Uludağ Üniversitesi (U.Ü) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Öğretim Üyesi Dr. Nejla Adanur Aklan'ın araştırmasına göre, 1991'de Türkiye'nin ihracat gelirlerinin yüzde 55.2'si dış borç servisine giderken, geçen yıl bu oran yüzde 88.2'ye ulaştı. Dış borç servisinin karşılanması konusunda, 1993-1997 döneminde bir iyileşme yaşanmasına karşın, bu oran 1998'den itibaren yeniden bozuldu. Dr. Aklan'ın Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın yayın organı Dış Ticaret Dergisi'nin Temmuz sayısında yayımlanan "Dış Borçlanma Gelişmekte Olan Ülkeler İçin Etkin Bir Finansman Yöntemimidir" başlıklı değerlendirmesine göre, 1991'de 13 milyar 593 milyon dolarlık ihracat gelirine karşın, 7 milyar 510 milyon dolarlık dış borç servisi yapıldı. Söz konusu yılda, ihracat gelirlerinin yüzde 55.2'si dış borçservisinin yapılmasına yetiyordu. İhracat gelirlerinin dış borç servisine oranı, 1992'de yüzde 56.5'e yükselirken, 1993'ten itibaren iyileşmeye başladı. İhracat gelirlerinin, 1993'de yüzde 52'si, 1995'teyüzde 46.1'i, 1997'de yüzde 40.8'i dış borç servisine gitti. 1998'den itibaren, ihracat gelirlerinin dış borç servisine oranı hızla artarak,yüzde 52.9'dan 1999'da yüzde 67.8'e 2000'de yüzde 78.9'a, geçen yıl dayüzde 88.2'ye çıktı.
1991-2001 döneminde ihracat gelirleri yüzde 90 artarak 13.5 milyardolardan 25.9 dolara çıkarken, dış borç servisindeki artış yüzde 200 oldu. 1991'de 7 milyar 510 milyon dolar olan yıllık dış borç servisi, geçen yıl 22 milyar 914 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti.
Dış borç stoku, ihracatın 3.5 katı
Türkiye'nin dış borç stoku da, 1991'de 50 milyar 498 milyon dolar iken, yüzde 135 artış ile geçen yıl sonunda 118 milyar 848 milyon dolara yükselirken, ihracat gelirlerinin 3.5 katına ulaştı.
1991'de ihracat gelirlerinin 2.7 katı olan dış borç stoku, 1993'te3.3 katına çıktı, 1994-1998 döneminde 3 katın altında seyretti. Dış borç stoku 1999'da ihracat gelirlerinin 2.9 katı oldu.
Dış borçta son sınırdayız
Türkiye ekonomisinin ihracat gelirlerinin çok üzerinde bir borçlanma miktarına sahip olduğuna işaret eden Dr. Aklan, dış borçların ihracat gelirleri ile karşılanamayan kısmı için diğer finansman yöntemleri olan iç borçlanma ve Merkez Bankası kaynaklarına başvurulduğunu, bunun da ekonomi üzerinde baskı yarattığını belirtti.
İhracatta rekabetliliği artırmak amacıyla devalüasyona başvurulmasının borç servisinin ulusal para cinsinden değerini artırdığını vurgulayan Dr. Aklan, bu durumun bütçe açıklarının artmasına neden olarak hükümetlerin enflasyonist finansman ihtiyacını yükselttiğine işaret etti.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
En çarpıcı deprem uyarısı
'Baza ve koltuk altlarını doldurun'
İstanbul'da kutlamaların merkezi Taksim Meydanı'ydı
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Arapça soruyu Türkçeye çevirtti
Erbaş'ın Diyanet'in resmi sitesinde yer alan özgeçmişinde iyi derecede Arapça ve Fransızca bildiği yazıyor.
23.04.2024 08:21:00 / Güncelleme: 23.04.2024 08:32:04 Haber Merkezi
Yaşasın 23 Nisan
Türk milletinin gönlünde, onun bağımsızlığının sarsılmaz ifadesi olarak önemli yer tutan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı milletimize ve bütün çocuklara kutlu olsun
23.04.2024 07:00:00 Haber Merkezi
Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde Türk milleti ve Türk askerleri Kurtuluş Savaşı'nda büyük bir zafer kazandı. Düşmanın topraklarımızdan atılma sürecinde bundan tam 104 yıl önce 23 Nisan 1920'de TBMM Ankara'da açılmıştır.
Düşman askerleri topraklarımızdan çıkarıldığında da cumhuriyet ilan edilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk 23 Nisan 1924'te, 23 Nisan'ın bayram olarak kutlanmasına karar vermiştir. 1929 yılında ise 23 Nisan Bayramı'nı çocuklara armağan etmiştir.
