İmam Hüseyin’in doğumu
Hz. Hüseyin (a.s.) Hicri 4. yılın Şaban ayının 3. günü Medine’de dünyaya gelmiştir. Hz. Fatıma (a.s.) ve Hz. Ali (a.s.)’ın ikinci evlatlarıdır
06.02.2022 00:09:00





Hz. Hüseyin (a.s.) Hicri 4. yılın Şaban ayının 3. günü Medine'de dünyaya gelmiştir. Hz. Fatıma (a.s.) ve Hz. Ali (a.s.)'ın ikinci evlatlarıdır.
Doğumu ile ilgili olarak Ümmü Eymen'in gördüğü bir rüya meşhurdur:
"İmam Sâdık (a.s.)'ın şöyle dediği rivayet edilir: Ümmü Eymen'in komşuları Resulüllah (s.a.v.)'e giderek şöyle dediler:
"Ya Resulallah! Ümmü Eymen dün geceden beri ağlıyor ve gece boyunca hiç uyumadı. Sabaha kadar durmadan ağladı."
Bunun üzerine Resulüllah (s.a.v.) Ümmü Eymen'i çağırdı ve dedi ki:
"Ey Ümmü Eymen! Allah gözlerini ağlatmasın. Komşuların, Bana geldiler ve gece boyunca durmadan ağladığını haber verdiler. Allah gözlerini ağlatmasın, niçin ağlıyorsun?"
Dedi ki: "Ya Resulallah! Çok korkunç bir rüya gördüm. Bu yüzden sabaha kadar durmadan ağladım."
Resulüllah (s.a.v.) ona dedi ki: "Rüyanı, Allah Resulü'ne anlat. Çünkü Allah ve Resulü daha iyi bilir."
Dedi ki: "Rüyamı anlatmak bana çok ağır geliyor."
Resulüllah (s.a.v.) şöyle dedi: "Rüyanın anlamı senin gördüğün gibi olmaz. Sen rüyanı Resulüllah'a anlat."
Dedi ki: "Dün gece Senin vücudundan bir parçanın, Benim evime atılmış olduğunu gördüm."
Resulüllah (s.a.v.) ona buyurdu ki: "Gözlerin rahat uyusun Ümmü Eymen! Fatıma, Hüseyin'i doğuracak ve sen de onu yetiştirip emzireceksin. Böylece Benim vücudumun bir parçası senin evinde olacak."
İmam Hüseyin (a.s.) süt emmemiş, eti Hz. Resulüllah (s.a.v.)'in eti ile oluşmuştur
Ümeyye el-Huzzaî'nin kızı Berre'nin şöyle dediği rivayet edilir: "Fatıma (a.s.) Hüseyin (a.s.)'a hamile kalınca, Resulüllah (s.a.v.) ona dedi ki:
"Ey Fatıma! Sen bir erkek çocuk doğuracaksın. Cebrail, Beni bundan dolayı kutladı. Bir ay da sürse Ben gelinceye kadar onu emzirme."
Fatıma (a.s.), "Öyle yapacağım" dedi.
Resulüllah (s.a.v.) bazı işleri için sefere çıktı. Fatıma (a.s.) Hüseyin (a.s.)'ı dünyaya getirdi. Resulüllah (s.a.v.) gelinceye kadar onu emzirmedi.
Resulüllah (s.a.v.) gelince, "Ne yaptın?" buyurdu.
Fatıma (a.s.) dedi ki: "Onu emzirmedim."
Bunun üzerine Resulüllah (s.a.v.) bebeği aldı ve dilini ağzına koydu. Hüseyin (a.s.) Resulüllah (s.a.v.)'in dilini emmeye başladı. Öyle ki, Resulüllah (s.a.v.), "Yeter!" buyurdu. Sonra şöyle buyurdu: "Allah'ın dilediğinden başkası olmaz. O, sende ve senin çocuklarındadır."

Süt emme hadisesi ile ilgili başka bir rivayet de şöyledir:
"İmam Hüseyin (a.s.) doğduğunda, Hz. Fatıma (a.s.) hastalandı ve göğüslerindeki sütü kurudu. İmam Hüseyin (a.s.) için süt aradılar, ancak bulamadılar.
Hz. Peygamber (s.a.v.) işaret parmağını onun ağzına koydu. İmam Hüseyin (a.s.) dedesinin parmağını emiyor ve gıdası bu şekilde sağlanıyordu.
Resulüllah (s.a.v.) kırk gün bu işi yaptı. Böylece İmam Hüseyin (a.s.)'ın eti, Peygamberin (s.a.v.) eti ile meydana geldi.
"Hüseyin (a.s.) ne Fatıma (a.s.)'ın, ne de başka bir kadının sütünü emmişti. Resulüllah (s.a.v.)'in yanına getirilir ve O, başparmağını ağzına koyar ve o da kendisini üç gün boyunca tok tutacak kadar emerdi.
