6 Ekim'de Avrupa Komisyonu'nun Türkiye için Konsey'e sunacağı raporun 'ucu' bucağı tam olarak kestirilemiyor.
Büyük bir olasılıkla Avrupa Konseyi de Türkiye'ye 'okey' verecek ve en az on yıl olmak üzere bir takvim önümüze getirecek.
Komisyon'un Türkiye'nin röntgenini çekerek hazırlamış olduğu ucu açık rapora zafer havasıyla yaklaşanlar ile şüpheli bir hava çizenlerin ortak buluşma noktasını da bu açık uçlu yön oluşturuyor.
Her iki cenah da bazı çekinceler ve tereddütler ortaya koyuyor ve ortak kanıyı benimsiyor.
Rapordaki azınlıklar ibaresi ve takvimin sarkıp sarkmayacağı tartışmaları raporun nirengi noktası.
Komisyon'un sözde verdiği yeşil ışığa Konsey'den de bir yeşil ışık gelecek ve takvim yeniden bir on yıllık sürece akmaya başlayacak.
Yarım asırdır mücadelesini verdiğimiz Avrupa maceramızdan yine ümitvar görüneceğiz.
Bizleri alırlar mı almazlar mı?
İslam'ı Avrupa sindirebilir mi sindiremez mi?
Göç azalır mı artar mı?
Mallar geçer, adam geçemez mi?
Gümrük Birliği tam işlerlik kazanır mı kazanmaz mı?
İşsizlik artar mı azalır mı?
Üstüste sorular ve sorgulamalar da tırmanıyor kamuoyunda.
Hem Avrupalının hem de Türkün kafasında komplike sorular giderilebilmiş değil.
Avrupa Birliği küçük devletleri bünyesine katıyor.
Türkiye'yi de katacak mı?
Asıl soru ve sorun da bu.
Şu da bir gerçek; küçük devletler birliğe alınırlar, büyük devletler ise o birlikteliği katılırlar.
Biz Avrupa'dan bizi almasını değil, bizim onlara katılmamızı şart olarak sunabildiğimiz ve dayatabildiğimiz ölçüde büyük bir devlet imajını çizebiliriz.
Aleviler ile Kürtler'i Türkiye'de azınlık olarak gören bir Avrupa zihniyetini sindirmeye hazır mısınız?
Kıbrıs ve Ege başta olmak üzere Türkiye'nin hassas coğrafyalarını bölücü örgülere ve misyonerlere zemin olarak hazırlayan ikiyüzlü Avrupa milletleriyle uyuma hazır mısınız?
İç ve dış borçlarınızın azalmayacağına, işsizliğin bitirilemeyeceğine, tarımdan sanayiye değişik sektörlerde beklenen iyileştirmelerin tam olarak sağlanamayacağına, Birlik üyesi olunsa da ulusal çıkarların ve milli gururun kırılacağına hazır mısınız?
Birliğin uzun vadeli olamayacağı öngörülerine ve dağılması durumunda içine düşeceğiniz kocaman bir boşluğa hazır mısınız?
Pembe hayallerinizin kırılabileceği öngörülerine hazır mısınız?
Türkiye mi, Avrupa mı?
Kim kime hazır?
Büyük bir olasılıkla Avrupa Konseyi de Türkiye'ye 'okey' verecek ve en az on yıl olmak üzere bir takvim önümüze getirecek.
Komisyon'un Türkiye'nin röntgenini çekerek hazırlamış olduğu ucu açık rapora zafer havasıyla yaklaşanlar ile şüpheli bir hava çizenlerin ortak buluşma noktasını da bu açık uçlu yön oluşturuyor.
Her iki cenah da bazı çekinceler ve tereddütler ortaya koyuyor ve ortak kanıyı benimsiyor.
Rapordaki azınlıklar ibaresi ve takvimin sarkıp sarkmayacağı tartışmaları raporun nirengi noktası.
Komisyon'un sözde verdiği yeşil ışığa Konsey'den de bir yeşil ışık gelecek ve takvim yeniden bir on yıllık sürece akmaya başlayacak.
Yarım asırdır mücadelesini verdiğimiz Avrupa maceramızdan yine ümitvar görüneceğiz.
Bizleri alırlar mı almazlar mı?
İslam'ı Avrupa sindirebilir mi sindiremez mi?
Göç azalır mı artar mı?
Mallar geçer, adam geçemez mi?
Gümrük Birliği tam işlerlik kazanır mı kazanmaz mı?
İşsizlik artar mı azalır mı?
Üstüste sorular ve sorgulamalar da tırmanıyor kamuoyunda.
Hem Avrupalının hem de Türkün kafasında komplike sorular giderilebilmiş değil.
Avrupa Birliği küçük devletleri bünyesine katıyor.
Türkiye'yi de katacak mı?
Asıl soru ve sorun da bu.
Şu da bir gerçek; küçük devletler birliğe alınırlar, büyük devletler ise o birlikteliği katılırlar.
Biz Avrupa'dan bizi almasını değil, bizim onlara katılmamızı şart olarak sunabildiğimiz ve dayatabildiğimiz ölçüde büyük bir devlet imajını çizebiliriz.
Aleviler ile Kürtler'i Türkiye'de azınlık olarak gören bir Avrupa zihniyetini sindirmeye hazır mısınız?
Kıbrıs ve Ege başta olmak üzere Türkiye'nin hassas coğrafyalarını bölücü örgülere ve misyonerlere zemin olarak hazırlayan ikiyüzlü Avrupa milletleriyle uyuma hazır mısınız?
İç ve dış borçlarınızın azalmayacağına, işsizliğin bitirilemeyeceğine, tarımdan sanayiye değişik sektörlerde beklenen iyileştirmelerin tam olarak sağlanamayacağına, Birlik üyesi olunsa da ulusal çıkarların ve milli gururun kırılacağına hazır mısınız?
Birliğin uzun vadeli olamayacağı öngörülerine ve dağılması durumunda içine düşeceğiniz kocaman bir boşluğa hazır mısınız?
Pembe hayallerinizin kırılabileceği öngörülerine hazır mısınız?
Türkiye mi, Avrupa mı?
Kim kime hazır?
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005