Hukuksuzluğa kimsenin hakkı yok

Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beye ve beraberindeki BTP heyetine, Susurluk'ta reva görülen hukuk ve insanlık dışı "terörist" muamelesi malumunuzdur. 

Üç-dört görevli dışında tüm polis ve emniyetçiler, Prof. Dr. Baş'ı gördüklerinde tezgahlanan kumpas sebebiyle özür dilediler, kendisini görmenin sevincini utanç içerisinde yaşadılar. 

Sosyal medyadan olaya vakıf olan Türk milleti, söz konusu kumpasın faillerine ve onlara talimat verenlere çok büyük tepki gösterdi. 

Çünkü, Prof. Dr. Haydar Baş, Türkiye'nin dünya markasıdır.

Hiçbir akl-ı selim sahibi insan, bu cennet vatanda Prof. Dr. Baş gibi bir iman, ilim, gönül, hukuk, siyaset, iktisat ve devlet adamına böylesi bir hukuk dışı ve insanlığa aykırı muameleyi hazmetmez, kabullenmez. 

Kim ne derse desin, Türkiye Cumhuriyeti devleti bir hukuk devletidir.

Hukuk devletinde, hukuksuzluk ve kamu gücünü kullanarak hukuk dışı kumpaslar kurmak hiç kimsenin ne hakkıdır, ne haddidir.

Devlet yetkisini elinde tutanların hukuksuzluk maharetiyle iş görmeye kalkışmaları, Hukuk devletinin bizzat kamu gücüyle yıkılması demektir… Bunu ne devlet, ne millet kabul etmez.

Birileri Prof. Dr. Baş'ı sevmeyebilir, imanı kendisini sevmeye yetmeyebilir, hazzetmeyebilir, hatta kin duyabilir; ama bu garaz ve kin, hiç kimseye, devlet eliyle ona hukuksuz muamelede bulunma hakkı tanımaz.

Birileri Prof. Dr. Baş'ın dünyanın 4 milyar nüfusluk kesiminin gönlünde Milli Ekonomi Modeli ve Milli Para sistemi ile taht kurmasını çekemeyebilir, kıskançlıktan da çatlayabilir; ama bu illet, kimseye, kamu gücünü kullanarak ona kumpas kurma hakkı vermez.

Birileri devlet çarkına ve bürokrasiye çöreklenmiş Kripto FETÖ'cü olabilir; ama bu vaziyeti, Prof. Dr. Baş 1998'den beri FETÖ'yü uyardı, ikaz etti, foyasını ortaya çıkarttı, devlet millet FETÖ'nun safında yer almışken, o kadrosuyla tek başına FETÖ'ye karşı iman, vatan ve hukuk mücadelesi verdi diye, kendisine hukuk dışı ve insanlığa aykırı tezgah kurma hakkı vermez.

Birileri Türkiye'yi Alevi-Sünni, Türk-Kürt kapışmasıyla bölmek isteyen ve İslam coğrafyasını Şii-Sünni savaşlarıyla kan gölüne çeviren Amerikan, İngiliz ve İsrail yanlısı BOP siyasetini benimseyebilir, onlarla stratejik ortaklık hülyası içinde olabilir. Ama bu karanlık hülyası, ona, 40 yıldan beri Türk milletinin bir ve kardeş olduğunu haykırıp Hacıbektaş-ı Veli gibi gönüllere birlik mayası çalan, 20 bin sayfayı aşkın Ehl-i beyt külliyatını yazıp Uluslararası Ehl-i beyt kongrelerini düzenleyerek Ehl-i Beyt etrafında gerçek kardeşliği ve tevhidi tesis eden Prof. Dr. Baş'a devlet yetkisini kullanarak hukuk dışı numaralar çekme hakkı tanımaz.
 

Birilerinin göğsü Gazi M. Kemal Atatürk'e karşı, Türk milleti ve devletine karşı düşmanlıkla fokur fokur kaynayabilir, azınlık damarı kabarabilir. Ama onu göğsündeki bu garaz ve azınlık ruhu, Hoş Geldin Atatürk eserini yazdı diye, Ehl-i beyt soylu bir devlet adamı olarak Atatürk'ün ulu bir kişi olduğunu ispat etti diye Prof. Dr. Baş'a devlet koltuğunun gücüyle hukuk dışı bir yana, insanlığa bile aykırı muamele çekme yetkisi vermez.

Prof. Dr. Baş'a, bugüne kadar hukuk ve insanlık dışı muamele yapmaya kalkışanlar hep avuçlarını yaladılar. Prof. Dr. Baş ismini Ergenekon dosyasına, Balyoz dosyasına sahte ve uydurma evraklarla sokuşturmaya çalıştılar, yapamadılar. FETÖ ve kripto FETÖ ekibi hukuk dışı bindir takla attı, hala atıyor; bir şey tutturamadı, tutturamıyor.

Çünkü Prof. Dr. Haydar Baş, Türkiye'nin dünya markası değildir sadece… O bir iman adamıdır, devlet adamıdır, vatan adamıdır, Hak adamıdır, halk adamıdır, hukuk adamıdır, 4 milyar nüfusluk dünyanın karnını doyuran iktisat ve sosyal adalet adamdır. Kendisine bunca hukuk dışı muameleleri yapanları da madden-manen kurtaracak tek adrestir… 

Ya sen kimsin?! Necip Fazıl olsa, ey tersi dönmüş ahmak, derdi.

Ayarını bozduğun kantar, gün gelir seni de tartar!