CHP 6 oku çoktan unuttu mu?

Neden böyle bir başlık attığımı aklı başında olanlar anlamıştır sanırım.

Atatürk'ün kurduğu ve temel ilkelerini özenle belirlediği CHP, kuruluş amacı itibariyle tam bağımsızlık ilkesi ve anti emperyalizm karşıtlığı üzerine inşa edilen bir yapıdır. Daha doğrusu Atatürk döneminde öyleydi.

Askeri alanda ve cephelerde muhteşem işlere imza atan İnönü, maalesef siyasi arenada aynı başarıyı gösterememiştir.

Buradan da çok rahatlıkla şunu anlıyoruz.

Atatürk olmasaydı, İnönü gibi bir aktör olamayacaktı.

Her sahada kusursuz ve eşsiz bir devlet adamı olan aziz Atatürk, CHP'yi neden kurmuştu.

CHP, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde, 9 Eylül 1923'te önce "Halk Fırkası" adıyla kurulmuş, 1924 yılında ise "Cumhuriyet Halk Fırkası", 1935 yılında ise bugünkü ismi ile "Cumhuriyet Halk Partisi" adını almıştır.

1927 yılında "Cumhuriyetçilik", "Halkçılık", "Milliyetçilik" ve "Laiklik" CHP'nin dört temel ilkesi olarak benimsenmiştir.

1935 yılında ise, "Devletçilik" ve "Devrimcilik" ilkeleri de eklenerek Partinin ilkeleri altıya çıkarılmıştır.

Partinin amblemi olan 6 ok bu ilkeleri simgelemektedir.

Mustafa Kemal Atatürk, parti kurma niyetini, 6 Aralık 1922 tarihinde yaptığı bir konuşmada şöyle dile getirmişti:

"Milletin her sınıf halkından, hatta İslam dünyasının en uzak köşelerinden bana ebedi olarak iftihar duyacağım şekilde gösterilen teveccüh ve itimada layık olabilmek için, en mütevazı bir millet ferdi sıfatıyla hayatımın sonuna kadar vatanın hayrına vakfeylemek emeliyle, barıştan sonra halkçılık esası üzerine dayanan, Halk Fırkası adıyla siyasi bir fırka kurmak niyetindeyim."

O yılları gözünüzün önüne getirmeye çalışın.

Atatürk'ün bu konuşmayı yaptığı tarihlerde, Kurtuluş Savaşı yeni sona ermişti.

Mudanya Ateşkes Antlaşması, yeni imzalanmıştı.

Saltanat, yeni kaldırılmıştı.

Lozan barış görüşmeleri, yeni başlamıştı.

Özetle, Türkiye "yeni bir döneme" hazırlanıyordu.

Atatürk artık parti kurma zamanının geldiği görüşündeydi.

Atatürk, bu konuşmasının hemen ardından yurt gezisine çıktı.

Amacı toplumu partili yaşama hazırlamaktı.

Bu gezi sırasında yaptığı konuşmalardan birinde, Halk Fırkası'nın temel felsefelerinden birini oluşturacak şu ifadeyi kullandı:

"Bence, bizim milletimiz birbirinden çok farklı menfaatleri takip edecek ve bundan dolayı da mücadele halinde buluna gelen çeşitli sınıflara malik değildir.

Memleketteki sınıflar birbirlerine lazım olan ve birbirlerini tamamlayıcı ve bütünleyici mahiyettedir.

Onun için de Halk Fırkası, bütün sınıfların haklarını, yükselme sebeplerini ve saadetini sağlamak yolunda çalışmalarda bulunacaktır."

Atatürk'ün 1935 yılında CHP'nin 4. Kurultay'ında yaptığı şu konuşmada çok önemlidir:

"Akdeniz'i, Karadeniz'e demirle bağladık. Anadolu'da özel şirketler elindeki bütün yolları satın aldık; İstanbul ve İzmir'de liman ve rıhtım işleri devlet eline geçti; Diyarbakır kapısındayız. Antalya'ya, Erzurum'a, kömür yurduna durmadan gidiyoruz.

Geçen dört yılın başlıca işlevi ekonomi alanında olmuştur. Birçok ülkeler, acunsal buhran karsısında sarsılmış ve umutsuzluğa düşmüşken biz, bu kapsal felaket önünde cüda irkilmedik.