Böylece Hüseyin (a.s.)'ın eti Peygamberimizin (s.a.v.) etinden, kanı da Peygamberimizin (s.a.v.) kanından beslenerek gelişti.
Meryem oğlu İsa'dan ve Hüseyin (a.s.)'dan başka ana rahminde altı ay kalıp doğan kimse yoktur.
"Hz. Hasan (a.s.) ve Hz. Hüseyin (a.s.) Efendilerimizin isimlerinin konması meselesiyle ilgili olarak Esma bint-i Amis'den şöyle bir rivayet vardır:
"Fatıma (a.s.) Hasan'ı doğurduktan sonra Resulüllah (s.a.v.) bana buyurdu ki, "Ey Esma! Bana çocuğumu getir."
Ben de Hasan (a.s.)'ı sarı bez parçasına sarıp verdim. Bunu gören Resulüllah (s.a.v.) buyurdu ki: "Ben, sizlere doğan çocukları sarı beze sarmayın, diye tenbih etmemiş miydim!?"
Ben de hemen Hasan'ı beyaz bir beze sarıp geri verdim. Elimden alıp Hasan'ın sağ kulağına ezanı ve sol kulağına ikameti okudu.
Sonra Ali'ye buyurdu ki: "Oğluma ne adını verdin?"
Ali (a.s.) dedi ki: "Ben Senin önüne geçip ona bir ad vermedim."
Bunun üzerine Resulüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ben de ona ad vermekle Rabbimi geçmeyeceğim".
O sırada Cebrail (a.s.) inip şu müjdeyi getirir: "Ey Muhammed! Rabbin Sana selam eder ve buyurur ki: Sana nispetle Ali, Musa'ya nispetle Harun gibidir. Ancak Senden sonra peygamber yoktur. Oğlunun adını Harun'un oğlunun adı gibi ver."
Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: "Harun'un oğlu hangi ada sahipti ey Cebrail?"
Cebrail (a.s.) buyurdu ki: "Harun'un oğlu Şeber adında idi."
Peygamber (s.a.v.) "Benim dilim Arapça'dır, buna göre adı nedir?" diye sordu.
Cebrail (a.s.) buyurdu ki: "Adını Hasan ver."
Resulüllah (s.a.v.) adını Hasan olarak verdi.
Hz. Hüseyin doğduğunda adlandırma aynı şekilde cereyan etti. Cebrail (a.s.) inip, Hz. Harun'un oğlu Şübeyr'in adını Arapça olarak Hüseyin vermesini emretti. Resulüllah (s.a.v.) de bunun üzerine adını Hüseyin verdi."
Hz. Ali (a.s.) ile Hz. Fatıma (a.s.) da Hz. Peygamberin (s.a.v.) bu isteğini hemen yerine getirmişlerdir. Hz. Hüseyin, doğumunun yedinci günü sünnet ettirilmiştir." (Geniş bilgi için bknz. Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Hüseyin eseri)
Doğumu ile ilgili olarak Ümmü Eymen'in gördüğü bir rüya meşhurdur:
"İmam Sâdık (a.s.)'ın şöyle dediği rivayet edilir: Ümmü Eymen'in komşuları Resulüllah (s.a.v.)'e giderek şöyle dediler:
"Ya Resulallah! Ümmü Eymen dün geceden beri ağlıyor ve gece boyunca hiç uyumadı. Sabaha kadar durmadan ağladı."
Bunun üzerine Resulüllah (s.a.v.) Ümmü Eymen'i çağırdı ve dedi ki:
"Ey Ümmü Eymen! Allah gözlerini ağlatmasın. Komşuların, Bana geldiler ve gece boyunca durmadan ağladığını haber verdiler. Allah gözlerini ağlatmasın, niçin ağlıyorsun?"
Dedi ki: "Ya Resulallah! Çok korkunç bir rüya gördüm. Bu yüzden sabaha kadar durmadan ağladım."
Resulüllah (s.a.v.) ona dedi ki: "Rüyanı, Allah Resulü'ne anlat. Çünkü Allah ve Resulü daha iyi bilir."
Dedi ki: "Rüyamı anlatmak bana çok ağır geliyor."
Resulüllah (s.a.v.) şöyle dedi: "Rüyanın anlamı senin gördüğün gibi olmaz. Sen rüyanı Resulüllah'a anlat."
Dedi ki: "Dün gece Senin vücudundan bir parçanın, Benim evime atılmış olduğunu gördüm."
Resulüllah (s.a.v.) ona buyurdu ki: "Gözlerin rahat uyusun Ümmü Eymen! Fatıma, Hüseyin'i doğuracak ve sen de onu yetiştirip emzireceksin. Böylece Benim vücudumun bir parçası senin evinde olacak."
