"İki Binler" dizisinde baş roldeyiz

Öyle fazla gerilere gitmeye gerek yok. Zaten "Seksenler" tekelleşen TRT'de, "Doksanlar" ise yandaş ATV'de gösterimde? Biz "İki binlere" bakalım?Terör zirve yaptı. Tabutlar peş peşe.  Analar ağlıyor, toprak ağlıyor. Hükümet, çözümü teslimiyette buldu. Artık analar ağlamayacak, diye teröristle ve idam edilemeyen başıyla oturup anlaştı. Mecliste, milletin vekilliğini yapmak için seçilenler, terörist sözcülüğü yapmaya başladı. Can, ciğer, bacı, kardeş oldular. Kamu huzurunu ve sosyal işleyişi düzenlemekle, yürütmekle görevli vali ve emniyet müdürleri aynı tangoya uydu.  Vatana ve millete kasteden teröriste ağladılar, evine taziyeye gittiler.  Belediye başkanları her daim görev ve hizmetin (PKK'ya) başındaydılar. Bir, iki savcının kusuruyla (!) içeri alınanlarda, zaten gerekli yasal düzenlemelerle serbest kaldı. Doğu ve güney sınırımızın dışında ise aynen ülkemizdeki gibi ilginç şeyler oluyordu. İran bu büyük oyuna izin vermedi. Çatışmaya girdiği PJAK (PKK'nın, İran versiyonu) militanlarını vuruyor, yakaladıklarını asıyor, diğerleri ise can derdine düşüyordu. Haliyle bu haçlı oyuncağı olan Kürdistan hayalcileri, İran'da henüz ses çıkaramıyorlar.  Irak'ta ise durum tam BOP'çuların istediği kıvamda. Musul, Kerkük ve Erbil'de planlı olarak Türkmenlere ya sürgün, ya da katliamlar yapıldı. Hala devam ediyor. Ha! Davutoğlu'nun bu tür olaylardan pek haberi olmuyor. Irak'ın kuzeyinde "Kürdistan" kuruldu. Özal'dan kırımızı pasaportlu Barzani, AKP kongresinin onur konuğuydu. Gurur duyuldu ve gitti. Peşine hükümet yetkilileri ve heyetler. Her daim hukuktan bahseden Erdoğan hükümeti, bu gayri meşru yönetimle bir sürü anlaşmalar yaptı. Irak'ın meşru hükümeti hep itiraz etti. Ta ki son bir yıla kadar. Suriye, BOP kapsamına alınamayınca, bunlarda aralarındaki buzları eritti, anlaştılar? Türkiye'de de şartlar oluşmuştu. Terörist başı ve sözcüleri ne derse hükümet "eyvallah" çekiyordu. Doğu'da askere, polise, devlet kurumlarına vs. ne yapılırsa yapılsın hükümet hep "aman süreç zarar görmesin" şarkısındaydı.Asker, terör ve teröristle değil, Hint keneviri ve hayvan kaçakçılığı üzerine yoğunlaşmıştı. Gerçi ona da itirazı olanlar vardı. Polis ise destan yazıyordu? Nerde mi?Ve artık teröristler sonuç istiyor. Bir taraftan idam mahkûmu; Ey Hükümet verdiğin sözleri tut, diyor. Diğer taraftan Diyarbakır Belediye başkanı kafasındaki 4 ülkeyi kapsayan Kürdistan haritasını başkentleri ile birlikte açıklıyordu. Son İmralı heyeti, idam mahkûmu ile yaptıkları olağan görüşmelerinden (!) sonra aynı haritayı ortaya koyuyorlardı. Bu yaşadıklarımızın üzerinden çok geçmedi. On, on beş gün.  "Çek, git, üç saate gelir? Yaparız" dedikleri Esad, meğer ülkemizin de güvenlik sibopuymuş. En güvenli sınırımız, iktidarın ihtirasları yüzünden delik, deşik oldu. Sınırımızdan Suriye'nin resmi güçleri çekildi. Meydan ÖSO'lu teröristlere kaldı. Suriye sınırının, ülkemiz tarafında birçok terör eylemi oldu. Hatta bu sığınmacı, denen insanlar polisimizi katletti. Cumhuriyet tarihinin en büyük terör olayını yaşadık. Sınırın diğer tarafında ise asıl hedefe doğru adımlar atılmaya başlandı. (Kürdistan'ın Suriye bölümü) PKK'nın Suriye versiyonu PYD yine Türkiye ve haçlıların desteklediği el-Nusra cephesi ile çarpışıyor. El-Nusra demişken! Hani ülkemizde Şiileri öldürmek caizdir, diyenler Arap versiyonları. Katlettiği Alevinin ciğerini yiyen ve bunu kameraya kaydeden melunlar. Dört çarpı dörtlük Aleviye duyurulur?  Kısaca; Irak'taki Kürdistan tamam? İran'daki beklemede. Türkiye'de şartları biraz daha olgunlaştırmaya çalışıyorlar. Suriye'de ise sonuç almak için silaha sarıldılar. Ve sınırımıza bayrak diktiler. Artık Suriye ile değil sözde Kürdistan ile komşuyuz. Bu teröristlerin lideri ise çatışmalardan ötürü Türkiye'nin endişe etmemesini, istiyor. Hükümeti bilmem ama omzunda bol yıldız taşıyan komutanlar, bu teröriste haddini bildirsinler. Koskoca Türkiye cumhuriyeti ne zamandan beri bir teröristin tesellisine muhtaç oldu?