Alucra’nın tarihi mirası ve doğal güzellikleri
Giresun'un yemyeşil coğrafyasında, köklü tarihi ve zengin kültürel yapısıyla öne çıkan Alucra ilçesi, aynı zamanda kendine özgü doğal güzellikleri ve manevi değerleriyle dikkat çekiyor
27.07.2025 00:06:00
Abdülkadir Gündoğdu
Abdülkadir Gündoğdu





Giresun'un yemyeşil coğrafyasında, köklü tarihi ve zengin kültürel yapısıyla öne çıkan Alucra ilçesi, aynı zamanda kendine özgü doğal güzellikleri ve manevi değerleriyle dikkat çekiyor.
Ancak, bu potansiyelin yanı sıra, bölge halkının karşılaştığı bazı önemli sorunlar da çözüm bekliyor.
Tarih Boyunca Birçok Medeniyete Ev Sahipliği Yaptı
Alucra'nın yerleşim tarihi Hititlere kadar uzanıyor. İskitler, Kimmerler, Medler, Persler, Romalılar ve Bizanslılar gibi birçok kadim medeniyete ev sahipliği yapmış olan bölge, M.S. 391 yılında Orta Asya'dan gelen Kıpçak ve Peçenek Türklerinin istilasına uğrayarak yaklaşık 60 yıl Türk yönetiminde kalmış. 8. yüzyılda ise Oğuz boyları bölgeye yerleşmiş.
1071 Malazgirt Zaferi sonrası Selçuklular tarafından fethedilen Alucra, daha sonra Danişmend Beyliği, Mengücekler ve Akkoyunlu Devleti gibi farklı Türk beyliklerinin egemenliğine girmiş.
Fatih Sultan Mehmet Han'ın Otlukbeli Savaşı sonrası bölgeyi Osmanlı topraklarına katmasıyla Alucra, tamamen Osmanlı idaresinde kalmış. İlçenin isminin ise, bölgede bolca bulunan aluç ağacından geldiği düşünülüyor.
1. Dünya Savaşı'nda da önemli bir cepheye ev sahipliği yapan Alucra'da, Mareşal Fevzi Çakmak'ın karargahını kurduğu Çakmak köyünde bir şehitlik bulunuyor.
Doğal Güzellikler ve Manevi Duraklar,

Alucra, doğa turizmi ve inanç turizmi açısından önemli bir potansiyel taşıyor. İlçede bulunan bazı önemli turistik ve manevi yapılar şunlar:
Seyd-i Bekir Türbesi (Doludere Köyü): Manevi değeri yüksek, ziyaretçilerin ilgi odağı olan türbelerden biri.
Sarı Dede Türbesi (İlçe Merkezi): İlçe merkezinde yer alan bir diğer önemli manevi durak.
Mayıs Deresi (Hayran Kaplıcaları - Aktepe Köyü): Şifalı sularıyla bilinen bir bölge.
Seyyid Mahmud Çağırgan Veli Türbesi (Boyluca Köyü): Bölgenin önemli evliyalarından birine ait türbe.
Çakrak Yaylası: Doğa turizmi için ideal, içerisinde eski kilise kalıntıları ve köprüler barındıran bir yayla.
Pirili Köyü İkiztepe Tümülüsü: Tarihi ve arkeolojik öneme sahip bir alan.
Alucra aynı zamanda Sağrak Gölü ve çevresinde anlatılan "Al Kızı Efsanesi" gibi yöresel hikayelerle de folklorik bir zenginliğe sahip.
Camiler ve Dini Miras
Alucra'da birçok cami bulunmakla birlikte, ilçenin dini mirası içinde özel bir yere sahip olanlar arasında Alucra Merkez Ulu Camii dikkat çekiyor.
Ayrıca, Boyluca Köyü Camisi gibi eski ve mimari özellikleriyle öne çıkan camiler de mevcut. Osmanlı arşivlerinde Alucra'nın çeşitli köylerinde (Hanzar, Subaşı, Dereçiftlik, Dellü, Babapınar, Kemallı, Hacı Hasan, Boyluca) vakıf camilerinin bulunduğuna dair kayıtlar, bölgenin dini ve sosyal yaşamındaki zenginliği gösteriyor.
Halkın Sorunları: Geçim Kaygısı ve Gelişim Eksikliği
Alucra'nın sahip olduğu tüm bu potansiyele rağmen, ilçe halkı bazı kronik sorunlarla mücadele ediyor. Özellikle geçmişten günümüze yokluk ve imkânsızlıklar önemli bir problem olarak karşımıza çıkıyor. Halkın geçiminin büyük ölçüde tarım ve hayvancılığa bağlı olması, bu alanlarda yaşanan olumsuzlukları doğrudan etkiliyor.
Göç, Alucra'nın önemli sorunlarından biri. Kış aylarının sert geçmesi ve iş imkanlarının kısıtlı olması nedeniyle nüfusun önemli bir kısmı özellikle İstanbul ve Ordu gibi büyük şehirlere göç ediyor.
Yazın gurbetçilerin geri dönmesiyle nüfus yoğunluğu artsa da, genç nüfusun azlığı ve yaşlı nüfusun fazlalığı demografik yapıyı olumsuz etkiliyor.
Eğitimde fırsat eşitliği ve altyapı eksiklikleri de geçmişten gelen sorunlar arasında yer alıyor.
Alucra, zengin tarihi ve kültürel dokusuyla keşfedilmeyi bekleyen bir cevher olsa da, özellikle ekonomik kalkınma ve genç nüfusun geri dönüşünü sağlayacak projelerle desteklenmeye ihtiyaç duyuyor.
Bu sorunların çözümü, ilçenin potansiyelini tam anlamıyla ortaya çıkaracak ve Alucra'yı daha yaşanabilir bir yer haline getirecektir.
Ancak, bu potansiyelin yanı sıra, bölge halkının karşılaştığı bazı önemli sorunlar da çözüm bekliyor.
Tarih Boyunca Birçok Medeniyete Ev Sahipliği Yaptı
Alucra'nın yerleşim tarihi Hititlere kadar uzanıyor. İskitler, Kimmerler, Medler, Persler, Romalılar ve Bizanslılar gibi birçok kadim medeniyete ev sahipliği yapmış olan bölge, M.S. 391 yılında Orta Asya'dan gelen Kıpçak ve Peçenek Türklerinin istilasına uğrayarak yaklaşık 60 yıl Türk yönetiminde kalmış. 8. yüzyılda ise Oğuz boyları bölgeye yerleşmiş.
1071 Malazgirt Zaferi sonrası Selçuklular tarafından fethedilen Alucra, daha sonra Danişmend Beyliği, Mengücekler ve Akkoyunlu Devleti gibi farklı Türk beyliklerinin egemenliğine girmiş.
Fatih Sultan Mehmet Han'ın Otlukbeli Savaşı sonrası bölgeyi Osmanlı topraklarına katmasıyla Alucra, tamamen Osmanlı idaresinde kalmış. İlçenin isminin ise, bölgede bolca bulunan aluç ağacından geldiği düşünülüyor.
1. Dünya Savaşı'nda da önemli bir cepheye ev sahipliği yapan Alucra'da, Mareşal Fevzi Çakmak'ın karargahını kurduğu Çakmak köyünde bir şehitlik bulunuyor.
Doğal Güzellikler ve Manevi Duraklar,

