logo
16 NİSAN 2024

Hişam İmam Muhammed Bakır’ı zindana attırıyor

İmam Muhammed Bakır, 19 yıl imamet görevini sürdürmüştür. Bu dönem Hişam b. Abdülmelik’in iktidar dönemiydi. Yâkubî başta olmak üzere pek çok tarihçinin ortak görüşüne göre Hişam en güçlü Emevi halifesidir
10.04.2022 23:50:00
Hişam İmam Muhammed Bakır’ı zindana attırıyor
Hişam İmam Muhammed Bakır’ı zindana attırıyor
İmam Muhammed Bakır, 19 yıl imamet görevini sürdürmüştür.

Bu dönem Hişam b. Abdülmelik'in iktidar dönemiydi. Yâkubî başta olmak üzere pek çok tarihçinin ortak görüşüne göre Hişam en güçlü Emevi halifesidir.

İmam Muhammed Bâkır'ın hayatı, İmam Seccad'ın (İmam Zeynelabidin'in) hayatının mantıksal bir devamı idi.

Kerbela faciası, ardından gelen Tevvabun Hareketi ve Hırre Vakası gibi kanlı olaylar, Ehl-i Beyt'in davasını bir müddet kesintiye uğrattıysa da, gizli faaliyetlerle yürütülen bu dava, İmam Bâkır döneminde artık geniş bir kitleyi kendisine bağlamış; Irak, Hicaz ve Horasan'da kök salmış durumdadır.

Bu davet, özellikle Kûfe ve Medine'nin yanısıra, merkezden uzak bir belde olan Horasan'da taraftar bulmuştur. (İleride vukû bulan Abbasi davetinin buradan başladığına dikkat edelim). 

Bu dönemde, Emevi hükümeti artık iyice oturmuş, mevcut iktidar, Ehl-i Beyt'i ve yandaşlarını saf dışı bıraktıklarını düşünmekteydiler.

Ancak yine de başta İmamlar olmak üzere Ehl-i Beyt bağlılarını gözetim altında tutmaktan da geri kalmadılar.

Bu dönem Ehl-i Beyt taraftarlarının baskı ve zulümle karşı karşıya oldukları bir dönemdi. Baskı öylesine büyüktü ki, Ehl-i Beyt'in yandaşlarının bir kısmı bu durumlarını gizlemek mecburiyetinde kaldılar.

İmam Muhammed Bâkır, kendisini sevenlere takiyye ilkesini benimsemelerini tavsiye etmek zorunda kaldı. Bu şekilde kendilerini gizleyenler arasında Said b. Müseyyeb, Kâsım b. Muhammed gibi isimler vardı.

Bunlar o dönemin fıkıh ve diğer alanlarda öne çıkmış âlimleri idiler. Fakat Ehl-i Beyt'e olan yakınlıklarını gizlemek zorunda kalmışlardı.

Bu yıllarda İmam Muhammed Bâkır, kendisine, "Nasıl sabahladınız ey Peygamber evladı?" diye soran birine şu cevabı vermiştir:

"Nasıl sabahladığımızı ve nasıl olduğumuzu bilmenizin zamanı gelmemiş midir? Bizim durumumuz, firavunların hüküm sürdüğü toplumda, erkek çocukları öldürülen ve kadınlarına hayat hakkı verilen İsrailoğulları durumuna benzemektedir. Biliniz ki, bunlar (Ümeyyeoğulları) oğullarımızı öldürmekte kadınlarımızı ise esir etmektedirler."

İmam devamla şöyle der:

"Hz. Muhammed'in Arap olduğuna dayanarak Araplar her milletten üstün olduklarını savundular ve bu düşünce karşısında herkes boyun eğdi.

Kureyş kabilesi, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) kendilerinden olduğu kanaatine sarılarak Kureyş'in üstünlüğünü ileri sürdü ve diğer kabileler buna teslim oldu. Bu iddianın doğruluğuna inanıyor iseler biz, Kureyş'in diğer boylarından daha üstünüz.

Çünkü biz, Hz. Muhammed'in (s.a.v.) evlatları ve Ehl-i Beyt'iyiz. Bu yakınlıkta kimse bizimle ortak değildir."

