Resulullah Efendimiz (sav) merhamette sınırsızdı. Uhud harbinde amcasını şehid eden Vahşi'yi bile affetmiş, sadece "Benim gözüme görünme" demekle yetinmiştir.
Resulullah (s.a.v.) şahsı için hiçbir hususta asla intikam almamıştır. O ancak, Allah'ın haram kıldığı bir şey işlenip, hürmeti giderilmeye kalkarsa, işte o zaman Allah için cezalandırırdı. Hiçbir şeyi kendi için yapmamıştır. O'nun herşeyi Allah içindi.Resulullah ashabına, ümmetine zühdü tavsiye ederdi. Şöyle buyurudu:"Dünyaya rağbet etme ki, seni Allah sevsin. İnsanların yanlarında olanlara da rağbet etme ki, insanlar seni sevsin". Dünyaya rağbet etmeme ve dünya lezzetlerinden yüz çevirme hususunda bir numune idi. Oysa Cenab-ı Hak, bilhassa Mekke'nin fethinden sonra dünyayı ayağına serdi. O ise hayatında hiçbir değişiklik yapmadı.Yemesinde, içmesinde, eşyalarının sadeliğinde takip ettiği yoldan hiç ayrılmadı. Bu O'nun fakirliğinden değil, tevazuu ve zühdündendi. Sözü, O'nun sade hayatını anlatan Hanımı Aişe annemize bırakalım:"Resulullah'ın üzerinde yatıp uyuduğu yatağı, içi hurma lifiyle doldurulmuş bir deriden ibaretti. Ailesi olan bizler bir ay beklerdik (yemek pişirmek için) ateş yakmazdık. Bizim yiyeceğimiz kuru hurma ve sudan ibaretti. Resulullah (s.a.v.) vefat edinceye kadar, aile efradı iki gün arka arkaya arpa ekmeğinden doymamıştır".O, bu yiyecekleri yokluktan, fakirlikten değil, bir çok ashabın bunları alıp yiyemediği için kendini mahrum ederdi. Ama bu demek değildir ki, bütün hayatı boyunca bunlarla beslendi. O'nun tatlıyı, balı sevdiği biliniyor, ayrıca taze meyve, taze sebze ve et de yerdi. Fakat bu nimetler, zaruret miktarınca, ihtiyaç fazlasını geçmezdi.Peygamberimiz (sav) insanların içinde ibadete en fazla düşkün olanı idi. İbadet sevgisi kalbinin derinliğine işlemiş, Allah'ta fani olmuştu. Her halinde varlığını Allah'a teslim etmişti. Cenab-ı Hak bir ayetinde şöyle buyuruyor: "İyilik yapan (bir insan) olarak kendisini Allah'a teslim edenden daha güzel dinli kimdir" (Nisa: 125). Ve Resulüne Kur'an'da şöyle söylüyor: "De ki şüphesiz Benim namazım da, ibadetlerim de, hayatım da, ölümüm de hiçbir ortağı olmayan âlemlerin Rabbi Allah'adır. Ben bununla emrolundum. Ben müslümanların ilkiyim" (Enam:162-163).Resulullah (s.a.v.) her halinde Allah'tan korkar, O'nu daime anar ve O'ndan mağfiret talep ederdi.
RAHMETEN Lİ'L-ÂLEMÎN HZ. MUHAMMED (SAV) / Prof. Dr. Haydar BAŞ'ın kaleminden Gönül Sohbetleri
Resulullah (s.a.v.) şahsı için hiçbir hususta asla intikam almamıştır. O ancak, Allah'ın haram kıldığı bir şey işlenip, hürmeti giderilmeye kalkarsa, işte o zaman Allah için cezalandırırdı. Hiçbir şeyi kendi için yapmamıştır. O'nun herşeyi Allah içindi.Resulullah ashabına, ümmetine zühdü tavsiye ederdi. Şöyle buyurudu:"Dünyaya rağbet etme ki, seni Allah sevsin. İnsanların yanlarında olanlara da rağbet etme ki, insanlar seni sevsin". Dünyaya rağbet etmeme ve dünya lezzetlerinden yüz çevirme hususunda bir numune idi. Oysa Cenab-ı Hak, bilhassa Mekke'nin fethinden sonra dünyayı ayağına serdi. O ise hayatında hiçbir değişiklik yapmadı.Yemesinde, içmesinde, eşyalarının sadeliğinde takip ettiği yoldan hiç ayrılmadı. Bu O'nun fakirliğinden değil, tevazuu ve zühdündendi. Sözü, O'nun sade hayatını anlatan Hanımı Aişe annemize bırakalım:"Resulullah'ın üzerinde yatıp uyuduğu yatağı, içi hurma lifiyle doldurulmuş bir deriden ibaretti. Ailesi olan bizler bir ay beklerdik (yemek pişirmek için) ateş yakmazdık. Bizim yiyeceğimiz kuru hurma ve sudan ibaretti. Resulullah (s.a.v.) vefat edinceye kadar, aile efradı iki gün arka arkaya arpa ekmeğinden doymamıştır".O, bu yiyecekleri yokluktan, fakirlikten değil, bir çok ashabın bunları alıp yiyemediği için kendini mahrum ederdi. Ama bu demek değildir ki, bütün hayatı boyunca bunlarla beslendi. O'nun tatlıyı, balı sevdiği biliniyor, ayrıca taze meyve, taze sebze ve et de yerdi. Fakat bu nimetler, zaruret miktarınca, ihtiyaç fazlasını geçmezdi.Peygamberimiz (sav) insanların içinde ibadete en fazla düşkün olanı idi. İbadet sevgisi kalbinin derinliğine işlemiş, Allah'ta fani olmuştu. Her halinde varlığını Allah'a teslim etmişti. Cenab-ı Hak bir ayetinde şöyle buyuruyor: "İyilik yapan (bir insan) olarak kendisini Allah'a teslim edenden daha güzel dinli kimdir" (Nisa: 125). Ve Resulüne Kur'an'da şöyle söylüyor: "De ki şüphesiz Benim namazım da, ibadetlerim de, hayatım da, ölümüm de hiçbir ortağı olmayan âlemlerin Rabbi Allah'adır. Ben bununla emrolundum. Ben müslümanların ilkiyim" (Enam:162-163).Resulullah (s.a.v.) her halinde Allah'tan korkar, O'nu daime anar ve O'ndan mağfiret talep ederdi.
RAHMETEN Lİ'L-ÂLEMÎN HZ. MUHAMMED (SAV) / Prof. Dr. Haydar BAŞ'ın kaleminden Gönül Sohbetleri
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.