23 Nisan, çocukların bayramı olduğu gibi, Türkiye'nin bağımsızlığının da simgesidir. Atatürk, 23 Nisan'ı çocuklara armağan ettikten sonra, uluslararası alanda da çalışmalar yapılmaya devam edilmiş ve 23 Nisan dünya çocuklarının bayramı olarak değer kazanmıştır.
Türkiye'nin bağımsızlığını gösteren 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı yalnızca çocuklar tarafından değil, tüm Türkiye tarafından kutlanmaktadır. Yıllardır türlü eğlencelerle ve coşkuyla kutladığımız bu şenlik, sizin de bildiğiniz gibi, dünyada çocukların sahip olduğu tek bayram. UNESCO, 1979 yılını 'Çocuk Yılı' olarak ilan edince, Türkiye Cumhuriyeti, 23 Nisan bayramını dünya çocuklarıyla kutlamaya karar verdi O yıl kutlamaya 6 ülke katıldı, ama her yıl bu sayı büyüdü ve bütün dünya çocuklarının kutladığı uluslararası bir bayram haline geldi.
TBMM'nin açılması ve ilk hükümetin kurulması
Mustafa Kemal'in Meclis-i Mebusan'ın İstanbul dışında bir yerde toplanması gerektiği düşüncesinde ısrar etmesine rağmen, meclisin İstanbul'da toplanmasını kabul edilmek zorunda kalınmış, Mustafa Kemal'in korktuğu gelişme yaşanarak İstanbul işgal edilmiş ve Meclis-i Mebusan çalışmalarına süresiz ara vermişti.
Bu gelişme millet iradesinin tecelli etmesi imkânını ortadan kaldırmıştı. Dolayısıyla gelişmeler İngilizlerin arzu ettiği yöndeydi. İngilizler Damat Ferit Hükümeti'nin iş başına getirilmesini sağlayarak hazırlayacakları barış şartlarını İstanbul Hükümeti'ne rahatlıkla kabul ettirebilecekleri ortamı oluşturmuşlardı. Bir aksilik halinde Yunan kuvvetleri zaten saldırıya hazır bekletilmekteydi. Ancak Anadolu'ya geçtiği günden itibaren Milli Mücadele hareketini Türk milletine mal etme kararı ile hareket eden Mustafa Kemal boş durmamıştı. Artık
Mustafa Kemal'in millet egemenliğine dayalı yeni bir devlet kurmanın zamanı gelmişti.
Mustafa Kemal ilk adım olarak işe, 19 Mart 1920'de askeri ve sivil yetkililere bir genelge göndermekle başlamıştı. Bu genelge ile durumu yetkililere izah eden Mustafa Kemal, Ankara'da her livadan seçilerek belirlenen beşer temsilcinin bir kurucu meclis oluşturulacağını açıklamıştı. Bu genelgenin yayımlanmasından sonra hızla seçimlere başlanmış ve seçilen üyeler Ankara'ya ulaşmaya çalışmışlardı. Mustafa Kemal 21 Nisan'da ikinci bir genelge daha yayımlayarak, Meclis'in 23 Nisan 1920 Cuma günü çalışmalara başlayacağını açıklamıştı. 23 Nisan günü Ankara'ya ulaşabilen 78 üyenin katılımı ile İlk TBMM resmen, açılmıştı.
Meclis dualarla, hatimlerle açıldı
Mustafa Kemal Paşa'nın Anadolu'daki bütün askerî ve mülkî makamlara gönderdiği genelge ile Meclis'in Cuma namazının ardından dualarla, hatimlerle, salâvatlarla, tekbirlerle ve kurbanlarla açılması emredilmişti.
Genelgenin ikinci maddesi şöyleydi: Meclis'in açılışını cumaya rastlatmakla o günün kutsallığından yararlanılacak; bütün milletvekilleriyle birlikte Hacı Bayram Camii'nde Cuma namazı kılınacak, Kur'an ve salâttan yararlanılacak, namazdan sonra sancağı şerif alınarak Meclis'e gidilecek, toplantıya başlanmadan bir dua okunarak kurbanlar kesilecektir... YENİ MESAJ
Özgür Demirtaş'tan yatırım değil dizi tavsiyesi: İzlemeyen kalmasın
Ekonomist Özgür Demirtaş, son zamanlarda çok konuşulan Kızıl Goncalar dizisiyle ilgili yorum yaptı. Sosyal medyadan oyunculara övgüler yağdıran Demirtaş, diziyle ilgili analizini takipçileriyle paylaştı. Demirtaş, 'Her biri hakkında söyleyeceklerim var' diyerek oyuncuları analiz etti.