Bu sözlerin etkisiyle bir hayli duygulanan adam, "Yüce Allah'a and olsun ki, Peygamber ailesine sevgi besliyorum" dedi. İmam bu sözler karşısında şöyle buyurdu:

"Öyleyse, kendini belalara hazırla! And olsun Allah'a ki, bela, bizi sevenlere dağın eteğine doğru yol alan selden daha yakındır. Emniyet rahatlığının önce bize, sonra size ulaştığı gibi, bela da önce bize, sonra size isabet eder." 

Bu dönemde Ehl-i Beyt bağlılarının nasıl bir baskı altında olduğunu anlayabilmek için şu olaya dikkat etmek gerekir:

Numan b. Beşir şöyle anlatır:

"Câbir-i Cufî, İmam Bâkır'ın en yakın adamlarından biri idi. Bir yıl hac ziyaretinde Câbir'le birlikte idim. Son günümüzde vedalaşmak için İmam Bâkır'ın yanına gitti ve sevinçle ayrıldı.

Kûfe'ye dönerken konakladığımız bir yerde, bir adam Câbir'e bir mektup verdi. Câbir mektubu öpüp başına koydu. Sonra açıp okudu. Okudukça yüzünde bir hüzün ve üzüntü belirdi. Sonuna kadar okuduktan sonra katlayıp çantasına koydu. Kûfe'ye varıncaya kadar hiç gülmedi.

Kûfe'ye vardıktan bir gün sonra Câbir'i görmeye gittim. Çok tuhaf bir manzara ile karşılaştım. Câbir, çocukları gibi kamışa binmiş, boynuna koyun ekleminden bir gerdanlık takmıştı. Hiçbir anlamı olmayan şiirler okuyordu.

Evden çıktı, bana baktı. Hiçbir şey söylemedi. Ben de bir şey söylemedim. Elimde olmadan bu haline ağlamaya başladım. Çocuklar etrafımızı sardılar, "Câbir b. Cufî delirmiş" diyorlardı.

Birkaç gün sonra Halife Hişam b. Abdülmelik'ten Kûfe Valisi'ne bir mektup geldi. Mektupta şöyle deniyordu:

"Câbir b. Cufî kimdir araştır, bul ve boynunu vur bana gönder."

Vali araştırmaya koyuldu. Etrafındakiler şöyle dedi: "Câbir, fazilet ve ilim sahibi biri idi. Bu yıl hacca da gitmişti. Ama döndükten hemen sonra delirdi. Çocuklarla oynuyor."

Vali, emin olmak için, Câbir'i görmeye gitti. Câbir'i kamışa binmiş çocuklarla oynar bir halde görünce, "Allah'a hamd olsun ki, beni onun katlinden uzak kıldı" dedi." 

Hişam b. Abdülmelik Emevilerin en güçlü halifelerinden biri idi. İmam Bâkır, yakın adamlarını işte bu şekilde siyasî iktidarın eziyetlerinden koruyor, ancak halifeye karşı silahlı bir kıyam hareketine de girişmiyordu.

Buna rağmen, İmam Bâkır'ın son dönemlerinde Halife Hişam b. Abdülmelik, İmamı ve oğlu Câfer-i Sâdık'ı Şam'a sürgüne gönderir.

İmam Bâkır ve Câfer-i Sâdık Hişam'ın Şam'daki sarayına getirilirler. Halifenin kurduğu komplo gereği İmam ve oğlu Câfer, saraya girdiği anda saray erkânı üstlendiği rolü ifa edecekti. Yani İmam Muhammed Bâkır'a ve oğlu Câfer'e hakaret yağmuru başlayacaktı.

İmam Bâkır halifenin meclisine girer, halifeyi "emirü'l- mü'minin" lakabı ile selamlamaz ve izin almadan yerine geçip oturur.

Ardından Halife Hişam b. Abdülmelik konuşmaya başladı ve "Siz, Alioğulları her zaman Müslümanların birliğini bozmuş ve onları kendinize itaate davet etmekle de nifak sebebi olmuşsunuzdur. Cahilliğiniz sonucu kendinizi imam ve önder sanmışsınız" dedi.

