İktidarın içinden

Malumunuz farklı görüşleri kabul edemeyen, istişareye kapalı, eleştiriyi hiç mi hiç hazmedemeyen, eleştiri yapanları direk hedef tahtasına koyan bir anlayış tarzıyla yönetiliyoruz. 

Önemli mi? Cevabı İmam Ali (a.s) veriyor; "Haklıysan korkma! Hak, seni korur."

O yüzden bugünkü yazımda ben bilgi vereceğim, soru soracağım. Yorum sizlerden.

Sayın Cumhurbaşkanımız birkaç gün önce yaşadığımız gündemlerle ilgili olarak şu cümleleri kurdu;

"Ülkemizde bir kesim ısrarla bizi, kendi sığ sularına çekmeye çalışıyor. Ne diyorlar? Türkiye 'Niye Doğu Akdeniz'de' diyorlar. 'Niye Afrika'da, niye Balkanlarda, Kafkaslarda, Orta Asya'da' diyorlar. Velhasıl Türkiye, 'Böyle mücadeleyi niye veriyor?' diyorlar. 

Onların da haklı olabileceğini varsayarak, soruları tersinden sorarak, Türkiye bu mücadeleleri vermezse, ne olacağı üzerine gelin hep birlikte mantık yürütelim.

Türkiye tamamen çekilirse, Suriye bir anda huzura, özgürlüğe mi kavuşur? 

Oradaki tezgâhı görmezden gelirsek, Kuzey Irak tüm teröristlerden mi temizlenir? 

Türkiye yaşananlara sırtını dönerse, Libya'da darbeciler köşelerine çekilip, ülkenin yönetimini meşru iradeye mi bırakır? 

Mesela Türkiye her şeyden vazgeçerse Fransa, başındaki kifayetsiz muhterisin yol açtığı savrulmalardan kurtulup sağduyulu bir siyasete mi yönelir? 

AB, Türkiye tüm haklarından feragat ederse, bize verdiği sözleri tutmaya mı başlayacak? Böyle bir durumda bölgede hesabı olan devletler her şeyi bir kenara bırakıp, çekip gidecekler mi? Sürekli ülkemize ekonomik tuzaklar kurmak için çabalayanlar pişman olup, bize destek mi verecekler?

Şayet, bu soruların hepsine gerçekçi ve samimi bir 'evet' cevabı verilirse, izlediğimiz politikayı gözden geçirmek de üzerimize vacip hale gelir."

Bu sözler kulağa hoş geliyor. Kendimizi adeta bölgenin, dünyanın jandarması gibi hissettiriyor. 

Şimdi de İç İşleri Bakanı Soylu'nun, Anayasa Mahkemesine gözdağı hatta ayar vermeye kalktığı o cümleleri bir daha hatırlayalım;

"Madem özgür bir ülkeyiz, ana caddelerde, sokaklarda özgürce yürüyüş hakkının ortadan kaldırılmasını onayladınız. Polis koruması almana gerek yok. 

Bisikletinle işe git, gel bakalım. Anayasa Mahkemesi Başkanı'na söylüyorum! Kendi arabamla tek başına gitmeye ben varım, sen var mısın?"

Şimdi Cumhurbaşkanı; 'Bölgenin jandarmasıyız' diyor.

İçişleri Bakanı; 'Daha ülkede asayişi sağlayamadık' diyor. 

Hangisi haklı? Ama yorum yaparken sakın ha! Daha içeride asayişi, güvenliği, birlik ve beraberliği sağlamadan ne işimiz var bizim Libya'da, Suriye'de, sorularını sormayın!

4 aylık FETÖ tablosu

Bu aktaracaklarım son 6 ayda yapılan açıklama ve cevaplardır.

AKP eski vekili Mehmet Metiner; 'İsimler var bizde. Burada açıklamamıza gerek yok. Kritik yerlerde hâlâ isimler varsa, 'nedamet gösterdiler, sahiplenmemiz, kazanmamız lazım' adı altında bu tür atamalar, tayin ve terfiler yapılırsa korkarım ki, FETÖ'yle mücadele konusunda yeniden zafiyet yaşayabiliriz'. 

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu; "Televizyon kanallarında bir de bizim arkadaşlarımızın 'elimizde isimler var' demelerini bizzat kendime hakaret sayarım.  

Nedamet getirdiği için bizim, göreve getirdiğimiz kimse yok. Ben sağın, solun laflarıyla beraber iş yapacak bir adam değilim."

Bu tartışmanın bir hafta sonrasında medyaya düşen haberler; "İçişleri Bakanlığı'nın talimatıyla 40 ile 70 arasında değişen sayılarda oldukları iddia edilen kaymakam FETÖ iltisakları nedeniyle görevden alındı…

Listede 400 dolayında mülki idare amiri olduğu öne sürülüyor. Soruşturmanın FETÖ'nün devlet içinde yerleşmeye hız verdiği süreçteki '95. Dönem Kaymakamları' üzerine yoğunlaştığı ifade ediliyor."

AKP eski vekili Metiner; "Ata yurdum Ağrı'dan üç kaymakam, FETÖ iltisakları dolayısıyla görevden alındı. Demek ki neymiş, kripto unsurlar her yerde varlar".

Soru; Mehmet Metiner, İç İşleri Bakanına hakaret etmiş mi, oldu? 

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı, Tanıtım ve Medya Başkanı Mahir Ünal; Geçmişte FETÖ ile asla işbirliği yapmadık. Örgüt, siyasete sızmayı hiç düşünmedi. Siyasetle kurdukları ilişkide de son derece açık oldular. AK Parti ile kurdukları ilişkide de son derece açık oldular… AK Parti'nin yanında kümelendiler. Ama siyasete sızmayı düşünmediler."

İstifa eden AKP Tanıtım ve Medya Başkan Yardımcısı Emre Cemil Ayvalı; "Bir tarafta darbeci Kemalist gelenek vardı, bir tarafta FETÖ vardı. Bunları birbirine kırdırmak suretiyle yol almak mecburiyetinde kaldık. Mesele budur" 

Eski İç İşleri Bakanı Efkan Ala; "FETÖ'yü, AK Parti'nin büyüttüğü iddiası tamamen gerçek dışıdır."

(Dün) Başbakan Erdoğan; 'Ne istediler de vermedik.'

(Bugün) Cumhurbaşkanı Erdoğan; 'Aldatıldık. Milletimiz, bizi affetsin.'

Yorumu olan var mı?