'Homo economicus' seslendirme dosyası:
Kavim göçlerinin ana nedeni iklimde meydana gelen geçici veya sürekli değişim ve kullanma sonunda yaşanılan topraklarda insan ve hayvan besin yeter miktarı üretilememesi sonucunda açlığın baş göstermesi idi.
her dönemde, göçleri etkileyen sebepler değişse de besin ihtiyacı ya da besine ulaşacak parayı kazanma hep ana etkendir. Mesela, İrlandalıların ABD'ye 1840'lardaki büyük göçü bu ülkenin ana gıdaları olan patatesi yok eden büyük açlığa ve ölüme neden olan bir böcek salgını yüzünden olmuştur.
II. Dünya Savaşı sonrasında göçlerin "emek göçü" merkezli olduğu gözlemlenmektedir. Dünya ekonomisine hakim olan kapitalizm, eski yıllardaki sömürgeciliği bu kez emek göçü üzerinden uygulamaya başlamıştır. Kapitalist ekonomi anlayışına göre, maliyet enflasyonunun en önemli kalemi işçi ücretlerindeki artış olarak görülür. Dolayısıyla, bu anlayış hep işçi maliyetlerini düşürecek yollar arar. Aslında insan merkezli bir ekonomi modeli olan Milli Ekonomi Modeline göre, işçiye verilen ücret, ekonomi çarkına destek veren can suyu gibidir.
Batı Avrupa'nın nüfusunda doğurganlığın azalması ve II. Dünya savaşında kaybedilen kişiler nedeniyle ucuz iş gücü ihtiyacı doğmuştur. O yıllarda Avrupa'da sanayileşme ilerlemiş, özellikle üçüncü dünya ülkelerinde Avrupa'da üretilen maddelere talep artmakta idi. Dolayısıyla, emek göçü, kabul eden ülkeler açısından ucuz işgücü temini yolu, kaynak ülkeler için ise işçi dövizleri ile gelir elde etme unsuru olarak görülmüştür.
Kaynak ülkelerdeki siyasi, ekonomik ve çevresel koşulların kötüleşmesi potansiyel itici güçlerdir. Göçmenler yurtlarından farklı yerlerde çalışarak daha uygun maddi koşullara kavuşmayı arzulamışlardır. Son günlerde Güney Amerika'da Honduras'tan Meksika üzerinden ABD'ye göç etmek isteyen insanların mağduriyetlerini basından izlemişsinizdir. Bu göç güzergahı uzun yıllardan beri aktiftir aslında. Tekrar gündeme gelme sebebi, yeni ABD Başkanı Joe Biden'in göç politikasını değiştirme vaatleridir.
Bu göç güzergahını örnek alalım isterseniz. Asya, Afrika ve Güney Amerika'da kişi başına günlük gelirin 1-2 dolar civarında olduğu bilinmektedir. ABD'de asgari ücretin saatte 55 dolar olduğu düşünülürse, yüzbinlerce insanın neden Meksika'ya gelerek, oradan da canları pahasına geçip Amerika'ya gitmek istediklerini anlamak güç olmaz herhalde. ABD'de 6 milyon kaçak işçinin çalıştığı bilinmektedir. Amerika'da başta tarım olmak üzere ekonominin bu kaçak işçiler üzerinde ayakta tutulduğu da bilinen gerçeklerdendir.
Kapital dünyada bir yandan emek göçü yasal yollardan yasaklanırken; öte yandan "arka kapıdan" girişlere piyasa mekanizmasının gereklerini yerine getirebilmesi için göz yumulmuştur. "Bu göz yumma, ucuz iş gücü temini yani sömürünün devamı için kapital sistemde bir gerekliliktir", desek yanılmış olmayız.
ABD'ye giriş çok zordur. Fakat bir şekilde girdikten sonra suç işlenmediği sürece kaçak göçmenleri kimse rahatsız etmez. Bu durum kapitalizmin hakim olduğu, üretimin yoğun olduğu tüm gelişmiş ülkeler için geçerlidir. Hatta kendi vatandaşlarının işsizliği pahasına bunu yapmaktadırlar.
Kapitalizm için göçmen işçiler, "ekonomik bunalımlara karşı güvenlik subabı"dır. Yani bu ülkelerin derdi, işçiye iş vermek, aş vermek değil; kaçak işçi statüsünde tutarak Onları daha rahat sömürmektir, köleleştirmektir. Yani muhatap onlar için insan değil; "Homo economicus"tur.
Endüstrileşmiş toplum ve ekonomiler sürekli ucuz ve esnek işgücüne ihtiyaç duyarlar:
1. Maliyet enflasyonunun ana sebebi görülen işçilik giderlerinin azaltılması için meslek hiyerarşisinin en alt kademesinde bulunan vasıfsız elemanlar için yüksek ücretler vermek istemezler. Yerli işçiler, sendikalar ve bağlı bulundukları diğer kurumlar nedeniyle bu ucuz ücretlere yanaşmayacakları için, tek çözüm dışarıdan düşük ücrete razı olacak iş gücü ithal etmektir.
2. İnsanoğlunun iş güdüleri gereği, mesleki hiyerarşinin en alt basamağında yer alan işçiler, yükselme isteği taşırlar. Kapital anlayışa göre yükselme isteğini yanıtlayabilmek için en az basamakta statü ve itibar kaygısı olmaksızın sadece para bitirmek isteyen işçi bulundurma zorunluluğu ortaya çıkacaktır (Homo economicus).
3. Gittikçe yaşlanan ülkeler, genç dinamik işçi sınıfına hep ihtiyaç duyacaktır. Çünkü doğurganlık oranı Avrupa'da her geçen gün düşmektedir.
Bu sebepler artırılabilir. Her geçen gün görünüşte ülkelerine dış göçü zorlaştırmaya çalışan kapitalist ülkelerin derdi, "istemem, yan cebime koy!" şeklinde ihtiyacı olan iş gücünü "arka kapı"dan alarak, onları daha çok sömürebilmektir.
Çözüm, insanların kendi vatanlarında, kendi kaynakları ile ekonomik bakımdan kendi kendine yeterliliği sağlamanın tek yolu olan Milli Ekonomi Modelindedir. İnsanı "Homo economicus" olarak gören anlayış yerine; "İnsan gönüldür, gönül!" diyen Prof. Dr. Haydar Baş'tadır.
her dönemde, göçleri etkileyen sebepler değişse de besin ihtiyacı ya da besine ulaşacak parayı kazanma hep ana etkendir. Mesela, İrlandalıların ABD'ye 1840'lardaki büyük göçü bu ülkenin ana gıdaları olan patatesi yok eden büyük açlığa ve ölüme neden olan bir böcek salgını yüzünden olmuştur.
II. Dünya Savaşı sonrasında göçlerin "emek göçü" merkezli olduğu gözlemlenmektedir. Dünya ekonomisine hakim olan kapitalizm, eski yıllardaki sömürgeciliği bu kez emek göçü üzerinden uygulamaya başlamıştır. Kapitalist ekonomi anlayışına göre, maliyet enflasyonunun en önemli kalemi işçi ücretlerindeki artış olarak görülür. Dolayısıyla, bu anlayış hep işçi maliyetlerini düşürecek yollar arar. Aslında insan merkezli bir ekonomi modeli olan Milli Ekonomi Modeline göre, işçiye verilen ücret, ekonomi çarkına destek veren can suyu gibidir.
Batı Avrupa'nın nüfusunda doğurganlığın azalması ve II. Dünya savaşında kaybedilen kişiler nedeniyle ucuz iş gücü ihtiyacı doğmuştur. O yıllarda Avrupa'da sanayileşme ilerlemiş, özellikle üçüncü dünya ülkelerinde Avrupa'da üretilen maddelere talep artmakta idi. Dolayısıyla, emek göçü, kabul eden ülkeler açısından ucuz işgücü temini yolu, kaynak ülkeler için ise işçi dövizleri ile gelir elde etme unsuru olarak görülmüştür.
Kaynak ülkelerdeki siyasi, ekonomik ve çevresel koşulların kötüleşmesi potansiyel itici güçlerdir. Göçmenler yurtlarından farklı yerlerde çalışarak daha uygun maddi koşullara kavuşmayı arzulamışlardır. Son günlerde Güney Amerika'da Honduras'tan Meksika üzerinden ABD'ye göç etmek isteyen insanların mağduriyetlerini basından izlemişsinizdir. Bu göç güzergahı uzun yıllardan beri aktiftir aslında. Tekrar gündeme gelme sebebi, yeni ABD Başkanı Joe Biden'in göç politikasını değiştirme vaatleridir.
Bu göç güzergahını örnek alalım isterseniz. Asya, Afrika ve Güney Amerika'da kişi başına günlük gelirin 1-2 dolar civarında olduğu bilinmektedir. ABD'de asgari ücretin saatte 55 dolar olduğu düşünülürse, yüzbinlerce insanın neden Meksika'ya gelerek, oradan da canları pahasına geçip Amerika'ya gitmek istediklerini anlamak güç olmaz herhalde. ABD'de 6 milyon kaçak işçinin çalıştığı bilinmektedir. Amerika'da başta tarım olmak üzere ekonominin bu kaçak işçiler üzerinde ayakta tutulduğu da bilinen gerçeklerdendir.