Arkasından devlet erkânı İmam'a bu ve benzeri hakaretleri sıraladılar. Bütün bunlar olurken İmam Muhammed Bâkır sessizce beklemekteydi. Herkesten sonra söz aldı ve şöyle dedi:

"Ey insanlar! Nereye gidiyorsunuz? Sizin için düşünülen sonuç nedir? Yüce Allah vasıtamızla, sizin geçmişlerinizi hidayete erdirdi. Ve sonuncunuz da bizim elimizle son bulacaktır.

Bugünkü saltanat sizin elinizde ise yönetimin geleceği de bizimdir. Ki bizim devletimizden sonra devlet olmayacaktır. Çünkü akıbet ehli bizleriz. Şanı yüce Allah da akıbetin takva ehline ait olduğunu buyurur."

İmam Muhammed Bâkır'ın bu sözleri orada bulunan herkesi derinden etkilemişti.

Halife, durumun istediği gibi gitmediğini görünce çareyi İmam Muhammed'i zindana atmakta buldu.

İmam Bâkır zindanda da insanları etkilemeye devam eder. Herkes İmam'ın sözlerini kabul etme noktasına gelir. O zaman bu hapis fikri de halifeye doğru bir yöntem olarak görünmez. Çünkü yıllar boyu itina ile Ehl-i Beyt davetinden uzak tutulmuş olan Şam'da İmam Bâkır'ın durumu konuşulur olmuştur.

Bunun üzerine halife; İmam Bâkır ve oğlu Câfer için en iyi yerin yaşadıkları şehir yani Medine olduğuna karar verir. Zira İmam'ı hilafet merkezi olan Şam'da öldürmek suretiyle zan altında kalmak istemez. Ve onları sıkı bir gözetim altında Medine'ye geri yollar…  (Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Cafer eserinden)
Uğur Dündar'dan 'babalık davası' hakkında açıklama
'Benim için konu kapanmıştır'
Yapılmaması gereken 5 yanlış
AKP'ye kurtuluş reçetesi yazdı
31 Mart sonuçları da masada olacak
Seçim sonrası ilk kabine toplantısı
İran korkusu geçti, katliam devam ediyor
İsrail ordusu camiyi bombaladı
Otomobil dereye uçtu
Araçtaki 5 kişiden 4'ü öldü
İlginç ayrıntı
İran'ın hava sahası açık ancak...
Piyasa durgun
Fındığın kilosu 4 doların altında
Ya intikam peşinde koşarlarsa...
Almanya'nın İsrail'e desteğinin öteki yüzü
Aslan zor deplasmanda farklı kazandı
Barış attığı gollerle yıldızlaştı
AK Parti’de teşkilatlarında tasfiye tedirginliği
Yenilginin faturası kime kesilecek?
AKP ve MHP 10 aydır engelliyordu
Çoğunluk gitti engelleme bitti
Özel'den YSK önünde Hatay açıklaması
'Aklınızı başınıza alın'
İBB Meclisi ilk toplantısını yaptı
AKP bu kez muhalefet rolünde
MHP'de yeni Başkanlık Divanı belli oldu
İşte Bahçeli'nin yeni 'A Takımı'
Özel'in ertelenen ziyareti yeniden gündeme getirdi
Erdoğan’ın Gazze ziyaretine döner mi?
Uğur Dündar'dan 'babalık davası' hakkında açıklama
'Benim için konu kapanmıştır'
Yapılmaması gereken 5 yanlış
AKP'ye kurtuluş reçetesi yazdı
31 Mart sonuçları da masada olacak
Seçim sonrası ilk kabine toplantısı
İran korkusu geçti, katliam devam ediyor
İsrail ordusu camiyi bombaladı
Otomobil dereye uçtu
Araçtaki 5 kişiden 4'ü öldü
İlginç ayrıntı
İran'ın hava sahası açık ancak...
Piyasa durgun
Fındığın kilosu 4 doların altında
Ya intikam peşinde koşarlarsa...
Almanya'nın İsrail'e desteğinin öteki yüzü
Aslan zor deplasmanda farklı kazandı
Barış attığı gollerle yıldızlaştı
AK Parti’de teşkilatlarında tasfiye tedirginliği
Yenilginin faturası kime kesilecek?
AKP ve MHP 10 aydır engelliyordu
Çoğunluk gitti engelleme bitti
Özel'den YSK önünde Hatay açıklaması
'Aklınızı başınıza alın'
İBB Meclisi ilk toplantısını yaptı
AKP bu kez muhalefet rolünde
MHP'de yeni Başkanlık Divanı belli oldu
İşte Bahçeli'nin yeni 'A Takımı'
Özel'in ertelenen ziyareti yeniden gündeme getirdi
Erdoğan’ın Gazze ziyaretine döner mi?

