İcraatı Olanın Senaryoya İhtiyacı Olmaz

Bir takım alicengiz oyunlarıyla siyaset sahnesinde kalmaya çalışmak ancak iktidardayken iş yapmayan, milletin yararına icraat ortaya koymayan, problemlere çözümü ve projesi olmayan siyasilerin işidir.Gelişen son siyasi olaylara baktığımızda, 4,5 yıldır iktidarda bulunan AKP hükümetinin, bir takım senaryolarla mağduriyet havası oluşturarak, yaptığı icraatlarla değil de bir takım siyasi senaryolarla yeniden iktidar olma gayretlerini görüyoruz. AKP Cumhurbaşkanlığı seçimlerini uzlaşmacı bir biçimde halledebilir ve toplumda birlik ve beraberliği temin edebilirdi. Ama böyle yapmadı?Kendi kadrosundan, görüşü ve duruşu belli olan, toplumun büyük bir kesimi tarafından kabul görmeyen bir aday açıklandı ve olanları gördük.Toplum bir anda karışıverdi ve ayrımcılık tohumları ekildi, millet ve kurumlar birbirine girdi.Bu niçin yapıldı? Esasen açıklanan ismin seçilmesinin mümkün olmayacağını AKP bilmiyor muydu? Tabii ki biliyordu. Peki neden?Eğer uzlaşmacı bir Cumhurbaşkanı adayı açıklansaydı, seçilirdi ve işte o zaman yaklaşan seçimlerde 4,5 yılda yapılan icraatlar ön plana çıkardı.220 milyar dolardan 450 milyar dolara çıkan borç, madenlerin, toprakların, kar getiren stratejik kamu kuruluşlarının satışı, açılan kilise evleri, işçinin, çiftçinin, memurun, esnafın, emeklinin perişanlığı, Irak'ta yapılan katliamlarda ABD ile müttefiklik, Kıbrıs'ta gelinen nokta?ve daha nice başarısızlık.Ama ne oldu, oluşturulan mağduriyet havası, bütün bu olumsuz tabloyu bir an da olsa millete unutturdu?Bir an diyorum, çünkü etkisi fazla sürmedi. Millette bıçak kemiğe dayandığı için bu geçici hava sadece zayıf bir ağrı kesici etkisi oluşturdu.Tabii siyasiler millete hizmet etme yerine, senaryo peşinde koşma gayretkeşliğinde olduklarından bir tane değil de yüzlerce senaryo üretiyorlar.Onların da mahareti bu.Kimi iş yaparak kabiliyetini ortaya koyar, kimisi de senaryo üreterek?Bu sefer de seçim tarihiyle alakalı senaryo devreye girdi.Açıklama yapıldı: "Erken seçim yapacağız ve 22 Temmuz'da olacak"Diğer bir açıklama ise "Cumhurbaşkanını halk seçsin".Bu sefer de 4,5 yıllık icraatların millette oluşturduğu tepkiyle etekleri tutuşan AKP'nin "biz seçime hazırız" havasını verdiğini ve korku içinde güçlü gözükme gayretini görüyoruz.Bu aşamadan sonra AKP yetkilileri de gayet iyi biliyorlar ki, "Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık".2002 seçimlerinde denenmemiş ve büyük ümit beslenen bir AKP'yle, 4,5 yıl denenmiş ve görülmüş(!), tecrübe edilmiş(!) bir AKP'nin millet nezdindeki imajını AKP yöneticileri de gayet iyi biliyorlar.Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın AKP'nin son yaptığı erken seçim ve Cumhurbaşkanlığı seçimi açıklamalarıyla ilgili önemli tespitleri oldu. Anayasa hükümlerine göre cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin başarısızlıkla sonuçlanması durumunda zaten 45 gün içinde genel seçim yapma zorunluluğu olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Baş  "AKP bu adımla sandığı milletten kaçırmaktadır" dedi.Normal sürece göre genel seçim tarihi 24 Hazirandır, ama Başbakan 22 Temmuzda olsun dedi. Halbuki Cumhurbaşkanlığı sürecinin devam ettiği bugünlerde hiç kimse erken seçim kararı alamaz. Bu birinci husus.  İkinci husus ise eğer Cumhurbaşkanı seçilemezse seçimler 24 Haziranda yapılmalıdır.Peki, neden 22 Temmuz?İşte Sayın Baş buraya dikkat çekiyor. 22 Temmuz tarihi nüfusumuzun yüzde 34'ünü oluşturan tarım kesiminin bağında, bahçesinde olduğu döneme denk geliyor. Yani oy kullanmasının zor olacağı günler.Bu sebeple AKP'nin icraatlarından en fazla darbe yemiş olan tarım kesiminin oy kullanmasının önüne geçilmiş oluyor. Bir de bu kırsal kesimde yapılan son anketlerde BTP'nin çıktığını hesaba kattığımızda, iktidarın ve arkasındaki iradenin neyi engellemeye çalıştığını herhalde anlayabiliyoruzdur.Başka? Temmuz ayı genel olarak memurun, işçinin, esnafın tatile çıktığı, yer değiştirdiği dönemdir. Bunlar da mevcut ekonomik politikalardan en çok zarar görenlerden?Yine Sayın Baş'ın ifade ettiği gibi, AKP'nin bu kesimlerden de sandığı kaçırdığını görüyoruz.Normal süreçte önümüze çıkan 24 haziran tarihi ise herkes sandık mahallinde olacağından bu senaryonun devreye girmesi için uygun değil. Bu sebeple 22 Temmuz düşünülüyor.Yine Erdoğan tarafından dillendirilen "Cumhurbaşkanlığını halk seçmeli" teklifi ise gerçekten samimi bir teklif mi, yoksa yaklaşan seçimlerde yine milletin gözünü boyama senaryosu mu?Akla şu soru geliyor: Sayın Başbakan madem böyle bir düşünceniz vardı da niçin Cumhurbaşkanlığı seçimi süreci başlamadan bunu teklif etmediniz? Hem böylece gerçekten milletin seçtiği bir Cumhurbaşkanı seçilirdi ve uzlaşıyla geldiği için kimse bir şey diyemezdi.Ama o zaman da AKP mağduriyet rolü oynayamazdı.  Şunu da belirtmem gerekir ki, AKP ve onu bir dönem iktidara taşıyanlar, Cumhurbaşkanını halkın seçmesi riskine asla giremez. Bundan dolayı bu teklifin sadece bir seçim yatırımı olduğu kanaatindeyim.Sen kalk 4,5 yıl milleti mağdur et, sonra da ona değer veriyormuş pozisyonuna gir.Sizce de çelişki değil mi?Eğer AKP, küresel güçlere değil de milletine gereken hizmeti sunsaydı, bugün bu senaryolara ihtiyaç kalmayacaktı, milleti onu zaten baş tacı edecekti, ama artık bu mazide kaldı.Artık milletimiz kimin millet adına var olduğunu gayet iyi biliyor, bu sefer yanılmayacaktır.Göreceksiniz ki, bütün kirli senaryolar ve alicengiz oyunları bu seçimde millet tarafından sahiplerine geri iade edilecektir.