Velayetin başı, zahidlerin sultanı, ilim şehrinin kapısı, Resulullah'ın, "Sen benim dünya ve ahirette kardeşimsin" buyurduğu biricik dostu Hz. Ali...
Hicretten 23 yıl önce ve Fil vakasından 33 yıl sonra Mekke'de dünyaya gelen Hz. Ali (kv); "Ebu Turâb", "Esedullah", El-Gâlib" ve "Haydar" lakaplarıyla anılıyor. 9-10 yaşlarında iken İslam ile tanışan büyük insan Hz. Ali (kv); tevazu, haya, takva, ilim, hikmet vasıflarıyla temayüz etmiş ve Kaza-i ilahîyeye gösterdiği rızadan dolayı "Murtezâ" adını almıştır. Peygamberimizin hem amca oğlu hem de damadı olan Hz. Ali (kv), 10 yaşınran başlayarak şehadet şerbetini içinceye kadar fiilen yarım asır Allah yolunda mücadele vermiş, bunun 23 yılını İki Cihan Serveri'yle birarada geçirmiştir. Şecaatin timsali Hz. Ali (kv), Resulullah (sav) ile beraber - Tebük hariç- bütün muharebelere iştirak etmiş, göstermiş olduğu olağanüstü fedakârlıklarla "Allah'ın Arslanı" olma şerefini kazanmıştır.
Hayber günü İslam'ın bayrağını Hz. Ali (kv) taşıyordu. Fahr-i Âlem Efendimiz (sav) buyurdu: "Müslümanların bayrağını yarın öyle bir kişiye vereceğim ki, Allah; fetih ve zaferi, O'nun iki eli ile müyesser kılacaktır. O, Allah ve Resulûnü sever; Allah ve Resulû de O'nu sever". Ve gerçekten de Hayber Kalesi, Hz. Ali'nin eliyle fetholunmuştur.
Pek çok hasletleriyle zirvede olan Hz Ali'nin (kv), asırlara damgasını vuran, Kıyamete kadar feyiz kaynağı olarak devam edecek olan ulvî ve temel hususiyeti, Onun hikmet kapısı ve velayetin başı olmasıdır. Son Peygamberden sonra Hakk'a vuslatta kapanan nübüvvet yolunun yerine velayet yolu kaim olmuştur; ve bu yolun sahibi ve başı Hz . Ali'dir (kv). Peygamberimizin, "Ali bendendir, ben de ondanım" buyurduğu büyük insan İmam-ı Ali (kv) 4 sene, 8 ay, 23 gün hilafette kaldıktan sonra Hicrî 40 (Miladi 660) Ramazan'ın 17. günü ibn-i Mülcem adlı bir Haricînin zehirli hançeri ile, namaz kıldığı esnada vuruldu ve yaralandıktan 2 gün sonra şehid olarak ebediyet âlemine göçtü.
İbn-i Mülcem'i yakalayıp yatağının başına getirdiklerinde emir vererek: "Onu hapsedin, kendisine yiyecek ve içecek verin. Eğer ben ölürsem, siz de onu öldürün. Eğer kurtulursam, ben ne yapacağımı bilirim." buyurdular. Kılıç darbelerinin acısını içine çekerken, son dakikalarında oğulları Hz. Hasan (ra) ve Hz. Hüseyin'i (ra) yanına çağırıp onlara şöyle nasihat etti: "Benim iki gözümün nurları ! Allah'a kulluktan ayrılmayınız. Dünya size gelse bile, siz ondan kaçın ! Dünyadan herhangi bir şey elde edemediğiniz için kasavet çekmeyiniz. Daima hakkı söyleyiniz. Yetimlere acıyınız, zavallılara imdat ediniz ! Her işiniz Allah için olsun. Zalime düşmanlığınız ve mazluma sevginiz hep Allah için olsun, Allah'ın emrini yerine getirirken işlerine gelmeyenlerin hiç sözünü dinlemeyiniz !" Son sözü kelime-i şehadet oldu... Allah (cc), şefaatlerinden mahrum etmesin.
(Kaynak: Prof. Dr. Haydar Baş, Rahmeten'lil Âlemin)