Hicvin unutulmaz üstadı
Hicivleri, neyzenliği, fıkraları ve ilginç kişiliği ile unutulmayan sanatçı Neyzen Tevfik'in vefatının ardından 68 yıl geçti
28.01.2021 23:52:00





Edebiyat ve müzik dünyasının önemli isimlerinden asıl adı Mehmet Tevfik Kolaylı olan sanatçı, çocukluğunda dinlediği ve çok etkilendiği neyi hayatı boyunca yanından hiç ayırmadığı, aynı zamanda çok iyi üflediği için daha sonraları "Neyzen Tevfik" olarak anıldı.
Neyzen Tevfik, Rüştiye Mektebi öğretmeni Hasan Fehmi Bey ile Emine Hanım'ın oğlu olarak 24 Mart 1879'da, bazı kaynaklara göre de 1880'de Bodrum'da dünyaya geldi.
İlk eğitimini babasından aldı
Babası, Samsun'un Bafra ilçesinin Kolay beldesinden olduğu için Soyadı Kanunu'nun ardından "Kolaylı" soyadını alan Tevfik, ilk eğitimini de öğretmen olan babasından aldı. Tevfik, anılarında babasından "Ne öğrendiysem ondan öğrendim" diye bahseder.
İyi bir eğitim alması için İzmir İdadisi'ne babası tarafından kayıt ettirilen Tevfik, gördüğü bir hadise sonrası geçirdiği sinir krizi sonucunda yaşadığı psikolojik sorunlar nedeniyle öğrenimine devam edemedi. Tevfik, daha sonra babasının görevli olduğu Urla'da neyle uğraşan Berber Kazım'dan bir, iki yıl ney dersleri alarak ilk kez metotlu ney üflemeyi ve peşrev çıkarmayı öğrendi.
Henüz 15 yaşındayken neye olan kabiliyetiyle 1895'te İzmir Mevlevihanesi'ne giren sanatçı, Mevlevihane'nin neyzen başı olan Cemal Bey'den dersler aldı ve burada dört yıl muhib olarak bulundu.
İzmir'deki Bahri Baba Tekkesi Şeyhi Halil Dede'den de sema dersi alan Neyzen Tevfik, aynı yıllarda istibdat yönetimi tarafından sürgün yeri olarak kullanılan İzmir'de, kovulan aydınların uğrak yeri olan mevlevihanede tanıştığı şair Eşref, Tokadizade Şekip, İzmir Gazetesi kurucusu Tevfik Nevzat ve İzmir'de avukat olan Bektaşi Şeyhi Ruhi Bey'in de aralarında olduğu ünlü isimlerin sohbetlerine tanık oldu.
İlk şiiri 1898'de yayımlandı
Hocası ve arkadaşı Şair Eşref'in hicvin kapılarını açmasının ardından Neyzen Tevfik'in ilk şiiri 13 Mart 1898'de "Muktebes" dergisinde yayımlandı. Tevfik, aynı yıl medrese öğrenimi görmek üzere babası tarafından gönderildiği İstanbul'da, 1899'da Fethiye Medresesi'ne kayıt oldu.
Vaktini Bahariye, Galata ve Yenikapı Mevlevihanelerinde geçirmeye başlayan usta şair, bir mecliste tanıştığı ve daha sonra dost olduğu Mehmet Akif Ersoy sayesinde dönemin müzisyen ve edebiyatçılarıyla tanışma fırsatı buldu.
Ersoy'la yakın bir bağ kuran ve onun aynı zamanda öğrencisi olan Tevfik, İstanbul'dayken edebiyata duyduğu ilgiden dolayı Malumat ve Servet-i Fünun mecmualarının idarehanelerini de dolaştı. Tevfik Fikret ve Halit Ziya Uşaklıgil gibi dönemin üstatlarıyla dostluk kurmaya çalıştı.
Ünlü sanatçı, 20 yaşına geldiğinde artık adını hem usta bir neyzen hem de şair olarak duyurmaya başladı. Fethiye Medresesi'nden 1901'de ayrılan Tevfik, Fatih'teki Şekerci Hanı'nda ve Çukurçeşme'deki Ali Bey Hanı'nda kalmaya başladı.
Abdülhamit'e karşıydı
Tevfik'in handaki odası daha sonraları bir kültür merkezi halini aldı. Başta hocası şair Mehmet Akif Ersoy olmak üzere dostları, çay sohbetlerinde ve musiki toplantılarında onu yalnız bırakmadı. Odasının başlıca müdavimleri arasında Tamburi Aziz Bey ve İzmirli Kara Hafız Ahmet Efendi de yer alıyordu.
İstanbul'da 1900'da ilk gramofon plak kayıtları gerçekleştirmeye başlandığında plak doldurma girişimlerinde bulunan Tevfik, aynı zamanda Valide Paşa'nın sarayındaki saz heyetine girdi. Sanatçı bu toplantılar sayesinde Tamburi Cemil Bey ile de çok yakın bir dost oldu.
