Allah'ı göremiyoruz, evet ne yazıktır ki gafletimiz, murakabemizin azlığı bizleri Allah'ı mecazi anlamda görmekten, en azından fiilleriyle tanımaktan alıkoyuyor. Halbuki Tasavvuf büyükleri derler ki; "Her fiilin mutlak faili Allah-ü Teala'dır ve O (azimmuşşan) hikmetsiz iş yapmaz." Biz hikmetleri fark edemeyecek kadar uyuyoruz. Ve "Neden hep benzer şeyler başıma gelir?" diye hayıflanıp duruyoruz (Yani en azından biz). Her şeyin bir hikmeti olduğunu bilmek ve araştırmak sık başvurduğumuz bir yol değil, daha doğrusu böyle bir firasete sahip değiliz. İçimizde mutlaka firaset ehli olanlar da var.Hikmet, gizli, bilinmeyen nokta olarak tanımlanıyor, bizim kastettiğimiz mana şu; her gün onlarca olayla, olguyla karşılaşıyoruz. Sözler işitiyoruz, yazılar okuyoruz, bazen bir şeyi unutuyoruz, bir yere geç kalıyoruz veya erken gidiyoruz, tesadüfen veya tevafuken elimize bir dergi, bir gazete, bir kitap, bir not bir telefon numarası geçiyor. Bu olaylar hep bize bir şeyleri hatırlatmak, bir şeylerden ibret aldırmak, ders çıkarmak için meydana geliyor, belki daha yüksek bir kavrayışa, anlayışa, firasete sahip olmamız bekleniyor. Ancak biz günlük koşuşturmalarımız içinde çoğu zaman tefekküre vakit ayıramıyoruz.Uyanık olmak için, gafletimizi atabilmek için acaba nasıl tedbirler almamız gerekiyor? Bilenlerin söylediklerine göre; olaylara alışageldiğimizden farklı bakabilmemiz, sebep-sonuç ilişkilerini iyi değerlendirmeye çalışmamız gerekiyor. En azından ayağımız bir taşa takıldığında "Acaba biraz önce ne düşünmüştüm veya nereye bakmıştım?"dan başlayabiliriz ne dersiniz?Uyan ey gözlerim gafletten uyanUyan uykusu çok gözlerim uyan Azrail'in kastı canadır inan...Ölümü tefekkür etmek de uyanıklığımızı arttırabilir. Her şeyde Allah-ü Teala'nın bir düzeni, bir gayesi, bir muradı olabileceğini düşünebilirsek belki hikmet denen güzellikten nasibimizi alabiliriz.Göremediklerimizi görebilmek için de zikrullaha ihtiyaç duyuyoruz, "?Kulum nafilelerle de Bana yaklaşmaya devam eder; sonunda onu severim. Bir kere de onu sevdim mi, işiten kulağı, gören gözü, tutan eli ve yürüyen ayağı olurum. Eğer Benden bir şey isterse, ona mutlaka veririm, eğer Bana sığınırsa onu mutlaka korurum." İşte hikmeti elde edebilmek için bize lazım olan nafile ibadetlerdir. Bu hadiste "eli, kulağı olmak" hakkında bazı araştırmacılar, bunun mecaz olduğunu, yahut da Allah'ın o kuluna yardım edip onu desteklemesinden kinaye olduğunu söylemişlerdir. (Riyazus-salihin, c.ı,s.127).Merhaba sevgili okuyucular, ne derler; "Hikmet yiğidin yitik malıdır, nerede bulursa alır". Allah bize hikmetleri anlamayı ve hikmetli işler yapmayı nasib eylesin.Ulaşabildiğimiz her köşeye bucağa gönülden selam.
Kevser Doyurum / diğer yazıları
- İrfan sofrası / 24.10.2023
- Tecelli / 27.07.2023
- İmam Hüseyin'in kıyamının sebepleri / 24.07.2023
- Kâmil insan, insanlar için bir aynadır / 21.07.2023
- Hayat rehberi Kur'an-ı Kerim / 01.12.2022
- Gaflet ve uyanıklık / 29.11.2022
- Bilinçli olgunlaşma / 26.11.2022
- Hayat memat / 22.11.2022
- Güzel ülkemin güzel insanları / 19.11.2022
- Bir tez olarak Milli Ekonomi Modeli / 26.09.2022
- Tecelli / 27.07.2023
- İmam Hüseyin'in kıyamının sebepleri / 24.07.2023
- Kâmil insan, insanlar için bir aynadır / 21.07.2023
- Hayat rehberi Kur'an-ı Kerim / 01.12.2022
- Gaflet ve uyanıklık / 29.11.2022
- Bilinçli olgunlaşma / 26.11.2022
- Hayat memat / 22.11.2022
- Güzel ülkemin güzel insanları / 19.11.2022
- Bir tez olarak Milli Ekonomi Modeli / 26.09.2022