Yurdun ekonomisini yeni bir düzene yöneltmiş bulunuyoruz. Arsıulusal tecimi denkleştirerek, iç pazarı harekete getirerek kendimizi korunmağı basardık.

Asıl önde tuttuğumuz iş, geniş bir endüstri programını gerçekleştirmeğe başlamak olmuştur. Bu program, tamamıyla gerçekleştiği gün, şüphesiz yurttaşın geçimi hissolunacak derecede genişleyecektir.

Tarım ve endüstri hareketlerimiz birbirini kollayan tedbirlerle yapılmaktadır. Maden ürünlerimiz, son zamanlarda bir gelişim gösterdi.

Umudumuz odur ki gelecek Kurultay maden işleriyle beraber deniz ekonomisinde bugün almakta olduğumuz tedbirlerin verimli sonuçlarını vermiş olarak, toplanacaktır.

Görüyorsunuz ki arkadaşlar; yepyeni bir güdümlü ekonomi düzeni kurmakla uğraşıyoruz. Partimizin ekonomik anlayışı; bu yöndeki programımızın, yurdun ihtiyaçlarını karşılayacak ve onu az zamanda gelişmeye ve genişliğe erdirecek en iyi program olduğunu gösterecektir.

Yeni öğütleriniz ve direktiflerinizle, yeniden ilerleme ve yükselme tedbirlerimizi kolaylaştıracağınıza şüphe yoktur."

Dikkat etmişseniz ulu önderimiz en fazla 'devletçilik', madencilik ve sanayi konusu üzerinde ağırlıklı durmuştur.

Kalkınmanın birinci şartı olarak, öz ve milli kaynaklarımızın devreye konması gerektiğini vurgulamıştır.

Özelleştirilmiş olanların, yeniden devletleştirilmiş olmasına vurgu yapmıştır.

Yeni ve milli bir ekonominin şart olduğuna önemle yer vermiştir.

Peki bugünkü CHP, Atatürk'ün kurduğu CHP midir!?

Kapitalizmin gönüllü sömürgeci komiseri Kemal Derviş'i kim başımıza bela etmişti?

Kim onu bakan seviyesine çıkarmıştı?

IMF-AB-ABD-NATO ve DB gibi sömürge kurumları ile kanka seviyesinde ve romantik bir ilişki içinde olan kimdi?

Bugün CHP'ye çok büyük saldırıların olduğu ve bu haksızlığın karşısında herkesin durması gerektiği mevzusu ayrı bir konudur.

Sn Özel'in her konuşmasında, AB ve küresel çevrelere olumlu gönderme yapması ne anlama gelmektedir*

Bugünün CHP'si, neden özelleştirmelere tek satırlık itiraz etmemektedir*

Neden madenler konusuna dair tek bir cümlelik sahiplenme görevini yerine getirmemektedir?

Neden ülkemizin sahip olduğu eşsiz ve sınırsız yer altı ve yer üstü kaynaklarını gündeme getirmemektedir?

Çözümü niçin sürekli sınırlarımızın dışında aramaktadır?

Neden çözümü olanlarla kol kola değildir?

Niçin milli çözümleri olan ve Atatürk ilkeleri konusunda aşırı hassas davranan siyasetçileri dinleme gereği duymaktadır?

Muhalefette iktidarda kalma alışkanlığını kurumsal hale getirmek ne demek!

Atatürk'ü arada sırada hatırlamak ve isminden öylesine bahsetmekle 6 oku temsil edeceğine ve yaşatacağına inanıyorsan, çok fena yanılıyorsun Sn Özel!

Sadece devletçilik ilkesi ile Türkiye'nin kurtuluşu mümkün iken, sen bu ilkenin 6 okta olduğunu bile unutmuşa benziyorsun.

Vallahi ben yazmaktan yoruldum ama bu kadar vahim hatalar yapmaktan CHP ve Sn Özel'in yorulmadığı anlaşılıyor.

Keşke CHP'nin başında, özelleştirmelere karşı, devletçilik ilkesi başta olmak üzere 6 oku açıklayan tüm ilkelere sahip, Atatürkçü ve Cumhuriyet aşığı Hüseyin Baş gibi birisi olsaydı.

Vallahi CHP, kıyamet sabahına kadar iktidarda kalırdı.

Şimdi ise milletimizi alanlarda perişan ediyorlar ona üzülüyorum.