Kapital dünyada bir yandan emek göçü yasal yollardan yasaklanırken; öte yandan "arka kapıdan" girişlere piyasa mekanizmasının gereklerini yerine getirebilmesi için göz yumulmuştur. "Bu göz yumma, ucuz iş gücü temini yani sömürünün devamı için kapital sistemde bir gerekliliktir", desek yanılmış olmayız.
ABD'ye giriş çok zordur. Fakat bir şekilde girdikten sonra suç işlenmediği sürece kaçak göçmenleri kimse rahatsız etmez. Bu durum kapitalizmin hakim olduğu, üretimin yoğun olduğu tüm gelişmiş ülkeler için geçerlidir. Hatta kendi vatandaşlarının işsizliği pahasına bunu yapmaktadırlar.
Kapitalizm için göçmen işçiler, "ekonomik bunalımlara karşı güvenlik subabı"dır. Yani bu ülkelerin derdi, işçiye iş vermek, aş vermek değil; kaçak işçi statüsünde tutarak Onları daha rahat sömürmektir, köleleştirmektir. Yani muhatap onlar için insan değil; "Homo economicus"tur.
Endüstrileşmiş toplum ve ekonomiler sürekli ucuz ve esnek işgücüne ihtiyaç duyarlar:
1. Maliyet enflasyonunun ana sebebi görülen işçilik giderlerinin azaltılması için meslek hiyerarşisinin en alt kademesinde bulunan vasıfsız elemanlar için yüksek ücretler vermek istemezler. Yerli işçiler, sendikalar ve bağlı bulundukları diğer kurumlar nedeniyle bu ucuz ücretlere yanaşmayacakları için, tek çözüm dışarıdan düşük ücrete razı olacak iş gücü ithal etmektir.
2. İnsanoğlunun iş güdüleri gereği, mesleki hiyerarşinin en alt basamağında yer alan işçiler, yükselme isteği taşırlar. Kapital anlayışa göre yükselme isteğini yanıtlayabilmek için en az basamakta statü ve itibar kaygısı olmaksızın sadece para bitirmek isteyen işçi bulundurma zorunluluğu ortaya çıkacaktır (Homo economicus).
3. Gittikçe yaşlanan ülkeler, genç dinamik işçi sınıfına hep ihtiyaç duyacaktır. Çünkü doğurganlık oranı Avrupa'da her geçen gün düşmektedir.
Bu sebepler artırılabilir. Her geçen gün görünüşte ülkelerine dış göçü zorlaştırmaya çalışan kapitalist ülkelerin derdi, "istemem, yan cebime koy!" şeklinde ihtiyacı olan iş gücünü "arka kapı"dan alarak, onları daha çok sömürebilmektir.
Çözüm, insanların kendi vatanlarında, kendi kaynakları ile ekonomik bakımdan kendi kendine yeterliliği sağlamanın tek yolu olan Milli Ekonomi Modelindedir. İnsanı "Homo economicus" olarak gören anlayış yerine; "İnsan gönüldür, gönül!" diyen Prof. Dr. Haydar Baş'tadır.
Doç Dr. Ali Bestami Kepekçi / diğer yazıları
- Prof. Dr. Haydar Baş ve BTP / 10.04.2024
- BTP belediyeciliğinde vatandaş kent yönetiminde aktif rol alacak / 23.03.2024
- Kırmızı çizgimiz Mustafa Kemal Atatürk! / 22.03.2024
- A mı, B mi? Yoksa! / 16.12.2023
- Asgari ücret tartışmaları ve ekonomik çıkmaz / 04.12.2023
- 50+1 mi yoksa AKP-MHP kavgası mı? / 29.11.2023
- Ne büyük iş yapıyoruz değil mi? Gazze ve Filistin bitiyor! / 16.11.2023
- Kınamıştık, kınıyoruz, kınayacağız ama… / 03.11.2023
- 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları / 01.11.2023
- Gazze'de yaşananlar malûmu ilâm etmektir / 26.10.2023
- BTP belediyeciliğinde vatandaş kent yönetiminde aktif rol alacak / 23.03.2024
- Kırmızı çizgimiz Mustafa Kemal Atatürk! / 22.03.2024
- A mı, B mi? Yoksa! / 16.12.2023
- Asgari ücret tartışmaları ve ekonomik çıkmaz / 04.12.2023
- 50+1 mi yoksa AKP-MHP kavgası mı? / 29.11.2023
- Ne büyük iş yapıyoruz değil mi? Gazze ve Filistin bitiyor! / 16.11.2023
- Kınamıştık, kınıyoruz, kınayacağız ama… / 03.11.2023
- 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamaları / 01.11.2023
- Gazze'de yaşananlar malûmu ilâm etmektir / 26.10.2023