Abdülhamit karşıtı söylemleri nedeniyle jurnallenen ve ardından mahkum edilen Neyzen Tevfik, cezasını çektikten sonra istibdadın baskısından kurtulmak için 13 Şubat 1904'te Mısır'a kaçtı ve burada dört yıl kaldı.
Sanatçı, ney ve hicivle geçimini sağladığı Mısır'da bir arkadaşıyla kısa süreliğine Neyzenler Kahvehanesi açtı. İstanbul ve İzmir'de olduğu gibi Mısır'da da birbirinden farklı ortamlara giren ve birçok kesimden insanlarla tanışan Tevfik, 2. Meşrutiyet'in ilanından bir ay sonra da İstanbul'a geri döndü.
Binbir hadisat içinde geçen ömür
İlk kitabı "Hiç"i 1919'da yayımlanan Neyzen, sara nöbetleri ve alkol kullanımı nedeniyle 1921 yılı boyunca Haydarpaşa'daki Tıp Fakültesi Hastanesi'nde tedavi gördü. Şiirlerinin çoğunu bu dönemde yazan Neyzen Tevfik, 1929'dan itibaren de 14 defa kayıtlı olarak Bakırköy Akıl Hastanesi'ne yatırıldı.
Neyzen Tevfik, dönemin İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı Muhiddin Üstündağ'ın girişimiyle kısa bir süre konservatuvarda da görev yaptı. "Ömrümün 70 yılı bin bir hadisat içinde geçti" diyen Neyzen Tevfik, ayrıca 1 Mayıs 1927'de Türkiye'nin ilk radyo istasyonu olan İstanbul Radyosu'nun açılışında Mesut Cemil ve Ferit Kam ile birlikte bulunarak ney üfledi.
Usta sanatçı, kronik bronşit teşhisiyle hasta yattığı Beşiktaş'taki evinde 28 Ocak 1953'te hayatını kaybetti ve Neyzen Tevfik'in cenazesi Beşiktaş'ta Sinan Paşa Camisi'nde kılınan cenaze namazının ardından Kartal Mezarlığı'na defnedildi.
Neyzenlikteki ustalığıyla beraber hiciv sanatını kullanarak şiirlerinde toplumsal konulara değinen, hayatı boyunca yüzlerce konsere de imza atan Neyzen Tevfik, neyi ile 100'e yakın plağı müzikseverlerle buluşturdu.
Hayatı boyunca dağınık bir yaşam geçiren sanatçı, üstün bir konuşma yeteneğine sahip olmakla birlikte, hazır cevap biri olduğu için insanları bazen şaşırtan bazen güldüren sözleriyle her zaman ilgi çekti. AA
Neyzen Tevfik, Rüştiye Mektebi öğretmeni Hasan Fehmi Bey ile Emine Hanım'ın oğlu olarak 24 Mart 1879'da, bazı kaynaklara göre de 1880'de Bodrum'da dünyaya geldi.
İlk eğitimini babasından aldı
Babası, Samsun'un Bafra ilçesinin Kolay beldesinden olduğu için Soyadı Kanunu'nun ardından "Kolaylı" soyadını alan Tevfik, ilk eğitimini de öğretmen olan babasından aldı. Tevfik, anılarında babasından "Ne öğrendiysem ondan öğrendim" diye bahseder.
İyi bir eğitim alması için İzmir İdadisi'ne babası tarafından kayıt ettirilen Tevfik, gördüğü bir hadise sonrası geçirdiği sinir krizi sonucunda yaşadığı psikolojik sorunlar nedeniyle öğrenimine devam edemedi. Tevfik, daha sonra babasının görevli olduğu Urla'da neyle uğraşan Berber Kazım'dan bir, iki yıl ney dersleri alarak ilk kez metotlu ney üflemeyi ve peşrev çıkarmayı öğrendi.
Henüz 15 yaşındayken neye olan kabiliyetiyle 1895'te İzmir Mevlevihanesi'ne giren sanatçı, Mevlevihane'nin neyzen başı olan Cemal Bey'den dersler aldı ve burada dört yıl muhib olarak bulundu.
İzmir'deki Bahri Baba Tekkesi Şeyhi Halil Dede'den de sema dersi alan Neyzen Tevfik, aynı yıllarda istibdat yönetimi tarafından sürgün yeri olarak kullanılan İzmir'de, kovulan aydınların uğrak yeri olan mevlevihanede tanıştığı şair Eşref, Tokadizade Şekip, İzmir Gazetesi kurucusu Tevfik Nevzat ve İzmir'de avukat olan Bektaşi Şeyhi Ruhi Bey'in de aralarında olduğu ünlü isimlerin sohbetlerine tanık oldu.
