Sayın Cumhurbaşkanım detaylarda sizin olağanüstü önerileriniz olduğunu, bütün bir süreci çok iyi bildiğinizi biliyoruz. Ama öncelikle irade meselesini galiba halletmek gerekiyor. Türkiye'nin bugün Kıbrıs diye bir dâvâsı var mı? Ankara'nın desteğini arkanızda hissediyor musunuz? Eğer bu yoksa neyi konuşuyoruz?
Denktaş: Ben, "bu yoktur" diyemem. TBMM'nin kararları bâkidir. Türk hükümetinin biraz evvel söylediğim sözleri bizim için millî senettir. Türk milleti adına verilmiş millî senettir. MGK'da yapılan görüşmeler, o toplantılarda tartışılanlar bir yana yapılan açıklamalar sarihtir. Sayın Cumhurbaşkanı ile görüştüğümüzde "Millî Kıbrıs dâvâsı vardır" demiştir. Dolayısıyla, millî Kıbrıs dâvâsı yoktur, bu hükümet bu dâvâdan vazgeçmiştir, demek hakkım yoktur. Askerini çekerse, "KKTC'yi ben artık tanımıyorum" derse, "Kıbrıs Rum idaresini meşru hükümet olarak tanıdım" derse, bütün bu söylediklerime ve TBMM kararlarına ters düşmüş olacaktır. Bunları yapmayacaklarını söylüyorlar. Ama ortaya ansızdan beyanatları çıkıyor. "Bu bir Türk Rum sürtüşmesidir: Ben bunu AB yolunda engel olarak göremem" dedikleri oluyor. Bu, Türk Rum sürtüşmesi değil ki. Bu, Türk Yunan meselesidir. Enosis mi olacak? Yoksa Türkiye 1960 anlaşmalarında elde ettiği ve Lozan muvacehesiyle de vurgulanan Türk Yunan dengesini muhafaza ederek denizlere açık bir ülke olarak yola devam mı edecek? Yoksa 13. Ada olarak 12 Adaya Kıbrıs'ı da katıp güney sahillerini açık denizlere kapatacak mı?
Gerisi çorap söküğü gibidir
r Hatta Kıbrıs bir laboratuvardır. Bu laboratuvarda, Kıbrıs'ta, Batı siyaseti, AB siyaseti, YunanistanRum siyaseti hakim olursa bunun bir adım sonrası Türkiye'dir, diye bakabilir miyiz?
Denktaş: Türkiye'dir dersek çok abarttınız, diyecekler. Türkiye, büyük bir lokmadır. Yutulmaz. Ama küçük küçük parçalara ayırmanın başlangıcı olacaktır. Gerisi çorap söküğü gibi gelecektir. En güçlü, en haklı dâvânızdır. Millî dâvâdır. Şehitler oradadır. 1571'deki 70 bin şehidi unutsak bile, ki unutmaya hakkımız yoktur, şehitler oradadır. Türkiye'nin millî bir dâvâsı olmasaydı, güvenlik dâvâsı olmasaydı, bu kadar fedakârlık bunca yıl yapılır mıydı? Bütün bunları silbaştan diyerek, "hata ettik, bunlar gerekli değildi" diyerek Kıbrıs'tan Türkiye vazgeçerse niye vazgeçmiş olacak? Yapılan baskılar nedeniyle vazgeçmiş olacak. Aynı baskılar başka konularda da yapılacak. Avrupa Parlamentosu'nun 80'e yakın paragrafı var. Türkçe'sini hiçbir gazetede görmedim. Bunların içerisinde her şey var. Bunların içerisinde Türk Hükümetinin "hayır" diyeceği çok şey olabilir. Peki, siz bu baskı ile Kıbrıs'tan vazgeçerseniz kabul edemeyeceğiniz diğer hususlar da ki o hususlarda Kıbrıs kadar güçlü değilsiniz o zaman çorap söküğü gibi gelecek.
Denktaş: Ben, "bu yoktur" diyemem. TBMM'nin kararları bâkidir. Türk hükümetinin biraz evvel söylediğim sözleri bizim için millî senettir. Türk milleti adına verilmiş millî senettir. MGK'da yapılan görüşmeler, o toplantılarda tartışılanlar bir yana yapılan açıklamalar sarihtir. Sayın Cumhurbaşkanı ile görüştüğümüzde "Millî Kıbrıs dâvâsı vardır" demiştir. Dolayısıyla, millî Kıbrıs dâvâsı yoktur, bu hükümet bu dâvâdan vazgeçmiştir, demek hakkım yoktur. Askerini çekerse, "KKTC'yi ben artık tanımıyorum" derse, "Kıbrıs Rum idaresini meşru hükümet olarak tanıdım" derse, bütün bu söylediklerime ve TBMM kararlarına ters düşmüş olacaktır. Bunları yapmayacaklarını söylüyorlar. Ama ortaya ansızdan beyanatları çıkıyor. "Bu bir Türk Rum sürtüşmesidir: Ben bunu AB yolunda engel olarak göremem" dedikleri oluyor. Bu, Türk Rum sürtüşmesi değil ki. Bu, Türk Yunan meselesidir. Enosis mi olacak? Yoksa Türkiye 1960 anlaşmalarında elde ettiği ve Lozan muvacehesiyle de vurgulanan Türk Yunan dengesini muhafaza ederek denizlere açık bir ülke olarak yola devam mı edecek? Yoksa 13. Ada olarak 12 Adaya Kıbrıs'ı da katıp güney sahillerini açık denizlere kapatacak mı?
Gerisi çorap söküğü gibidir
r Hatta Kıbrıs bir laboratuvardır. Bu laboratuvarda, Kıbrıs'ta, Batı siyaseti, AB siyaseti, YunanistanRum siyaseti hakim olursa bunun bir adım sonrası Türkiye'dir, diye bakabilir miyiz?
Denktaş: Türkiye'dir dersek çok abarttınız, diyecekler. Türkiye, büyük bir lokmadır. Yutulmaz. Ama küçük küçük parçalara ayırmanın başlangıcı olacaktır. Gerisi çorap söküğü gibi gelecektir. En güçlü, en haklı dâvânızdır. Millî dâvâdır. Şehitler oradadır. 1571'deki 70 bin şehidi unutsak bile, ki unutmaya hakkımız yoktur, şehitler oradadır. Türkiye'nin millî bir dâvâsı olmasaydı, güvenlik dâvâsı olmasaydı, bu kadar fedakârlık bunca yıl yapılır mıydı? Bütün bunları silbaştan diyerek, "hata ettik, bunlar gerekli değildi" diyerek Kıbrıs'tan Türkiye vazgeçerse niye vazgeçmiş olacak? Yapılan baskılar nedeniyle vazgeçmiş olacak. Aynı baskılar başka konularda da yapılacak. Avrupa Parlamentosu'nun 80'e yakın paragrafı var. Türkçe'sini hiçbir gazetede görmedim. Bunların içerisinde her şey var. Bunların içerisinde Türk Hükümetinin "hayır" diyeceği çok şey olabilir. Peki, siz bu baskı ile Kıbrıs'tan vazgeçerseniz kabul edemeyeceğiniz diğer hususlar da ki o hususlarda Kıbrıs kadar güçlü değilsiniz o zaman çorap söküğü gibi gelecek.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.