Güney sınırımıza dikkat!

Hiç düşündünüz mü; bölgemizde yaşanan entrika, işgal ve vahşetler, bize neyi gösteriyor?Bu coğrafyanın, ne kadar çetin bir coğrafya ve üzerinde iştah kabartanların ne kadar fazla olduğunu?Ayakta kalmak için, devlet-millet tek yürek olmuş Cumhuriyetin ve milletiyle bütünleşmiş güçlü bir ordunun olmazsa olmaz olduğunu gösteriyor. Görene?Bu gerçeği idrak edemeyenler; Irak'a baksınlar, kaç parçaya bölündü? Suriye'ye baksınlar; hangi zorlukları çekiyor? Filistin'e baksınlar; can çekişiyor. İki-üç yıl öncesine kadar tek kapı komşumuzun Suriye'nin olduğu yekpare güney sınırımızda şimdi Suriye Devleti, OSÖ, IŞİD, PYD ve İslami Cephe kapı komşularımız olmuş!Ortalık paramparça edilmiş.Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, "Bir milleti, millet yapan olmazsa olmaz kurumlar vardır; bunlar devlet, ordu, adalet, aile ve dindir. Güçlü ordusu bulunmayan bir millet, sürü haline gelir; bir ahırdan diğer ahıra sürüklenir" diyordu.Devlet ve millet düşmanları, halkın kulağına "Haydar Hoca askerin adamı, derin devletin adamı" diye fısıldıyorlardı.Hatırlayın, İslamcı edalı dünün bu İngiliz sözcüleri ve bugünün Amerikan projesi figüranları, Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden beri, saltanat anlayışı ile Cumhuriyet yönetimini din-devlet çatışmasına dönüştürdüler. Saltanatı din, Cumhuriyeti dinsizlik gösterip; Cumhuriyete karşı mücadeleyi cihad ilan ettiler. Halkı, kendi iradesi ve idaresi olan Cumhuriyete ve kendi devletine karşı kurdular. Yok edilmiş Osmanlının küllerinden Türk milleti için bir büyük devlet ve Cumhuriyet kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk, en aşağılık iftira ve yaygaralarla hedef alındı. Partisi CHP, dinsizlikle yaftalandı; halkın partisini, halktan ve halkın değerlerinden kopartıldı.Benzer operasyon Türk askerine karşı yapıldı; ordu, tukaka edildi. Bu operasyonu vaktinde okuyamayan gardırop Atatürkçüler, söz konusu İslamcı kılıflı İngiliz-Amerikan çömezlerinin ekmeğine yağ sürdüler.Türk milleti, tarihinin en ağır toplum mühendisliğine maruz bırakıldı. Eski tüfek saltanatçı, İngiliz pasaportlu ve Amerikan BOP planı şakşakçısı kırmızı fesli Kadir Mısıroğlu bu süreçte baş çekti.65'li yıllarda gurbet Türk akınına uğrayan Avrupa ülkeleri, Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı cihad üssü haline getirildi. Avrupa'daki dernek, cami ve kürsülerden Türk devletine küfretmek, Atatürk'e ve Cumhuriyet'e sayıp-sövmek Müslüman olmanın gereği ve en büyük cihat addedildi. Avrupa'da yapılan bu "milli cihat" provaları, Türkiye'de "Dinsiz devlet yıkılacak elbet" "Minareler süngü, kubbeler miğfer; camiler kışlamız, mü'minler asker" naraları olarak yankılandı.Türk milleti, her alanda tam bir bağbozumu yaşadı.Bu din istismarcısı furyanın çocukları, bölgemiz üzerinde BOP işgal planını sürdüren Amerika'nın icazet ve desteğiyle iktidar edildi. Amerika, Türkiyeli İslamcıları kullanabildiği kadar kullandı. Bu arada İslam coğrafyasında kendisine yardımcı ihtilacı-cihatçı yedek şebekeler türetti.Amerika ve ortakçıları, bölgemizi işgal oyunlarıyla, ülkemizi de demokrasi numaralarıyla istedikleri kıvama getirdiler.Türkiye öyle bir bağbozumuna tabi tutuldu ki, devleti dayanacağı, milletin tutunacağı sağlam bir dal, sağlam bir kaide kalmadı.Devlet, öyle küçültüldü ki, artık başkanlık sistemi eksenli mikro federatif yapılanmaların hukuki altyapısı hazırlanıyor.Milletin takati kesildi, yüreği bölündü, ruhlar ayrışıyor.Medeniyet ve birlik mayamız olan dinimiz İslam'ın içi boşaltıldı. Amerika ve Vatikan öğretileri istikametinde ılımlı hale dönüştürüldü. Geçmişte sağ-sol olarak yaşanan kavgalar, yeni versiyonlarıyla tezgahlanıyor; etnik ve mezhep eksenli çatışmaların fitilleri ateşlenmeye çalışılıyor.Aile yapımız çürümeye yüz tuttu; dağılma süreci hızlandı.Türk ordusu, başına BOP çuvalı geçirilmekle bırakılmadı. Bir yandan küresel işgalcilerin yaveri yapıldı, diğer yandan komutanları kodeslere tıkılarak hem tolum nezdinde sıfırlandı, hem de burnu sürtülerek itfaiye memuru haline dönüştürüldü. Bütün bu reva görülenler, askeri ayıktırdı mı; maalesef?Yargı paramparça edildi.Geriye ne kaldı? Hiçbir şey?Dinden aileye, ordudan yargıya devlet ve milleti ayakta tutan bütün bu temellere yönelik oyunlarda, asıl hedef Türk milletidir. Oyun, Türk milletine oynanmaktadır.Ayıkmak için, sadece Güney sınırımızı görmek yeter!