Gürcistan, jeopolitik bakımdan hem Batı hem de Rusya'nın arasına sıkışmış küçük ama stratejik bir devlet. Son yıllarda yaşanan gelişmeler, Gürcistan'ın "köprü mü yoksa alan savaşı mı" olacağı sorusunu daha da yakıcı halde akıllara getiriyor.
Gürcistan'da neler oluyor?
1. Demokratik geri adım ve rejim baskısı
2024'te yapılan parlamento seçimleri tartışmalı geçti; muhalefet oy manipülasyonu ve hile iddialarıyla sarsıldı. Bazı bağımsız gözlemciler, sayısal analizlerle manipülasyon şüphesi üzerine veriler yayınladılar.
Seçimlerden sonra iktidar partisi "Gürcü Rüyası" (Georgian Dream), AB üyelik sürecini askıya aldı. Bu karar, halkta ağır tepki yarattı çünkü Gürcüler arasında AB'ye katılma isteği hayli yaygın.
Hükümet muhalefeti, sivil toplumu ve bağımsız medyayı baskı altına almaya başladı; göstericiler tutuklanıyor, bazı memurlar işten atılıyor.
Yeni çıkarılan yasalar "yabancı etkiler", "terörle mücadele" gibi gerekçelerle muhalefetin sesini kısmayı amaçlıyor. Avrupa Dış İşleri Servisi, bu yeni yasaları demokratik değerlerle bağdaşmayan bir dönüş olarak gördüğünü açıkladı.
2025 Ekim'inde yerel seçimlerde büyük protestolar çıktı, polis su ve gazla müdahale etti, muhalefet liderleri tutuklandı.
2. Rusya ile yakınlaşma eğilimleri ve çok yönlü dış politika
Gürcistan, resmi söylemde "çok yönlü dış politika" izlediğini söylüyor; ne Batı'dan kopmak ne de Rusya'ya tamamen teslim olmak istemiyor. Ancak pratikte bazı adımlar Rusya'ya yönelme algısını artırıyor.
Rusya'nın Gürcistan iç siyasetine nüfuz etme kapasitesini koruduğu, sınır bölgelerinde tansiyonu yükseltmeye yönelik manevralar yaptığı yorumları da yapılıyor.
3. Çin ve Kuşak-Yol Projesi (BRI) bağlamında Gürcistan
Çin, Kuşak-Yol Girişimi kapsamında Gürcistan'ı "Orta Koridor" olarak adlandırılan güzergahın önemli parçalarından biri olarak görmek istiyor. Bu koridor, Çin mallarının Batı'ya ulaşmasında Rusya'yı doğrudan geçmeksizin alternatif bir yol sunabilir.
Ancak Gürcistan'da siyasi istikrarsızlık ve güvenlik riskleri, Çin'in bu projenin Gürcistan'ı rotaya tam olarak dahil etmesini zorlaştırabilir. Yani BRI açısından Gürcistan bir "güvenlik açığı" haline gelebilir.
İlginç bir adım: Gürcistan hükümeti, Çin ile Anaklia (Karadeniz kıyısında) derin su limanı kurma anlaşması yapmış durumda. Bu, Çin'in Karadeniz bağlantısını güçlendirmek isteğiyle örtüşüyor.
Çin teknolojisiyle altyapı yatırımları, iletişim, bilgi sistemleri gibi alanlarda artan pay, Gürcistan'ın bazı yönlerden Çin'e bağımlı hale gelme riskini doğuruyor.
Batı'nın isteği nedir?
Batılı aktörler Çin'in Kuşak-Yol Projesi'nin yönünü belirlemekte ve Asya-Avrupa ticaret hatlarında avantaj sağlamakta güçlü olmak istiyor. Çin'in Gürcistan'ı projenin önemli bir parçası haline getirmesi, Batı'nın Çin'e karşı stratejilerinde zayıf nokta oluşturabilir.
Bu yüzden Batı, Gürcistan'ın Çin'e aşırı yanaşmasını engellemek; Gürcistan'ı kendi etki alanında tutacak yönelimleri teşvik etmek istiyor. Yani:
Gürcistan'ın AB ve NATO ile bağlarını canlı tutmak,
Çin yatırımlarının Gürcistan'daki yayılmasını sınırlandırmak,
Gürcistan'da demokrasi, hukuk devleti vurgusuyla nüfuz artırmak gibi stratejiler Batı için öne çıkıyor.
Ancak bu, Gürcistan'ın iç dinamikleriyle, Rusya'nın baskısıyla, bölgesel güç dengeleriyle çakışıyor ve kolay uygulanabilir bir strateji değil.
Türkiye ve Azerbaycan'ın işine neden gelmez?