İlk şiiri 1898'de yayımlandı
Hocası ve arkadaşı Şair Eşref'in hicvin kapılarını açmasının ardından Neyzen Tevfik'in ilk şiiri 13 Mart 1898'de "Muktebes" dergisinde yayımlandı. Tevfik, aynı yıl medrese öğrenimi görmek üzere babası tarafından gönderildiği İstanbul'da, 1899'da Fethiye Medresesi'ne kayıt oldu.
Vaktini Bahariye, Galata ve Yenikapı Mevlevihanelerinde geçirmeye başlayan usta şair, bir mecliste tanıştığı ve daha sonra dost olduğu Mehmet Akif Ersoy sayesinde dönemin müzisyen ve edebiyatçılarıyla tanışma fırsatı buldu.
Ersoy'la yakın bir bağ kuran ve onun aynı zamanda öğrencisi olan Tevfik, İstanbul'dayken edebiyata duyduğu ilgiden dolayı Malumat ve Servet-i Fünun mecmualarının idarehanelerini de dolaştı. Tevfik Fikret ve Halit Ziya Uşaklıgil gibi dönemin üstatlarıyla dostluk kurmaya çalıştı.
Ünlü sanatçı, 20 yaşına geldiğinde artık adını hem usta bir neyzen hem de şair olarak duyurmaya başladı. Fethiye Medresesi'nden 1901'de ayrılan Tevfik, Fatih'teki Şekerci Hanı'nda ve Çukurçeşme'deki Ali Bey Hanı'nda kalmaya başladı.
Abdülhamit'e karşıydı
Tevfik'in handaki odası daha sonraları bir kültür merkezi halini aldı. Başta hocası şair Mehmet Akif Ersoy olmak üzere dostları, çay sohbetlerinde ve musiki toplantılarında onu yalnız bırakmadı. Odasının başlıca müdavimleri arasında Tamburi Aziz Bey ve İzmirli Kara Hafız Ahmet Efendi de yer alıyordu.
İstanbul'da 1900'da ilk gramofon plak kayıtları gerçekleştirmeye başlandığında plak doldurma girişimlerinde bulunan Tevfik, aynı zamanda Valide Paşa'nın sarayındaki saz heyetine girdi. Sanatçı bu toplantılar sayesinde Tamburi Cemil Bey ile de çok yakın bir dost oldu.
Abdülhamit karşıtı söylemleri nedeniyle jurnallenen ve ardından mahkum edilen Neyzen Tevfik, cezasını çektikten sonra istibdadın baskısından kurtulmak için 13 Şubat 1904'te Mısır'a kaçtı ve burada dört yıl kaldı.
Sanatçı, ney ve hicivle geçimini sağladığı Mısır'da bir arkadaşıyla kısa süreliğine Neyzenler Kahvehanesi açtı. İstanbul ve İzmir'de olduğu gibi Mısır'da da birbirinden farklı ortamlara giren ve birçok kesimden insanlarla tanışan Tevfik, 2. Meşrutiyet'in ilanından bir ay sonra da İstanbul'a geri döndü.
Binbir hadisat içinde geçen ömür
İlk kitabı "Hiç"i 1919'da yayımlanan Neyzen, sara nöbetleri ve alkol kullanımı nedeniyle 1921 yılı boyunca Haydarpaşa'daki Tıp Fakültesi Hastanesi'nde tedavi gördü. Şiirlerinin çoğunu bu dönemde yazan Neyzen Tevfik, 1929'dan itibaren de 14 defa kayıtlı olarak Bakırköy Akıl Hastanesi'ne yatırıldı.
Neyzen Tevfik, dönemin İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı Muhiddin Üstündağ'ın girişimiyle kısa bir süre konservatuvarda da görev yaptı. "Ömrümün 70 yılı bin bir hadisat içinde geçti" diyen Neyzen Tevfik, ayrıca 1 Mayıs 1927'de Türkiye'nin ilk radyo istasyonu olan İstanbul Radyosu'nun açılışında Mesut Cemil ve Ferit Kam ile birlikte bulunarak ney üfledi.
Usta sanatçı, kronik bronşit teşhisiyle hasta yattığı Beşiktaş'taki evinde 28 Ocak 1953'te hayatını kaybetti ve Neyzen Tevfik'in cenazesi Beşiktaş'ta Sinan Paşa Camisi'nde kılınan cenaze namazının ardından Kartal Mezarlığı'na defnedildi.
Neyzenlikteki ustalığıyla beraber hiciv sanatını kullanarak şiirlerinde toplumsal konulara değinen, hayatı boyunca yüzlerce konsere de imza atan Neyzen Tevfik, neyi ile 100'e yakın plağı müzikseverlerle buluşturdu.
Hayatı boyunca dağınık bir yaşam geçiren sanatçı, üstün bir konuşma yeteneğine sahip olmakla birlikte, hazır cevap biri olduğu için insanları bazen şaşırtan bazen güldüren sözleriyle her zaman ilgi çekti. AA
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.