Hak mı istiyorsun, dayak mı?

Kendi vatandaşına karşı iktidar (kanun ve anayasaya rağmen) rüştünü ispatlama gayretine girdi. Çünkü iktidar vatandaşından korkuyor. Kalabalıklardan korkuyor. Bundan olsa gerek günler öncesinden hazırlıklarını tamamladı. "Taksime gelmeyeceksin! Gelirsen?" Hükümet, Taksim'i kendi vatandaşından korudu! Kimseyi sokmadı. Hükümet emrindeki polis tekrar destan yazdı. Diğer taraftan ise hükümetin karizması çizildi. Hükümetin emriyle polisin güç kullanmasından filan değil. Vatandaşına karşı güç kullanmak iktidarın temel karakteri... Karizmayı Kazlıçeşme çizdi. Nasıl? Erdoğan, 1 Mayıs'ı kutlamak isteyenlere Kazlıçeşme meydanını gösterdi. Gidin orda kutlayın, dedi. Kazlıçeşme'de tek Allah'ın kulu yok. Anlamı nedir? Demek ki, bu ülkede işçiye bayram filan yok. Artı başbakanı takanda yok?   Tablonun diğer yüzü ise 1 Mayıs'tan önceki yazılarımda da belirttiğim gibi asgari ücret, mesai saatleri, pirim, tazminat, iş güvenliği, emeklilik ve diğer sosyal haklar konusunda bir çözümü olmayan, iktidara karşı göstermelik sözlü ve yazılı çıkışlarla, kendini sendika olarak, işçi hakları, hak, emek savunucusu olarak tanıtan sendika ve örgütler de, "biz, Taksim'e çıkarız" dediler. Bu iki anlayış, insanımızı karşı karşıya getirdi. Polis vatandaşı suladı, gazladı, olaylarla alakasız vatandaşlar bile mağduriyete uğradı. Hak arama adı altında Polisle çatışmak için belli noktalara toplanan vatandaşlar ise polisi taşladı? Polis yaralandı, vatandaş yaralandı. Çevre zarar gördü, insanlar mağdur oldu. Bundan sonra ne olur biliyor musunuz? İktidar aynı kafa devam edecek. Asgari ücretin belli? Çalışma saatlerin patronun istediği şekilde. Sosyal hakların aynen devam, iş güvenliğin "takdir" kapsamında olacak.Sendika ve örgütler ise yazılı açıklamalar yapacak, hak, emek, özgürlük vs. diyecek. Eline afişler tutuşturacaklar, dağıtacaksın? Kendini özgürlük savaşçısı zannedeceksin? Dedim ya! O sendikaların birçoğu hükümetin kankası. Pahalı ve hediye araçlarla geziyorlar? Diğerleri yazılı ve sözlü açıklamalarına bir, iki sert cümle sıkıştırıyor sonra aynı gemi de yola devam diyorlar?  Bak kardeşim! Kimse halinden memnun değilse en basitinden sendikaların organizasyonu ile grev hakkı neden kullanılmıyor? İşçi hakkı diyorsanız! Bunun birinci öğesi, asgari ücrettir. TÜİK, ülkemizde fakirlik sınırını 3800 TL olarak açıkladı. Asgari ücret kaç? 840 lira? İlginçtir, hükümet "bundan fazlasını" veremem diyor. Sendikalarda ıh, mıh diyor, 1200 olsun vs. dedikten sonra "tamam, paşam senin istediğin gibi olsun!" moduna geçiyorlar. Hep böyle olmadı mı? Bir kere millet olarak hepimiz, sen, ben, o? şu kararı vermeliyiz; Biz hak mı istiyoruz, dayak mı? Haliyle hak istiyoruz, diyeceğiz hepimiz. O halde! Bu ülkede uygulanarak ispatlanmış bir ekonomi modelinin sahibi yaşıyor. Gelin ülkemizi, milletimizi ayağı kaldıralım, diyor. Hak, istiyorsan bu sese kulak vereceksin? Evet, Prof. Dr. Haydar Baş'ın, Milli Ekonomi Modeli, bizzat Rusya tarafından ve bölüm bölüm yüzü aşkın ülke tarafından uygulamaya geçirilmiştir. Bu modelde insana insan gibi yaşama hakkı veriliyor. Asgari ücret 4000 TL, çalışma saatlerin, sosyal hakların, emeklilik hakların vs. hepsi devlet garanti ve güvencesi altında. Eğitim, sağlık bedava? Kısaca meşru ve haklı her isteğin karşılığı bu modelde var. Esir değil özgürsün. Daha ne istiyorsun?