İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi?

Kimler iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan, siyahı beyazdan ayıramaz, diye sorsam ne cevap verirsiniz?

Benim aklıma 3 şık geliyor. İlk ikisi çocuklar ve akıl nimetini kaybetmiş insanlar. Bunlar olaylara o anlık tepki verir ve yine bildikleri gibi devam ederler. Yalnız çocuklar ve akıl nimetini kaybetmiş insanlar ne yaparlarsa yapsınlar masumdur, yaptıklarından sorumlu değildir.

Üçüncü şıkkım ise ihtiras sahipleridir. İster zengin, ister fakir, ister zayıf, ister güçlü olsun bir kişi ihtiras sahibi ise ihtiraslarına yeniliyorsa iyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan, siyahı beyazdan ayıramaz.

Bu tip kişiler, ihtirasları yüzünden konumuna göre ya kendine, ya yakın çevresine, ya millete ya da tüm dünyaya zarar verir.

İhtiras sahipleri hep aramızda

Tarih Firavun gibi, Nemrut gibi, Hitler, Stalin gibi küresel ihtiras sahiplerine ve zulümlerine şahittir. Tarihin şahitliği şimdi güncel isimler ile devam etmektedir. 

Bugün dünyanın ve insanlığın sorunu da budur. Yani ihtiras sahiplerinin egemen olmasıdır. Bu sorun ülkemizi de kuşatmış vaziyettedir.

Ülkemizdeki ihtiras sahipleri

Bu ülkede birilerinin canı yandığında susup, kendilerinin canı yandığında bağırıyorsa bilin ki bunlar, ihtiraslarına kapılmış insanlardır.

Bu ülkenin sorunları ortada, sorunlara sebep olan sistemde ortada ve çözümleri netken hala çözümden kaçınılıyorsa, bilin ki bu ülkede ihtiraslarına kapılmış insanlar ve partiler vardır.

Ülkemizde özellikle parti liderleri hem ihtiras sahibidirler hem de minnet altındadırlar.

Bu minnettarlık dini ve milli değerlerimize olsa, tarihimize olsa, milletin kendisine olsa ne ala!

Ama bu minnettarlık ABD'yedir, AB'yedir, NATO'yadır, küresel sermaye sahiplerinedir. 

Ülkemiz coğrafyasının altı da, üstü de zenginlik, bereket fışkırıyor. Bu topraklarda yok, yok! Ama bizler hala açlık sınırı altıda geliri konuşuyor, başta İstanbul olmak üzere olası bir depremde kaç yüz bin kişi ölecek tartışmaları yapıyorsak bu ülkeyi, ihtiras sahibi ve minnet borcu olan iktidar yönetiyor demektir.

Irak'tan Libya'ya, Suriye'den Yemen'e, Kafkaslardan Balkanlara, Karadeniz'den Akdeniz'e, Ege'den Kıbrıs'sa bir tehdit ve kuşatma altında isek bunun sebebi minnet altındaki ihtiras sahibi iktidar ve de aynı minnete can atan muhalefet yüzündendir.

Hele hele milli ve manevi bir kimlik kaybı yaşanıyor, aile kurumu çatırdıyor, devleti yönetenler suçlu arıyor, inanç adına öne çıkanlar insanları damgalamaya kalkıyorsa aynı ihtiras ve minnet odaklarına sadakatlerinden ötürüdür.

Siz söyleyin!

Irak'ın, Suriye'nin, Libya'nın parçalanmasının ülkemize her alan ve her anlamda yansıyacağını iktidar ve muhalefetiyle ülkemiz siyasetçileri göremiyor muydu?

Çok iyi görüyor ve biliyorlardı. Peki, ne yaptılar? Parçalayanlarla ya iş birliğine girdiler ya da şirin gözükme gayretine. Neden? Çünkü minnet altındaydılar ve o koltuklara minnet ile oturmuşlardı.

Mescid-i Aksa kutsalımızdır. Bir müminin canı ise Kabe'den de kutsaldır. Saddam'ın, Kaddafi'nin, Esad'ın düşmesi Mescid-i Aksa'nın düşmesi demek olduğunu, milyonlarca Müslümanın katledilmesi anlamına geldiğini bilmiyorlar mıydı?

Emin olun çok iyi biliyorlardı. Ama minnet ve ihtirasları yine onları karşı safa itti.

Şimdi terörsüz Türkiye, diyerek terör örgütü ile masaya oturuyorlar. Suriye'ye demokrasi diyerek bir başka terör örgütü lideri ile muhatap oluyorlar. Trump'a, 'dostum' deyip ardında Filistin için kıyamdayız, diye ekliyorlar.

Hülasa emperyalistlere minnet borcu olanlar kendilerinden ve devletlerinden vazgeçmedikçe bu borcu ödeyemezler. Bakın! 80 yıldır öde, öde bitmedi!

İBB

Her gün yeni iddialar her gün yeni gözaltılar her gün yeni itham ve hakaretler. Sahi İstanbul'da ne oluyor?

İstanbul'a direk kayyum atayamayanlar şimdi yargı eliyle endirekt kayyum atıyorlar. Olan budur!

Video kayıtlarından, gizli tanıklardan, itirafçılardan bahsediliyor. Ama biz bu filmi daha önce görmüştük. Hatta Sayın Bahçeli'nin makamındaki saat hala o filmin, gösterim tarihine ayarlı.

O gün ortaya çıkan kasetleri, delilleri, itirafçıları, milyonlarca doları yok hükmünde sayıp, kumpas diyerek aklayanlar bugün İBB için nasıl hüküm verebiliyorlar?

Diğer taraftan kaset, kara para, tanık. Halil Falyalı dosyasında da bizzat canlı itirafçı, bilgi, belge ve muhatap olan meşhur isimler var.

Yargıyı ayakta tutmak için gece gündüz çalışan savcılarımız bu kadar bilgi ve iddiayı nasıl görmezden geliyor, sorusunun da cevaplanması şart değil midir?

AYM Başkanı Kadir Özkaya

AYM'nin kuruluşunun 63 yıl dönümünde Sayın Başkanının; 'Adaletle hükmedilmeyen yerlerde kargaşa olur. Düzen ortadan kalkar. Herkes kendini haklı görmeye başlar. Bu yüzden kargaşa çıkmaması için adalet terazisi daima hak ve haklıyı gözeterek kullanılmalı ve daima adaletle hükmedilmelidir…

Bir gün mutlaka mizan kurulacak. Bütün defterler dürülecek. Hesabı bizlerden sorulacak. O günler gelmeden bugünün kıymetini bilelim' sözleri ne anlama geliyor?