Türkiye ve Azerbaycan açısından bölgede lojistik koridorlar, enerji nakil hatları, ticaret yolları kritik önemde. Onlar için avantajlı olması gereken senaryo: Gürcistan'ın siyaseten istikrar içinde olması, bölgesel koridorların kesintisiz çalışması. Ama Batı'nın Gürcistan üzerindeki ağırlığını artırmaya çalışması, Türkiye ve Azerbaycan'ın bazı projelerini zora sokabilir:
1. Koridor rekabeti
Türkiye-Azerbaycan hattı (Bakü-Tiflis-Kars gibi demiryolu koridorları) Çin'in Orta Koridor projeleriyle doğrudan rekabet içinde. Çin, kendi rotasını güçlendirirse, Türkiye-Azerbaycan koridorları görece rekabet dezavantajı yaşayabilir.
Eğer Batı, Gürcistan'ı Çin'den uzak tutmak için baskı kurarsa, Gürcistan üzerindeki altyapı ve lojistik projelerde tercihleri Batı'ya kayabilir, Türkiye-Azerbaycan koridorları ikincil rol alabilir.
2. Enerji ve jeopolitik kontrol
Azerbaycan enerji kaynaklarını Türkiye ve Batı yönlerine taşımakta. Ancak Gürcistan'ın Batı ile yakınlaşması, enerji güzergahlarının kontrolü ve geçiş ücretlerinde Batı'nın etkisini artırabilir.
Türkiye ve Azerbaycan, bölgede güç dengesi istiyor; Batı'nın Gürcistan üzerinde artan etkisi, bu dengeyi Batı lehine bozabilir.
3. Siyasi baskı ve bağımsız duruş
Türkiye ve Azerbaycan, Batı'nın Gürcistan'da etkin olmasını kendi iç dengeleri açısından da istemeyebilir; çünkü Batı'nın bölgede fazla etkin olması, politik müdahaleleri artırabilir.
Ayrıca, Türkiye ve Azerbaycan gibi ülkeler genelde "bağımsız dış politika, bölgesel bağlantılar" üzerinden hareket etmek ister; Gürcistan'ın Batı'nın bir "uydusu" haline gelmesi, bu stratejiyi zayıflatabilir.
Sonuç: Denge Oyunu
Gürcistan bugün, güçlerin kesişim noktası. Her büyük aktör kendi oyun taşlarını yerleştirmeye çalışıyor. Ama Gürcistan'ın halkı, siyasi aktörleri ve kamuoyu bileşenleri bu oyunun sonucunu etkileyen en büyük belirleyicilerden biri.
Türkiye ve Azerbaycan'ın çıkarı, Gürcistan'ın kendi çizgisini koruması, dış müdahalelerin az olduğu, istikrarlı ve öngörülebilir bir dış politika izlemesidir. Aksi durumda, Gürcistan hem kendi iç sorunlarıyla boğuşur hem de bölgesel projelerde "taşıyıcı ülke" pozisyonunu kaybeder.
Böyle bir ortamda, Gürcistan'da demokrasi, bağımsız kurumlar, hukuk devleti ne kadar güçlü olursa, dış müdahalelere karşı o kadar dirençli olur. Ve o zaman Batı ya da Çin Gürcistan'ı "kendi kazanı" haline getirmekten ziyade, onunla insaflı bir iş birliği kurmak zorunda kalır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cem Bürüç / diğer yazıları
- Pasifik'in nabzı: Su, çip ve güç – Tayvan'ın görünmez stratejik haritası / 25.11.2025
- Trump'ın barış planına AB'nin temkinli duruşu / 24.11.2025
- Zelenskiy'nin iki ateş arasında kaldığı an: 'Onur mu, ortak mı?' / 23.11.2025
- Karayipler'de ABD ile Venezuela arasında ne dönüyor? / 22.11.2025
- Orta Doğu'da yeni savunma dinamikleri / 21.11.2025
- Epstein dosyaları üzerinden küresel şeffaflık dersi / 20.11.2025
- Almanya'nın savunmadaki yeni dönemi: Avrupa için ne anlama geliyor? / 19.11.2025
- Japonya'nın stratejik dengesi ve Ankara mukayesesi / 18.11.2025
- Kıbrıs'ta yeni dönem 5+1: Denktaş dönemi ile bugünün karşılaştırması / 15.11.2025
- Barışın küresel ve yerel mimarisi / 14.11.2025
- Trump'ın barış planına AB'nin temkinli duruşu / 24.11.2025
- Zelenskiy'nin iki ateş arasında kaldığı an: 'Onur mu, ortak mı?' / 23.11.2025
- Karayipler'de ABD ile Venezuela arasında ne dönüyor? / 22.11.2025
- Orta Doğu'da yeni savunma dinamikleri / 21.11.2025
- Epstein dosyaları üzerinden küresel şeffaflık dersi / 20.11.2025
- Almanya'nın savunmadaki yeni dönemi: Avrupa için ne anlama geliyor? / 19.11.2025
- Japonya'nın stratejik dengesi ve Ankara mukayesesi / 18.11.2025
- Kıbrıs'ta yeni dönem 5+1: Denktaş dönemi ile bugünün karşılaştırması / 15.11.2025
- Barışın küresel ve yerel mimarisi / 14.11.2025




















































































