi yapması bakımından anahtarları Emine Ana'ya bırakarak çocukların eğitimi ve güllerle uğraşmak üzere bahçesine koşmuştu...
Güldede'nin; kendisine yaramaz, gördükçe oğulları ve gelinlerini hatırlatan ve üzüntüsünü artıran eşyalara, esasen ayıracak fazla vakti de yoktu.
O; câmide kıldığı sabah namazının ardından, cemaatten, yaklaşık yirmi kişilik bir grupla kuşluk vaktine kadar her gün beş sayfa Kur'ân-ı Kerîm tilâvet etmek, ilmihâl kitâbından fıkhî bir konu, Gelibolulu meşhur Yazıcıoğlu Ahmet Bîcan Efendi'nin Envâr-ül Âşıkîn isimli, hatîp ve vâizlerin asırlarca ellerinden düşürmedikleri kıymetli kitâbından on sayfa kadar okuyup mütalâa etmek daha sonra da kuşluk (dûha) namazını kılıp câmiden ayrılmak, sabah kahvaltısının ardından Gülçocuklarla kameriyede ders yapmak, bunu çiçeklerle meşgûliyetlerle birlikte öğlen ezânına yarım saat kalıncaya kadar sürdürmek,hafif bir öğle yemeğinin ardından birkaç çeyrek saatlik bir kaylüle uykusu uyumak, ikindiden önce bir buçuk-iki saatlik bir zaman ayırarak öğrencileriyle bir araya gelmek, ikindi namazının ardından cemaatle Kur'ân-ı Kerîm'den bir beş sayfa daha okumak, akşamdan evvel de Hasan, Hüseyin ve Ömercik ile yaşdaşları dört çocuğa daha hâtim dersi vermek şeklinde yoğun bir program uyguluyordu...
Bunun içindir ki, gelen eşyalarla uğraşmak, onları bir düzen çerçevesinde elden geçirip derleyip toparlamak işini rica ederek Emine Ana'ya bırakmıştı...
Ali Kayıkçı -2-
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.