Hazır giyimde imdat çığlığı
TGSD Başkanı Toygar Narbay, uygulanan faiz politikasının enflasyonist etki yarattığını ve mevcut koşulların sürmesi halinde yıl sonuna kadar çok sayıda hazır giyim firmasının öz kaynaklarını tüketeceğini ifade ederek, sektörde müşteri ve istihdam kayıpları ile birlikte kaçınılmaz bir son olarak konkordato ve iflaslar ile karşı karşıya kalınacağına dikkat çekti.
27.05.2025 01:01:00
AHMET TURAN YİĞİT
AHMET TURAN YİĞİT





Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD) Başkanı Toygar Narbay, 2023 ve 2024'ün ardından bu yılın ilk dört ayını da zararla kapatan hazır giyim sektörünün içinde bulunduğu kritik duruma dikkat çekmek ve acil çözüm önerilerini paylaşmak üzere basın açıklaması yaptı. Uygulanan faiz politikasının enflasyonist etki yarattığını ve mevcut koşulların sürmesi halinde yıl sonuna kadar çok sayıda firmanın öz kaynaklarını tüketeceğini söyleyen Narbay, yitirilen rekabet gücünün sonucunda da müşteri ve istihdam kayıpları ile birlikte kaçınılmaz bir son olarak konkordato ve iflaslar ile karşı karşıya kalınacağına dikkat çekti. Narbay şu görüşlere yer verildi:
• Türk hazır giyim sektörü, tekstil sektörü ile birlikte ülkemizin lokomotif sektörlerinden biri olarak ekonomimize 1 milyon kişilik istihdam ve 50 milyar dolarlık üretimle katkı sağlamaktadır. Ancak son dönemde yaşanan ekonomik dalgalanmalar ve uygulanan politikalar, sektörümüzü sürdürülemez bir noktaya getirmiştir. Sebebi olmadığımız bu krizden, tek başımıza çıkmamız mümkün görünmemektedir. Bu nedenle devlet desteği artık bir tercih değil, zorunluluk haline gelmiştir.

Rakamlarla sektörün durumu
• 2022-2024 döneminde resmi enflasyon yüzde 138 olarak açıklanırken, aynı dönemde asgari ücrette yüzde 249, politika faizinde ise yüzde 258 oranında artış yaşandı. Bu rakamlar arasındaki çarpıcı fark, ekonomideki fiyat baskılarının resmi enflasyonun işaret ettiğinden daha derin ve yaygın yaşandığına işaret etmektedir. Ayrıca asgari ücretteki yüksek artışa rağmen çalışanların alım gücünde belirgin bir iyileşme gözlenmemektedir. Bu durum da açıklanan veriler ile günlük hayat arasındaki uyumsuzluğu ortaya koymaktadır.
• Maliyetlerimizin en az yüzde 249 arttığı bir dönemde, gelirlerimizi doğrudan etkileyen döviz kurundaki artışın yalnızca yüzde 101 seviyesinde kalması, gelir-gider dengesini sektör aleyhine ciddi şekilde bozmuştur. Bu açık fark, üretim süreçlerinde yapılan verimlilik, inovasyon ve markalaşma yatırımlarıyla telafi edilemeyecek ölçüde derindir. Resmi enflasyon rakamları baz alındığında dahi, sektörümüzün dolar bazında yüzde 27 oranında ek maliyet taşıdığı görülmektedir. Bu durum, uluslararası pazarlarda rekabet gücümüzü ciddi şekilde zayıflatmıştır. Öyle ki bugün Türk hazır giyim ürünleri, Uzak Doğu'dan yüzde 60, Kuzey Afrika ülkelerinden ise yüzde 45 daha pahalı hale gelmiştir.
Faiz politikası sektörü bitiriyor
• 2024 yılında politika faizinin yüzde 50 seviyesinde belirlenmesi, bileşik faiz oranının yüzde 63.2'ye ulaşmasına yol açmıştır. Buna karşılık, aynı dönemde döviz kuru sepetindeki artış sadece yüzde 16 düzeyinde kalmıştır. Bu fark, döviz bazında yaklaşık yüzde 40.5 oranında reel faiz verildiği anlamına gelmektedir. Bugün hâlâ döviz bazında yüksek faiz vermeye devam etmekteyiz.
• Mevcut ekonomi politikası, kur artışını baskılayarak enflasyonu kontrol altına almaya yöneliktir. Ancak geçtiğimiz yıl kur sepetindeki yüzde 16'lık artışa rağmen enflasyonun yüzde 44 olarak gerçekleşmesi, bu politikanın etkinliğine dair soru işaretleri oluşturmaktadır. Üstelik yüksek faiz oranları, vadeli ve taksitli satışlara yansıyarak ürün fiyatlarını yukarı çekmektedir. Örneğin, altı ay vadeli satılan bir üründe yüzde 60'lara ulaşan ticari faiz maliyeti nedeniyle üretici fiyata yüzde 30'un üzerinde ek faiz yükü koymak zorunda kalmaktadır. Bu da faizden kaynaklı fiyat artışlarının, enflasyona doğrudan geçişini tetiklemektedir.
• Diğer yandan, ithalatçıların kullandığı forward kur hesaplamalarında faiz önemli bir bileşendir. Kur ve faiz çarpımıyla oluşan bu fiyatlama yöntemi, ürün fiyatlarına yansımaktadır. Bu durum da Avrupa'da 10 Euro olan bir ürünün ülkemizde 14-15 Euro'ya satılmasının temel sebebidir. Ek olarak, bir yıl sonra oluşacak enflasyon yüzde 25 seviyesinde hedeflenirken yüzde 46 faiz verilmesi, parasal genişleme nedeniyle de enflasyonist etki yaratmaktadır.
Acil destek şart!
• Rekabet gücünü ve öz sermayesini kaybeden hazır giyim sanayimiz için acil bir destek paketi hazırlanmalıdır. TGSD olarak geçtiğimiz aylarda kamuoyu ile paylaştığımız 10 maddelik destek önerisinin aşağıdaki 3 maddesi, bu aşamada kritik öneme sahiptir:
1. Kur Dönüşüm Desteği: Net ihracata yüzde 10 oranında kur dönüşüm desteği sağlanmalıdır.
2. Finansmana Erişim Kolaylığı: Reeskont faizi, politika faizinin yarısı kadar olmalı ve faiz dönem sonunda tahsil edilmelidir.
3. İstihdam Desteği: Çalışan başına 2500 TL desteğin, ölçek gözetmeksizin tüm sektör firmalarına verilmesi gerekmektedir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.