23.04.2024 05:55:00 Haber Merkezi
Başladığı günden bugüne çok konuşulan bir dizi olan Kızıl Goncalar, senaryosu ve oyunculuklarıyla Pazartesi akşamına damga vuruyor.
Kimileri Türkiye'deki tarikat yapısını çok iyi anlattığı gerekçesi ile diziye övgüler yağdırırken kimileri ise dizinin seküler yaşam tarzını hedef alarak tarikat yaşamını meşrulaştırmaya hizmet ettiğini söyleyerek eleştiriyor.
Güçlü oyuncu kadrosuyla seyirciyi ekrana kilitleyen Kızıl Goncalar dizisine bir yorum da ekonomist Özgür Demirtaş'tan geldi.
Diziyi hiç kaçırmadığını söyleyen ve ara ara bazı sahneler ile ilgili yorum yapan Demirtaş, bu kez sosyal medyadan dizinin oyuncularıyla ilgili ayrı ayrı analiz yaptı.
Kızıl Goncalar bir Efsane... İzlemeyen Kalmasın:
Benim gibi çok sayıda Türk dizisi seyretmeyen biri söylüyor bunu. Aktörler ve Aktrisler muazzam... Her biri Hakkında söyleyeceklerim var:
1) Mert Yazıcıoğlu: O Nasıl bir oyun gücüdür? Cüneyd Rolünü oynayan her rolü oynar bu…
Oyunculara övgüler yağdıran Demirtaş şu tweete paylaştı;
Kızıl Goncalar bir Efsane... İzlemeyen Kalmasın:
Benim gibi çok sayıda Türk dizisi seyretmeyen biri söylüyor bunu. Aktörler ve Aktrisler muazzam... Her biri Hakkında söyleyeceklerim var:
1) Mert Yazıcıoğlu: O Nasıl bir oyun gücüdür? Cüneyd Rolünü oynayan her rolü oynar bu Dünyada. Sadece söyleyeceği cümleleri bile ezberlemek büyük bir iş. Öyle bir MİSTİK hava veriyor ki kapılıyorsunuz. Sevgili Mert Dünyada çok iyi yerlere gelecek. (.@merttyazicioglu)
2) Erkan Avcı: Sadi Hüdayi Efendiyi başka kim oynayabilirmiş? Resmen günlük hayatımda bazen konuşma tarzını taklit ettiğimi farkettim. Beni o kadar etkilemiş yani. Pragmatist bir tarikatçıyı muazzam canlandırıyor. Artık tam olarak takipçisiyim Erkan Avcı'nın. (.@erkoavci)
3) Özgü Namal: Son derece güçlü bir karakter. Muazzam bir oyunculuk yeteneği. Yurtdışında olsa Monica Bellucci havasında Audrey Hepburn şeklinde ağırlanacak bir oyuncu. Özgü Namal hakkında bu dizi sonrası detaylı okudum. Gizemli kalmayı sevdiğini biliyorum. Ama umarım gelecekte de bizi oyunculuğundan mahrum etmez. (.@ozgunamal)
4) Özcan Deniz: Ben hayatımda kendisini Özcan Deniz kadar geliştiren bir aktör görmedim. Rolünü öyle bir sırtlıyor ki işte Başrol diyorsunuz... Yani ben kendisini izlerken bir Psikiyatr izlediğimi zannediyorum. Bu da sanırım büyük bir başarı. Sanatın her alanında var. Bir gün kendisi ile tanışabilmeyi dilerim. (.@OzcanDeniz)
5) Mina Demirtaş: Mina ile bir Akrabalığımız yok :-) Ama küçük kardeşim olsun isterdim. Muazzam bir yetenek. Zeynep rolünü, zeki muhafazakar rolünü, çok ama çok iyi oynuyor. Hemen Takibe aldım.
6) Esma Yılmaz: Esma da duygusal modern rolünde muazzam... Böyle genç yetenekleri izlemek çok büyük zevk.
Kimseyi liste dışı bırakmak istemem: Mert Turak, Şerif Erol, Sitare Akbaş, Duygu Sarışın hepsi mükemmel oynuyor.
Tüm yayın ve yapımcı ekibine Helal olsun. Bu diziyi bizimle buluşturduğu için yapımcı Faruk Turgut'a teşekkür ederim.
Trump taraftarları petrole oynuyor
İstanbul Topkapı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, Amerikan halkının petrol fiyatlarına duyarlı olduğuna işaret ederek, "Trump'ın gelmesini isteyenler petrol fiyatlarını yükseltmeye çalışıyor çünkü Biden yönetimi petrol fiyatlarının artmasını istemiyor çünkü tüketici güven endeksini olumsuz etkiliyor" dedi.