Taksim saldırısı davasında Ahlam Albashır savunma yapmadı

İstiklal Caddesi'nde meydana gelen bombalı terör saldırısına ilişkin aralarında bombayı bırakan Ahlam Albashır'ın de bulunduğu 36 sanığın yargılandığı davada sanıkların tutukluluk halinin devamına karar verildi. Duruşmada olay yerine bombayı bırakan sanık Ahlam Albashır 'Diyecek bir şeyim yok' diyerek savunma yapmadı.
15.04.2024 18:00:00 / Güncelleme: 15.04.2024 18:01:05
İhlas Haber Ajansı
Taksim saldırısı davasında Ahlam Albashır savunma yapmadı
Taksim saldırısı davasında Ahlam Albashır savunma yapmadı
Beyoğlu İstiklal Caddesi'nde 13 Kasım 2022 Pazar günü bombalı bir terör saldırısı gerçekleşmiş, olayda 6 kişi yaşamını yitirirken, 99 kişi de yaralanmıştı. Olaya ilişkin İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada aralarında Ahlam Albashır'ın da bulunduğu 6 tutuklu sanık ve avukatları hazır bulundu. Bazı tutuklu sanıklar ile avukatları ve patlamada hayatını kaybedenlerin yakınları ise duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı.

Savunma yapmadı

Duruşmada, önceki celse açıklanan mütalaaya karşı savunması sorulan tutuklu sanık Ahlam Albashır 'Diyecek bir şeyim yok' diyerek savunma yapmadı.

'Herhangi bir örgüt veya kimseyle bir alakam yoktur'

Mütalaaya karşı savunmasında, 2002'den beri Edirne'de yaşadığını söyleyen tutuklu sanık olan taksi şoförü Hüseyin Güneş, 'İnşaatlarda çalışır, mekan işletirim. Herhangi bir örgüt veya kimseyle bir alakam yoktur. Bu ülkeye düşman olsam çocuklarımı okutmazdım' şeklinde konuştu. Sanık Güneş, duruşmada tahliyesini ve beraatını talep etti.

'Karnımdaki bebeğimi kaybettim'

Savunmasında sanık Fatma Bergel ise, saldırının faili Ahlam Albashır ile çok iletişiminin olmadığını, Albashır'ın geceleri eve uyumaya geldiğini belirterek, 'Karnımdaki bebeğimi kaybettim. Yetim olarak büyüdüm ve buralara geldim. Tahliyemi talep ediyorum' ifadelerini kullandı.

Duruşmada, bir kısım sanıklar ile avukatlarının da mütalaaya karşı savunmaları alındı.

Tutukluluk halinin devamına hükmetti

Davaya ilişkin ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık Ahlam Albashır'ın da aralarında bulunduğu 10 tutuklu sanığın tutukluluk halinin devamına hükmetti. Firari 10 sanık hakkında çıkarılan yakalama kararının devamını kararlaştıran heyet, duruşmaya mazeret sunan taraf avukatlarının talebini kabul ederek karar çıkması beklenen duruşmayı erteledi.

Mütalaadan

Sanık Ahlam Albashır'ın YPG/PYD terör örgütünün özel istihbarat elemanı olduğu belirtilen mütalaada, Albashır'ın kamu düzenini bozma ve toplumda kargaşa meydana getirmek amacının bulunduğu, toplumun kutuplaşmasına yol açtığı, örgüt tarafından özel eğitime tabi tutularak talimatlandırıldığı, patlayıcılar ile Suriye'den Türkiye'ye getirildiği, İstanbul'da eve yerleştirildiği, eylem sonrası yurt dışına kaçış planı yaptığını ve eylemi riske etmeyecek yöntemler kullandığı aktarıldı.

