İftira atanların akibeti bu ise...

Nur sûresinin 23. ayetini her okuyuşumda üzerinde uzun uzun düşünürüm, yaşadıklarımızı bu ayetin penceresinden seyredince de bir ürperti düşer içime.
Namuslu kadınlara iftira atanlar dünya ve ahirette lanetlenmişse, peki namuslu kadınların haçlı işgalcilerin, ırz ve namus düşmanlarının kanlı pençelerine atanların hali nice olacak?
Dünya ve ahirette lanetlenmişler...
Kimler?
Namuslu, dürüst kadınlara iftira atanlar.
Namuslu, dürüst Müslüman kadınların kızların gözü dönmüş haçlı-siyonist işgalcilerin tasallutuna göz yumanlar, destek verenler, ses çıkarmayanlar, söz konusu ırz ve namus düşmanları ile dostluklarını, dirsek temasını devam ettirenler...
Ya bunlara ne ad vereceğiz, bunlara nasıl hitap edeceğiz?
İftiracılara; “luınu fiddünya vel ahireh” diyor Kerim kitabımız, dünya ve ahirette melundurlar onlar...
Bir de bu namuslu ve dürüst kaddınları, gözü dönmüş cani ve zanilerin insafına terk edenler var, o cani ve zanilere yol gösterenler var...
Onların halini düşünerek ürperiyorum gerçekten.
“Namuslu, kötülüklerden habersiz mümin kadınlara zina isnadında bulunanlar, dünya ve ahirette lânetlenmişlerdir. Onlar için çok büyük bir azap vardır.” (Nur, 23)
İftira atanlar melun ise onları canavarların önüne atanlar, atılması için taş döşeyenler, onların atılmasına göz yumma karşılığında makam mevki elde edenler...
Namuslu ve dürüst Müslüman kadınların feryadları üzerine köşk ve saray bina edenler, haçlı efendileri yanındaki mevkilerini kuvvetlendirenler...
Namuslu ve dürüst kadınların canavarların önüne atılması sonucu duyanlar için, görenler için arz ve semayı dolduran çığlıkları üzerinden sözüm ona dört bir yana “hizmet” dağıtanlar...
Bir sonraki ayet-i kerime ile beraber tekrar tekrar okuyalım da bu lanetli sürece katkımız olmuş mudur diyerek derin derin bir muhaseeb yapalım:
“Namuslu, kötülüklerden habersiz mümin kadınlara zina isnadında bulunanlar, dünya ve ahirette lânetlenmişlerdir. Yapmış olduklarına, dilleri, elleri ve ayaklarının, aleyhlerinde şahitlik edeceği gün onlar için çok büyük bir azap vardır.”