22.04.2024 23:56:00 / Güncelleme: 23.04.2024 00:01:59 AHMET TURAN YİĞİT
İstanbul Topkapı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, İstanbul'da katıldığı bir etkinlikte yaptığı sunumda, Türkiye ve dünya ekonomisini değerlendirdi. İsrail'in Gazze'de yaptığı soykırımı, Rusya'nın Ukrayna işgalini, Çin ile ABD arasında Uzakdoğu'da yaşanan gerilimi ve İran ile İsrail arasındaki gerginliği kastederek jeopolitik risklerin artmasının dünyanın her yerinde konuşulduğunu dile getirdi.
Enflasyonu düşürmek öyle kolay değil
Küresel ekonominin büyümeye gittiğini dile getiren Aslanoğlu, şunları söyledi: "Bu arada dünyada 320 trilyon dolar borç var, büyüme yavaşlarsa reel sektörün sorunu finans sektörüne yansır. Enflasyonda düşüş var ama takılmalar da var. 'Enflasyon dönüyor mu' sorusu sıklıkla soruluyor. Öte yandan ABD'de büyüme düşecek. ABD ile Çin arasında hegemonya savaşı var. Öte yandan dünya genelinde ülkelerin yakın bölgelerle ticareti büyürken, uzak bölgelerdeki düşüyor. Son verilere göre sanayi üretimi açısından ilk 12 sıradaki şöyle sıralanıyor: Hindistan, Yunanistan, Rusya, Endonezya, Brezilya, Meksika, ABD, Kazakistan, İspanya, Çin, Filipinler, Kolombiya... Türkiye, dünya ortalamasının gerisinde… Öte yandan Trump yeniden başkan seçilirse, Avrupa ile ticaret savaşına girişebilir. Bu da Avrupa'da büyümeyi düşürecektir. Ukrayna sorununda Avrupa'nın elini zayıflatacaktır. Amerikan ekonomisi yüksek büyüdüğü için bu yıl faiz indirimi zayıf. O nedenle dolar bir süre güçlü gidecektir." Avrupa'nın faiz indiriminin daha yakın olduğuna işaret eden Aslanoğlu, "Petrol fiyatları 100 doları zorlayacak, çünkü yaz nedeniyle ulaşım canlanacak. Trump'ın gelmesini isteyenler petrol fiyatlarını yükseltmeye çalışıyor zira Biden yönetimi petrol fiyatlarının artmasını istemiyor çünkü tüketici güven endeksini olumsuz etkiliyor. Altın yeni dönemde rekor kıracak gibi. Borsalara ya negatif durum ya da yatay durum egemen olacak."
Türkiye'nin işi zor
Türkiye'deki muhtemel ekonomik gelişmeleri değerlendiren Aslanoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ABD ziyaretinin önemli olduğunu belirterek, şunları söyledi: "Ekonomide daralma bekliyoruz. Öyle yıllarca sürecek bir daralma değil. Bir yıl falan sürecek. Faizlerde biraz daha yükselme olabilir. Vatandaşta tasarruf eğilimi var. Türkiye bu yılın tamamında yüzde 2-2.5 büyüyecek. Enflasyon ise yüzde 45-50'ye inecek. Merkez Bankası bu ay faizi sembolik olarak faizi artırabilir. Akabinde yıl sonuna kadar duracak. Enflasyon yüzde 45'e inerse, faiz indirimine başlayabilir. Merkez Bankası son dönemde basılan para miktarını 2.5 trilyon liraya çıkardı. Bu parayı çekmek süper bono gibi enstrüman çıkarabilir. Bu yıl cari açık 15 milyar dolara inebilir. Döviz borcunu çevirmek zor görünmüyor. 900 CDS ile borcu çevirmişiz. Sorun vatandaşların dövize talebi... Merkez Bankası (MB) bu yıl Ocaktan Marta 35 milyar dolar sattı kuru tutmak için… Kurun ne olacağına MB ile ekonomi yönetimi karar verecek. Önümüzdeki günlerde döviz hafif hafif yukarı yönlü gidecek ancak çok değil. Kur artışı yaz aylarına denk getirilerek, enflasyonun düşük olduğu yaz aylarında biraz yüksek gelmesi sağlanacak. Asgari ücret yetmiyor çünkü Türkiye döviz bazında pahalı oldu. Asgari ücret Temmuz'da 20 bin liraya çıkabilir. 400-450 dolarda tutulacak asgari ücret! Yeni vergiler de gelebilir."
Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.