...Nihayet mukadder son başlıyor; yeni bir iman-küfür kavgası kızışıyordu. Allah Resulü'nün tayin ettiği iman eri üç komutan ard arda şehid oluyordu... Mute Savaşı'nın bahşettiği HikmetlerSavaşa başlamadan önce İslam'ın tebliğ edilmesinin eredilmesi, İslam'a göre savaştan maksadın 'tebliğ' olduğu ve savaşa son çare olarak başvurulduğunu gösterir. Savaştaki bu mantık, İslam'ın dışındaki hiçbir görüş ya da düşüncede gösterilemez...Nihayet mukadder son başlıyor; yeni bir iman-küfür kavgası kızışıyordu. Allah Resulü'nün tayin ettiği iman eri üç komutan ard arda şehid oluyordu. Heybet, hikmet ve ibret dolu bir manzara... Bu şerefli mücadelede dikkat çeken bir husus, Abdullah b. Revaha'nın durumudur. O büyük insan bir an gaflete düşüyor; savaş meydanında ailesini ve Medine'deki hurma bahçesini düşünüyordu. Onun dünyalıklara bir an bile yönelişi, harp meydanında tereddütüne ve geri adım atmasına neden oluyordu. Fakat bu kritik anda, derhal kendi kendini ikaz ederek toparlıyor; Allah'ın vaadini hatırlayarak düşman üzerine atılarak şehadet mertebesine ulaşıyordu. Ancak Onun bir anlık tereddütü, daha önce şehid olan kardeşleri Zeyd ve Cafer'den cennette biraz ayrı kalmasına sebep oluyordu. Cennete doğru yavaş yavaş ilerleyebiliyordu.Abdullah b. Revaha, savaş meydanındaki tereddütünü izale ettikten sonra, şöyle demişti: "Şahid olun arkadaşlar, Medine'deki bütün mallarımı Beyt'ül Mal'e bırakıyorum" Daha sonra da kendi kendine şöyle demişti: "Ey nefis, sen cennete kavuşmak istemiyorsun. Ben ise, savaşa savaya oraya varacağım". Bu olayda en önemli ders şudur; insan, Hakk'a hizmet yolunda dünyaya, rahata, kısaca masivaya meylederek samimi olduğu halde tehlikeye düşebilir. Kişi bu konuda çok hassas olmalı, her an içindeki nefis denen şer güce aldanabileceğini unutmamalıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.