Eskiden bu cümle, boş konuşmak anlamında kullanılırdı.
Bir ağacın dibinde, bir evin toprak bacasında ayaküstü sohbet edenlere selam ile sonradan katılan birisinin; "ben gelmeden ne konuşuyordunuz?" sorusuna, hep bir ağızdan:
"Hiç, öyle havadan sudan konuşuyorduk" cevabını verirlerdi. Şimdilerde hava da su da, hemen hereksin, üzerinde ciddi ciddi konuşması gereken iki temel unsur haline geldi.
Eskiden de öyleydi ama, henüz elden çıkmadığı için pek kıymetleri bilinmiyordu.
Köyde, çocukluğumuzda, anneler, halalar, teyzeler ve komşu kadınların sohbetlerine kulak misafiri olduğumuzda söyledikleri cümleler dün gibi hafızamızda.
İçlerinden birisi; "filancanın oğlu evi ile beraber şehere göç ediyormuş" dediğinde, diğerlerinin cevabı şu şekilde olurdu:
"Şeherde su bile para ile imiş, Allah'ın suyuna bile para alıyormuşlar, orada yaşanılır mı?"
İçinden geçtiğimiz zaman diliminde ve ülke genelinde, su faturasını ödeyemediği için suyu kesilen aile sayısının milyonları aştığı yazılıp-çiziliyor.
Özellikle son yarım asır içinde Anadolu köyleri ile kasabaları ile büyük şehirlere akın edince, şehirler beton yığınları halini alıp, bir de gökdelenlerle görüntü kirliliği had safhaya ulaşınca, bundan böyle her ortamdaki sohbetlerin en baş konularından biri su ise diğeri de hava olmaktadır.
İster yerel seçimler olsun isterse genel seçimler olsun, oy toplama yarışına giren tüm partiler havası temiz ve yirmi dört saat suyu akan şehirler vadiyle ancak oy alabilmektedirler.
Geldiğimiz durum itibariyle, hem ülke nüfusunun belli merkezlerde yoğunlaşması hem de özellikle son yıllarda kuraklığın artması sebebi ile, 'havadan sudan konuşmak' öyle boş konuşmak değil, hayatın, hayat kaynaklarının merkezinden konuşmak anlamına gelmektedir.
Görünen o ki, bundan sonraki yıllarda üzerinde en çok konuşulacak, en çok plan-proje üretilecek konuların başında 'temiz hava ve temiz su' olacaktır, çünkü her ikisi de yaşamak için olmasa olmaz iki değer, iki nimet…
Nimetlere şükredilirse daima artırılacağını, nankörlük edilirse de darlıkla, yoklukla ve kıtlıkla cezalandırılacağını Kitab-ı Kerim'in ayetlerinden öğreniyoruz.
"Ve yine hatırlayın ki, Rabbiniz size şöyle bildirmişti: "Bana şükrederseniz muhakkak ki, size kat kat fazla veririm. Yok eğer nankörlük ederseniz bilin ki, benim azabım gerçekten çok çetindir."(İbrahim:7)
"Allah size, her çağda benzerlerini görebileceğiniz bir örnek veriyor: Bir memleket vardı, halkı güven ve huzur içinde yaşıyordu. Rızıkları da dört bir yandan bol bol geliyordu. Derken bunlar, Allah'ın emirlerine başkaldırarak, O'nun nimetlerine karşı nankörlük ettiler. Bunun üzerine Allah, bir kıtlık, bir deprem, bir iç savaş, bir ekonomik kriz gönderdi ve işledikleri günahlar yüzünden, tüm ülkeyi kasıp kavuran açlık ve korkuyu onlara tattırdı."(Nahl:112)
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025
- Nasıl oluyor da oluyor? / 30.04.2025
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025