Halide Edib diyor ki: "Amerika, bizim topraklarımız üzerinde Ermenistan kurmaya niyetli görünmüyor." Bugün buna kargalar bile güler. Bugün Ermeni davasını en fazla savunan Amerika'dır. Her sene Kongresinden Ermeni katliamı diye bir palavrayı geçirmeye çalışan Amerika'dır. Ülkemizi bölüp parçalayarak Ermenistan'a vermek isteyen Amerika'dır.- Yine Halide Edib diyor ki: "Anadolu'daki mücadeleyi dikkat ve sevgiyle izleyen bir Amerika var." Buna da leylekler güler. Zira Amerika, Millî Mücadele sonrası kurduğumuz bağımsız millî Türk devletimizin tapusu demek olan Lozan Anlaşmasını bile hâlâ kabul etmiş değildir. - Halide Hanım şöyle devam ediyor: "Bölüşülme ve çözülme korkusu karşısında kendimizi Amerika'ya başvurmaya mecbur görüyoruz." Bugün Türkiye'yi en fazla bölüp parçalamak isteyenin Amerika olduğunu ilkel kabileler halinde yaşayanlar bile biliyor. - Halide Edib'in bir başka dahiyane fikri de şu: "Macera ve boğuşma devri artık geçmiştir. Gelecek için kalkınma ve birlik savaşı açmaya mecburuz." Eğer Türk'ün çelikten iradesi olan Atatürk, "ya istiklal ya ölüm" ilkesiyle emperyalist işgalcilere karşı maceraya atılıp onlarla boğuşmasaydı, bugün elimizde bağımsız millî Türk toprağı ve devleti olmayacaktı. Düşman var oldukça, macera ve boğuşma devri bitmez de geçmez de. Halide Edib'in kuş kadar beyni bu meselelerden anlamaz, anlamamıştır. Uzağı gören büyük dahi Atatürk olmasaydı bugün nasıl bir durumda olacağımız meçhuldü. Halide Edib, Millî Mücadele döneminde Amerikan mandacılığı fikrinde yanılmıştır. Yanıldığını da daha sonraları itiraf etmiştir. Millî Mücadele kazanılıp tam bağımsız millî bir Türk devleti kurulduktan ve aradan zaman geçtikten, 1954'ten sonra Halide Edip, Amerikan mandacılığı fikrinde yanıldığını, haklı ve ileri görüşlü olanın Atatürk olduğunu anlamıştır. Kendisine yöneltilen Amerikan mandacılığı suçlaması karşısında sert bir tepki verir.Nitekim Muzaffer Uyguner anlatır: "Yine bir gün Halide Hanım'ı Vedat arkadaşımla ziyarete gittik. Çok sinirli, öfkeliydi. Milletvekilliğinden yeni ayrılmıştı. Şimdi iyi hatırlayamayacağım belki Vedat hatırlar, Demokrat parti kodamanlarından biri Halide Hanım için: "Bırakın şu Amerikan mandacısını! Demiş. Bu söz de kendisinin kulağına gelmiş. Aynen şöyle konuştu Halide Hanım: "Köpeğlu köpekler, 1919 yıllarının o meş'um günlerini biliyorlar mı? Hepimiz bir çıkar yol arıyorduk. Herkes mandacıydı. Amerika uzaktır, belki bir gün kurtuluruz, diye düşünüyorduk. Mustafa Kemal sordu, böyle cevap verdik. Sonra dedi ki Mustafa Kemal Paşa: "Hayır dövüşeceğiz, kalkın Ankara'ya gelin!. Kalktık koşa koşa Ankara'ya gittik. İstanbul'dan kaçtık, dövüştük. Ben Mustafa Kemal miydim ki bu kadar uzağı göreyim? Öylesine Mustafa Kemal'den yanaydık ki bizi de İstanbul Hükûmeti onunla birlik idama mahkum etti. (Demokrat Partilileri kastederek) Biz bunlar kadar Amerikan mandacısı değildik!" (Muzaffer Uyguner, Halide Edib Adıvar, s.35)Kendi tabiriyle "macera ve boğuşma faaliyeti" olan Millî Mücadele'nin ruhunu ve özünü daha sonra Halide Edip doğru biçimde anlayacak ve dünya çapında evrensel bir destan olan Türk'ün bağımsızlık ve özgürlük mücadelesini bizim de paylaştığımız haliyle şöyle yorumlayacaktır: "Ben bu zaferi muayyen (belirli) bir tarihe bağlayamam. Benim için o, Ağustos başlarından 9 Eylüle kadar Türk tarihinde oynanan bütün milletin rol aldığı muazzam ve mukaddes (kutsal) bir dramdır. Tarihimizde ve dünya tarihinde şecaat ve askerlik sahasında o kadar büyük sahneler vardır ki bu dramın askerlik cephesi onlardan biridir. Fakat bunun hususiyeti (özelliği) bütün dünyanın, tarih sahifelerinden Türk devletini silmek için harekete geçtiği ve milletimizin hayatına son verilmek için uğraşıldığı bir anda Türk milletinin "ben yaşayacağım ve şerefimle, istiklalimle yaşayacağım" diye bütün dünyaya karşı gelmesidir. Bundan dolayıdır ki bu zaferi düşünürken, Türk milleti baki (kıyamete kadar) kaldıkça her ferdinin başını açıp bu hatıranın karşısında hürmetle eğilmesi icap edecektir. Milletimiz şerefle, istiklâl içinde yaşasın diye yedisinden yetmişine kadar hayale sığmaz meşakkat ve mihnet içinde dövüşmüş olan milletin her cinsten ve sınıftan, isimli ve isimsiz bütün kahramanları önünde hepimiz bugün eğiliriz." (Kenan Harun'un kendisi ile yaptığı mülakattan, Yirminci Asır, 13.9.1952)
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
- Dayatılan kapitalist stil / 26.12.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015