Politikada "dün dündür, bugün bugündür" türünden ikiyüzlü ilkesizliğe yapışmış aktörleri bu millet çok gördü. Amerikancı ikiyüzlüler de son zamanlarda mantar gibi türedi.
Fakat şu yeni türeyen ikiyüzlü AB'ciler, hepsine taş çıkartacak cinsten. MHP lideri Devlet Bahçeli'yi Erciyes'ten dinlerken, bu kadarına da pes doğrusu, demekten kendini alamadı miletimiz.
Yeniyetme Amerikancılar, Washington sahnesi ile Ankara sahnesi arasında mekik dokurken maskelerini değiştirip değiştirip duruyorlar. Washington'da Amerikancı, Brüksel'de Avrupa Birlikçi, Vatikan'da papaz elbiseli, Ankara'da ise Türk milletinden yana... Bazen Kuvay-ı Milliyeci bile oluyorlar. Yükselen değer bu ya...
1995'li yılların AB gümrükçüsü hanımefendi, koltuk ihtirası uğruna ABD'nin Kuzey Irak'ta tetikçiliğine de soyunuyor; fakat kırsal kesime doğru adım atınca başına tülbendini sarıp Kuvay-ı Milliye naraları atıyor. Millet, bunları sandığa gömmek üzere artık kanıksadı.
3 Kasım seçimleri, ikiyüzlü yahut çok yüzlü siyasete son verme günü olacak.
Hani Washington'da, Brüksel'de başka, Türkiye'de ise bambaşka kesilen AB'ci/ABD'ci politikacıları bir noktaya kadar anlamak mümkün...
Fakat Adalet Komisyonu'nda başka, Meclis Genel Kurulu'nda bambaşka olan MHP'yi hiç ama hiç mümkün değil. Ankara'da Mesut Yılmaz'ın yanındaki Bahçeli başka, Erciyes'teki Bahçeli bambaşka; işte milet bu portreleri üst üste oturtamıyor. Bu kadarına da pes doğrusu, diyor.
Bahçeli, Erciyes'te güya AB'ye, AB'cilere ateş püskürüyor. Apo'yu affedenleri kınıyor.
Ocak 2000'de Apo dosyasını ortaklarıyla rafa kaldırıp, Apo'ya nefes aldıran Bahçeli değilmiş gibi ...
Adalet Komisyonu'nda idam cezasının paketten çıkartılması önergesine karşı çıkan ve "Apo'nun affını" Meclis'e sevkettiren MHP değilmiş gibi...
Yılmaz'ın Brüksel ilhamıyla kaleme aldığı Ulusal Programı, büyük Türk ulusuna danışma ihtiyacı hissetmeden onaylayan Bahçeli ve MHP değilmiş gibi...
AB'nin istediği Tahkim Yasası'nı çıkartan MHP değilmiş gibi...
AB'nin direktifleri doğrultusunda IMF'nin 15 günde çıkartın diye dayattığı yasalardan Şeker Yasası'nı MHP çıkarmamış gibi...
Aynı paketteki Tütün Yasası'nı, Türk hükümetinin para basma yetkisini IMF'ye devreden yasaları MHP çıkartmamış gibi... konuşmak, köpürmek ne Bahçeli'ye ne de bir başkasına hayır getirir.
Bu politik ilkesizlik, bu politik çok yüzlülük şüphesiz MHP'yi sandığa gömecektir. Doğru; fakat Türkiye'yi de toprağa gömmeye başlamıştır. Bu bakımdan Bahçeli, komisyonlarda AB maskesi, Genel Kurul'da ve milletin huzurunda AB karşıtlığı maskesi kullanmaktan vazgeçmek durumundadır. Bahçeli'nin yapacağı iş, şehitlerden, ailelerinden ve Türk milletinden özür dileyip dürüstçe siyasetten çekilmektir.
Ankara'da ikiyüzlü, çok yüzlü pekçok politikacı var. Hem de Bahçeli'ye taş çıkartacak cinsten... Artık çok yüzlü bir Bahçeli'ye Ankara'da ihtiyaç yok.
Seçim, Kuvay-ı Milliye ruhuyla şahlanan milletimizin güvenilir, sözüne sadık politikacıları baş tacı yapacağı bir imtihan günüdür. Milletimizin, Bağımsız Türkiye Partisi kadrolarına ve Prof. Dr. Haydar Baş Bey'e olan sevdası, bu güven, itimat ve sadakatten kaynaklanmaktadır. Bu güvenle her proje uygulanır. Bu güven, Türkiye'yi yeniden şahlandırır. Gerisi oyun ve oyuncak... BTP, bunun için tek başına iktidar.
3 Kasım, ister ABD'ci, ister AB'ci, ister AB karşıtı gibi görünen maskeli AB'ci tüm ikiyüzlülerin sandığa gömüleceği gün...