Mütalaada, sanık Albashır'ın 'devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak' suçundan ağırlaştırılmış müebbet, 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar, 'tasarlayarak bombalama suretiyle çocuğa karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet, 'tasarlayarak bombalama suretiyle kasten öldürme' suçundan 5 kez ağırlaştırılmış müebbet, 99 kişiye karşı 'tasarlayarak bombalama suretiyle kasten öldürmeye teşebbüs' suçundan bin 930 yıl 6 aydan 2 bin 970 yıla kadar ve 'tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi' suçundan 12 yıldan 24 yıla kadar olmak üzere toplamda, 7 kez ağırlaştırılmış müebbet ve bin 949 yıl 6 aydan 3 bin 9 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep edildi.

İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, Albashır'ın 'devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak' suçundan ağırlaştırılmış müebbet, 'silahlı terör örgütüne üye olmak' suçundan 7 yıl 6 aydan 15 yıla kadar, 'tasarlayarak bombalama suretiyle çocuğa karşı kasten öldürme' suçundan ağırlaştırılmış müebbet, 'tasarlayarak bombalama suretiyle kasten öldürme' suçundan 5 kez ağırlaştırılmış müebbet, 99 kişiye karşı 'tasarlayarak bombalama suretiyle kasten öldürmeye teşebbüs' suçundan bin 930 yıl 6 aydan 2 bin 970 yıla kadar ve 'tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya el değiştirilmesi' suçundan 12 yıldan 24 yıla kadar olmak üzere toplamda, 7 kez ağırlaştırılmış müebbet ve bin 949 yıl 6 aydan 3 bin 9 yıla kadar hapsi istendi.

İddianamede, aralarında firari sanık örgüt elebaşlarından Cemil Bayık'ın da bulunduğu diğer şüphelilerin ise 7'şer kez ağırlaştırılmış müebbet ve bin 938 yıldan 3 bin 16 yıl 6 aya kadar hapis cezasına çarptırılmaları talep edildi.

Hakan Ural: AK Parti'ye değil MHP'ye yakınım

Hakan Ural, hakkındaki eleştirilere yanıt verdi. Ural, kendisine yapılan eleştirilerin kasıtlı ve sistematik şekilde yürütüldüğünü savundu. Ural, kendi görüşlerine en yakın partinin tahmin edilenin aksine AK Parti değil, Milliyetçi Hareket Partisi olduğunu dile getirdi.
15.04.2024 16:10:00
İhlas Haber Ajansı
Hakan Ural: AK Parti'ye değil MHP'ye yakınım
Hakan Ural: AK Parti'ye değil MHP'ye yakınım
Kanal D'nin sevilen programı 'Neler Oluyor Hayatta'nın başarılı yorumcusu Hakan Ural, hakkındaki eleştirilere yönelik açıklama yaptı. İran-İsrail gerilimi üzerine yaptığı yorum üzerinden eleştirilen Hakan Ural, eleştirilerin kasıtlı ve sistematik bir şekilde yürütüldüğünü söyledi.

Ural, 'Sosyal medyadaki troller ve basındaki muhalif kisvesine bürünen 'sözde gazeteciler' yoluyla, belli odakların topyekün bir saldırısıyla karşı karşıya kaldım' dedi.

'Yerel seçimlerde ilkesel bir duruş sergiledim'

31 Mart yerel seçimlerinde İstanbul'da Murat Kurum'a desteğini açıklayan Ural, seçim sonrası yapılan eleştirilere cevap verdi. Yerel seçimlerde hizmet odaklı bir tercih yaptığını dile getiren Ural, seçimden sonra görüşlerinin değişmediğinin altını çizdi. Seçim sonucunun ilkelerini etkilemediğini dile getirdi.

'Siyasete girmeyeceğim'

Hakan Ural, siyasete gireceği iddialarına ilişkin ise daha önce gelen milletvekilliği teklifini reddettiğini söyledi. Siyasete girmeyi düşünmediğini söyleyen Ural, kendi görüşlerine en yakın partinin tahmin edilenin aksine AK Parti değil, Milliyetçi Hareket Partisi olduğunu dile getirdi.

