Rabbin, yaratma işinden fariğ oldu. O fasıl kapandı. Herkesin rızkı, kısmeti O'na göre malûmdur. Nasibini tam almadan buradan ayrılamaz.
Allah'ın Zât'ından kendinizi koruyunuz. Bütün arzularınızı O'nun kapısında toplayınız. Yaratan'ı terk edip yaratılmışlara boyun eğmeyiniz.
Sebepler, Hakk'ın Zât'ına karşı birer perdedir. Şahın kapısından yüz çevirirsen, sana orası kapanır; sonra hangi kapının açılacağını düşün.
Sır âlemini geliştirirsen nice setleri aşar. Onların aşılması için kendine izafe, ettiğin hiçbir kuvvet yetmez.
İman sahibi, Yaratan'ını talep ederek tabii arzularından geçer. Bu yola devam ederken bir afet belirince günahlarına döner, hatalarını araştırır. Malına, nefsine gelen afetin, din haddini aştığı için olduğunu anlar. İman sahibi, başındaki afetin gitmesi için yalnız dua edip Hak'tan yardım talebinde bulunmaz; ayrıca günahlarını da hatırlar. Nefsine döner, yaptığı yanlış hareketler için onu sığaya çeker. Bunda muvaffak olunca benliğine döner, teslim olur. İşlerini Hakk'ın Zât'ına ısmarlar. Bunları kalben yapar ve huzurunu bulur. Artık onun bu güzel hâlinden sonra önüne açık kapı çıkar, oradan içeri dalar ve aradığını bulur. Allah'a karşı ittikâ sahibi olana manevi yollar açılır.
Hak Teâlâ tarafından kula salınan bela, tecrübe için olur. Onun gelmesiyle kulun hangi renge girdiğine bakar.
"Biz, onları, iyilik ve kötülüklerle deneriz" (A'râf, 7/168) âyeti kerimesi bu manayı taşır.
Âdemoğlunun kalbi, hayır ve şer, izzet ve zillet, zenginlik ve fakirlik hâlleri ile istikametini bulur. Bu hâller durmadan değişir. Bu değişiklik arasında kul, bütün nimetin Allah tarafından olduğunu anlar ve şükür yolunu tutar. Burada şükrün gerçek manası, tam manasıyla taattir. Dilin ve diğer duyguların ilâhî kudret önünde sesini kesmesi ve aksülâmel göstermeden bütün hâllere sabırla karşı koymasıdır. İman sahibi, bunu benimsedikten sonra yaptığı yanlış işleri ve cürümleri itiraf etmesi icap eder. Öyle olmalı ki, bir adımında hata olsa derhal anlamalı ve ikinci adımı iyilik olmalı. Bunlar olunca ona şu müjde verilir: "İşte şahın kapısı, gir."
İman sahibinin bir adımı şükür, diğeri sabır olursa muvaffakiyet onu takip eder. Ve şahın kapısını hemen görür. Hemen o anda, bu gözün görmediği, kulağın işitmediği, beşer kalbinin hatırlayamadığı şeyleri sezer. Artık bundan sonra iyilik ve kötülük nöbetleri kalkar, ilâhî âlemde karşılıklı konuşma, anlaşma, oturma hâli başlar.
'AŞAĞIDAKİ VİDEOLAR İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR'