Hamaset mi, çözüm mü?

İkinci Dünya Savaşı sonrası Ortadoğu'da ABD, İngiltere ve Fransa'nın, Arabistan ve diğer bölge devletlerindeki petrollerden ellerini çekmesi için 1947'de ARAMCO'yu (Arabian American Oil Company) kurdu.

ARAMCO'da bugün en az 30 bin Amerikalı çalışmaktadır. 

ARAMCO'nun merkezi olarak gösterilen Dahran'daki bina bir süsten ibarettir ve şirketin asıl idare merkezi Amerika'da, Houston'dadır. 

Yani Araplar, kendi topraklarında çıkan petrolün bile sahipleri değildir. 

Bölge devletleri bu gerçekler çerçevesinde olaylara bakarak bir yol haritası çıkartmalıdır. 

Ortadoğu'da, başta Türkiye olmak üzere bölge devletleri, EKONOMİK, SİYASİ, TEKNOLOJİK ve ASKERİ bağımsızlıklarını kazanmak zorundadır. 

Bağımsızlıklarını kazanmadan ne kendilerinin ne de bölgenin makûs KADERİNİ DEĞİŞTİREMEZLER. 

Yol haritasının bazı işaret taşlarını ifade etmek gerekirse;

1- Yeraltı kaynakları, özelleştirme adı altında yabancı şirketlere devredilmemelidir. 

Bölgedeki her devlet, yeraltı kaynaklarını kendi milletini ortak ederek beraber işletmelidir. 

Kaynaklardan elde edilen madenler, ham olarak değil, katma değer üretilerek dünya piyasasına çıkmalıdır. 

2- Özel sektörün vicdanına bırakılmayacak stratejik değeri olan şirketler, devletin himayesinde geliştirilmelidir.

3- Bölgedeki her devlet, YERLİ SAVUNMA sanayisini geliştirmeli, teşvik edilmeli, varsa önündeki bütün engeller kaldırılmalıdır. 

4- Bu sıralar İsrail'e destek olmasın diye haklı olarak şunları yemeyelim, içmeyelim demek moda ya, bu işi moda hevesinden çıkartmak için ilk yapılması gereken şey;

Her ülkenin topraklarında yetişen her türlü ürünü, dışarıdan alma ihtiyacı duymayacak şekilde tarım politikaları geliştirip uygulanmalıdır.

Her ülke atalık tohumlarının bankasını kurmalı ve tarımda onları tercih etmelidir. 

5- Ekonomik bağımsızlığın anahtarı, MİLLİ PARALARI devreye koymaktır. 

Dış borçlanmaya gitmeden, "MİLLİ PARA" ile yerli emek ve üretimi devreye koyarak değer üretmek, ekonomik bağımsızlığın olmazsa olmazıdır. 

Bu maddeler uzar gider…

6- Son olarak, başta Türkiye olmak üzere Ortadoğu devletlerinin ekonomik esareti olan dış borçlar için şunu ifade etmek isterim. 

Bizleri kâğıtlarını boyayarak borçlandırdılar.

Bizler de borçlarımızı kâğıtla ödemeliyiz. 

Başka bir ifadeyle,

DIŞ BORÇLARIMIZI KÂĞIT KARŞILIĞINDA SATMALIYIZ.

Bu başlı başına ele almamız gereken bir konu…