Türkiye'nin 209 adet hudut kapısı var

Türkiye, stratejik konumu ve coğrafi özellikleriyle dikkat çeken bir ülke. Toplamda 30 karayolu, 8 demiryolu, 105 deniz ve 66 havayolu olmak üzere 209 adet hudut kapısına sahip
15.04.2024 15:06:00
Yenal Arman
Türkiye'nin 209 adet hudut kapısı var
Türkiye'nin 209 adet hudut kapısı var
Türkiye, stratejik konumu ve coğrafi özellikleriyle dikkat çeken bir ülke. Toplamda 30 karayolu, 8 demiryolu, 105 deniz ve 66 havayolu olmak üzere 209 adet hudut kapısına sahip. Bu kapılar, Türkiye'nin komşu ülkeleriyle olan ilişkilerinin can damarı niteliğinde. 
Türkiye'nin 8 komşu ülkesi ile toplam 29 sınır kapısı bulunuyor.

Bu kapılar şu şekilde sıralanıyor:

Yunanistan ile 3 sınır kapısı: İpsala, Uzunköprü, Karaağaç
Bulgaristan ile 3 sınır kapısı: Kapıkule, Hamzabeyli, Dereköy
Suriye ile 13 sınır kapısı: Cilvegözü, Öncüpınar ve diğerleri
Irak ile 2 sınır kapısı: Habur ve Gülyazı
İran ile 3 sınır kapısı: Gürbulak, Esendere ve Kapıköy
Gürcistan ile 3 sınır kapısı: Sarp, Posof-Türkgözü ve Çıldır-Aktaş
Ermenistan ile 2 sınır kapısı: Akyaka ve Alican
Azerbaycan ile 1 sınır kapısı: Dilucu

En işlek sınır kapıları İpsala ve Kapıkule

Türkiye'nin en işlek sınır kapıları arasında İpsala, Kapıkule, Sarp ve Habur yer alıyor. Bu kapılar, hem ticari hem de turistik açıdan büyük önem taşıyor ve yoğun bir geçiş trafiğine sahne oluyor.
Türkiye'nin sınır kapıları, sadece komşu ülkelerle olan bağları güçlendirmekle kalmıyor, aynı zamanda kültürel ve ekonomik etkileşimler için de önemli rol oynuyor. Bu kapılar, Türkiye'nin dünyaya açılan yüzü olarak kabul ediliyor ve ülkenin jeopolitik önemini pekiştiriyor.

Yargıtay Başkanı 16. turda da belirlenemedi

Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresinin dolması nedeniyle yapılan başkanlık seçimlerinin 16. turunda da hiçbir aday salt çoğunluğu sağlayamadı

15.04.2024 11:53:00 / Güncelleme: 15.04.2024 12:02:34
AA
Yargıtay Başkanı 16. turda da belirlenemedi
Yargıtay Başkanı 16. turda da belirlenemedi

Mehmet Akarca, Yargıtay Başkanlığı görevine 24 Mart 2020'de seçildi, 4 yıllık görev süresi 24 Mart itibarıyla doldu.

Bu kapsamda Yüksek Mahkemenin 4 yıl boyunca görev yapacak yeni başkanını belirlemek için Yargıtay üyeleri 25 Mart Pazartesi sandık başına gitti.

Seçimin ilk 15 turunda hiçbir adayın, 348 Yargıtay üyesinin salt çoğunluğu olan en az 175 oyu alamaması üzerine bugün 16. tur oylaması yapıldı.

Oylama sonucu Mehmet Akarca 109, 3. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Kerkez 88, 3. Ceza Dairesi Başkanı Muhsin Şentürk ise 105 oy aldı. Seçime katılım 318 olarak kayıtlara geçerken, 4 boş oy kullanıldı, oylardan 12'si de geçersiz sayıldı.

Salt çoğunluğun sağlanamaması nedeniyle seçime 17. tur oylamayla yarın devam edilecek.

Seçimlerde üye tam sayısının salt çoğunluğunun hazır bulunması gerekiyor. 

logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.