Alucra, doğa turizmi ve inanç turizmi açısından önemli bir potansiyel taşıyor. İlçede bulunan bazı önemli turistik ve manevi yapılar şunlar:
Seyd-i Bekir Türbesi (Doludere Köyü): Manevi değeri yüksek, ziyaretçilerin ilgi odağı olan türbelerden biri.
Sarı Dede Türbesi (İlçe Merkezi): İlçe merkezinde yer alan bir diğer önemli manevi durak.
Mayıs Deresi (Hayran Kaplıcaları - Aktepe Köyü): Şifalı sularıyla bilinen bir bölge.
Seyyid Mahmud Çağırgan Veli Türbesi (Boyluca Köyü): Bölgenin önemli evliyalarından birine ait türbe.
Çakrak Yaylası: Doğa turizmi için ideal, içerisinde eski kilise kalıntıları ve köprüler barındıran bir yayla.
Pirili Köyü İkiztepe Tümülüsü: Tarihi ve arkeolojik öneme sahip bir alan.
Alucra aynı zamanda Sağrak Gölü ve çevresinde anlatılan "Al Kızı Efsanesi" gibi yöresel hikayelerle de folklorik bir zenginliğe sahip.
Camiler ve Dini Miras
Alucra'da birçok cami bulunmakla birlikte, ilçenin dini mirası içinde özel bir yere sahip olanlar arasında Alucra Merkez Ulu Camii dikkat çekiyor.
Ayrıca, Boyluca Köyü Camisi gibi eski ve mimari özellikleriyle öne çıkan camiler de mevcut. Osmanlı arşivlerinde Alucra'nın çeşitli köylerinde (Hanzar, Subaşı, Dereçiftlik, Dellü, Babapınar, Kemallı, Hacı Hasan, Boyluca) vakıf camilerinin bulunduğuna dair kayıtlar, bölgenin dini ve sosyal yaşamındaki zenginliği gösteriyor.
Halkın Sorunları: Geçim Kaygısı ve Gelişim Eksikliği
Alucra'nın sahip olduğu tüm bu potansiyele rağmen, ilçe halkı bazı kronik sorunlarla mücadele ediyor. Özellikle geçmişten günümüze yokluk ve imkânsızlıklar önemli bir problem olarak karşımıza çıkıyor. Halkın geçiminin büyük ölçüde tarım ve hayvancılığa bağlı olması, bu alanlarda yaşanan olumsuzlukları doğrudan etkiliyor.
Göç, Alucra'nın önemli sorunlarından biri. Kış aylarının sert geçmesi ve iş imkanlarının kısıtlı olması nedeniyle nüfusun önemli bir kısmı özellikle İstanbul ve Ordu gibi büyük şehirlere göç ediyor.
Yazın gurbetçilerin geri dönmesiyle nüfus yoğunluğu artsa da, genç nüfusun azlığı ve yaşlı nüfusun fazlalığı demografik yapıyı olumsuz etkiliyor.
Eğitimde fırsat eşitliği ve altyapı eksiklikleri de geçmişten gelen sorunlar arasında yer alıyor.
Alucra, zengin tarihi ve kültürel dokusuyla keşfedilmeyi bekleyen bir cevher olsa da, özellikle ekonomik kalkınma ve genç nüfusun geri dönüşünü sağlayacak projelerle desteklenmeye ihtiyaç duyuyor.
Bu sorunların çözümü, ilçenin potansiyelini tam anlamıyla ortaya çıkaracak ve Alucra'yı daha yaşanabilir bir yer haline getirecektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.