İkiyüzlüler, boş laflarla vakit kaybetmektense bari politik kefenlerini hazırlasınlar.
Fakat şu yeni türeyen ikiyüzlü AB'ciler, hepsine taş çıkartacak cinsten. MHP lideri Devlet Bahçeli'yi Erciyes'ten dinlerken, bu kadarına da pes doğrusu, demekten kendini alamadı miletimiz.
Yeniyetme Amerikancılar, Washington sahnesi ile Ankara sahnesi arasında mekik dokurken maskelerini değiştirip değiştirip duruyorlar. Washington'da Amerikancı, Brüksel'de Avrupa Birlikçi, Vatikan'da papaz elbiseli, Ankara'da ise Türk milletinden yana... Bazen Kuvay-ı Milliyeci bile oluyorlar. Yükselen değer bu ya...
1995'li yılların AB gümrükçüsü hanımefendi, koltuk ihtirası uğruna ABD'nin Kuzey Irak'ta tetikçiliğine de soyunuyor; fakat kırsal kesime doğru adım atınca başına tülbendini sarıp Kuvay-ı Milliye naraları atıyor. Millet, bunları sandığa gömmek üzere artık kanıksadı.
3 Kasım seçimleri, ikiyüzlü yahut çok yüzlü siyasete son verme günü olacak.
Hani Washington'da, Brüksel'de başka, Türkiye'de ise bambaşka kesilen AB'ci/ABD'ci politikacıları bir noktaya kadar anlamak mümkün...
Fakat Adalet Komisyonu'nda başka, Meclis Genel Kurulu'nda bambaşka olan MHP'yi hiç ama hiç mümkün değil. Ankara'da Mesut Yılmaz'ın yanındaki Bahçeli başka, Erciyes'teki Bahçeli bambaşka; işte milet bu portreleri üst üste oturtamıyor. Bu kadarına da pes doğrusu, diyor.
Bahçeli, Erciyes'te güya AB'ye, AB'cilere ateş püskürüyor. Apo'yu affedenleri kınıyor.
Ocak 2000'de Apo dosyasını ortaklarıyla rafa kaldırıp, Apo'ya nefes aldıran Bahçeli değilmiş gibi ...
Adalet Komisyonu'nda idam cezasının paketten çıkartılması önergesine karşı çıkan ve "Apo'nun affını" Meclis'e sevkettiren MHP değilmiş gibi...
Yılmaz'ın Brüksel ilhamıyla kaleme aldığı Ulusal Programı, büyük Türk ulusuna danışma ihtiyacı hissetmeden onaylayan Bahçeli ve MHP değilmiş gibi...
AB'nin istediği Tahkim Yasası'nı çıkartan MHP değilmiş gibi...
AB'nin direktifleri doğrultusunda IMF'nin 15 günde çıkartın diye dayattığı yasalardan Şeker Yasası'nı MHP çıkarmamış gibi...
Aynı paketteki Tütün Yasası'nı, Türk hükümetinin para basma yetkisini IMF'ye devreden yasaları MHP çıkartmamış gibi... konuşmak, köpürmek ne Bahçeli'ye ne de bir başkasına hayır getirir.
Bu politik ilkesizlik, bu politik çok yüzlülük şüphesiz MHP'yi sandığa gömecektir. Doğru; fakat Türkiye'yi de toprağa gömmeye başlamıştır. Bu bakımdan Bahçeli, komisyonlarda AB maskesi, Genel Kurul'da ve milletin huzurunda AB karşıtlığı maskesi kullanmaktan vazgeçmek durumundadır. Bahçeli'nin yapacağı iş, şehitlerden, ailelerinden ve Türk milletinden özür dileyip dürüstçe siyasetten çekilmektir.
Ankara'da ikiyüzlü, çok yüzlü pekçok politikacı var. Hem de Bahçeli'ye taş çıkartacak cinsten... Artık çok yüzlü bir Bahçeli'ye Ankara'da ihtiyaç yok.
Seçim, Kuvay-ı Milliye ruhuyla şahlanan milletimizin güvenilir, sözüne sadık politikacıları baş tacı yapacağı bir imtihan günüdür. Milletimizin, Bağımsız Türkiye Partisi kadrolarına ve Prof. Dr. Haydar Baş Bey'e olan sevdası, bu güven, itimat ve sadakatten kaynaklanmaktadır. Bu güvenle her proje uygulanır. Bu güven, Türkiye'yi yeniden şahlandırır. Gerisi oyun ve oyuncak... BTP, bunun için tek başına iktidar.
3 Kasım, ister ABD'ci, ister AB'ci, ister AB karşıtı gibi görünen maskeli AB'ci tüm ikiyüzlülerin sandığa gömüleceği gün...
İkiyüzlüler, boş laflarla vakit kaybetmektense bari politik kefenlerini hazırlasınlar.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019