İmam Hüseyin (a.s.) süt emmemiş, eti Hz. Resulüllah (s.a.v.)'in eti ile oluşmuştur
Ümeyye el-Huzzaî'nin kızı Berre'nin şöyle dediği rivayet edilir: "Fatıma (a.s.) Hüseyin (a.s.)'a hamile kalınca, Resulüllah (s.a.v.) ona dedi ki:
"Ey Fatıma! Sen bir erkek çocuk doğuracaksın. Cebrail, Beni bundan dolayı kutladı. Bir ay da sürse Ben gelinceye kadar onu emzirme."
Fatıma (a.s.), "Öyle yapacağım" dedi.
Resulüllah (s.a.v.) bazı işleri için sefere çıktı. Fatıma (a.s.) Hüseyin (a.s.)'ı dünyaya getirdi. Resulüllah (s.a.v.) gelinceye kadar onu emzirmedi.
Resulüllah (s.a.v.) gelince, "Ne yaptın?" buyurdu.
Fatıma (a.s.) dedi ki: "Onu emzirmedim."
Bunun üzerine Resulüllah (s.a.v.) bebeği aldı ve dilini ağzına koydu. Hüseyin (a.s.) Resulüllah (s.a.v.)'in dilini emmeye başladı. Öyle ki, Resulüllah (s.a.v.), "Yeter!" buyurdu. Sonra şöyle buyurdu: "Allah'ın dilediğinden başkası olmaz. O, sende ve senin çocuklarındadır."

Süt emme hadisesi ile ilgili başka bir rivayet de şöyledir:
"İmam Hüseyin (a.s.) doğduğunda, Hz. Fatıma (a.s.) hastalandı ve göğüslerindeki sütü kurudu. İmam Hüseyin (a.s.) için süt aradılar, ancak bulamadılar.
Hz. Peygamber (s.a.v.) işaret parmağını onun ağzına koydu. İmam Hüseyin (a.s.) dedesinin parmağını emiyor ve gıdası bu şekilde sağlanıyordu.
Resulüllah (s.a.v.) kırk gün bu işi yaptı. Böylece İmam Hüseyin (a.s.)'ın eti, Peygamberin (s.a.v.) eti ile meydana geldi.
"Hüseyin (a.s.) ne Fatıma (a.s.)'ın, ne de başka bir kadının sütünü emmişti. Resulüllah (s.a.v.)'in yanına getirilir ve O, başparmağını ağzına koyar ve o da kendisini üç gün boyunca tok tutacak kadar emerdi.
Böylece Hüseyin (a.s.)'ın eti Peygamberimizin (s.a.v.) etinden, kanı da Peygamberimizin (s.a.v.) kanından beslenerek gelişti.
Meryem oğlu İsa'dan ve Hüseyin (a.s.)'dan başka ana rahminde altı ay kalıp doğan kimse yoktur.
Hz. Hüseyin'e (a.s) ismini Cenap-ı Hak koymuştur
Hz. Peygamber (s.a.v.), Hz. Hasan (a.s.) ve Hz. Hüseyin (a.s.) Efendilerimizin isimlerini koymak için teşrif ettiklerinde, Cebrail nâzil olarak Cenab-ı Hakkın, çocuklara hangi isimlerin koyulmasını istediğini bildirmiştir."Hz. Hasan (a.s.) ve Hz. Hüseyin (a.s.) Efendilerimizin isimlerinin konması meselesiyle ilgili olarak Esma bint-i Amis'den şöyle bir rivayet vardır:
"Fatıma (a.s.) Hasan'ı doğurduktan sonra Resulüllah (s.a.v.) bana buyurdu ki, "Ey Esma! Bana çocuğumu getir."
Ben de Hasan (a.s.)'ı sarı bez parçasına sarıp verdim. Bunu gören Resulüllah (s.a.v.) buyurdu ki: "Ben, sizlere doğan çocukları sarı beze sarmayın, diye tenbih etmemiş miydim!?"
Ben de hemen Hasan'ı beyaz bir beze sarıp geri verdim. Elimden alıp Hasan'ın sağ kulağına ezanı ve sol kulağına ikameti okudu.
Sonra Ali'ye buyurdu ki: "Oğluma ne adını verdin?"
Ali (a.s.) dedi ki: "Ben Senin önüne geçip ona bir ad vermedim."
Bunun üzerine Resulüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Ben de ona ad vermekle Rabbimi geçmeyeceğim".
O sırada Cebrail (a.s.) inip şu müjdeyi getirir: "Ey Muhammed! Rabbin Sana selam eder ve buyurur ki: Sana nispetle Ali, Musa'ya nispetle Harun gibidir. Ancak Senden sonra peygamber yoktur. Oğlunun adını Harun'un oğlunun adı gibi ver."
Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: "Harun'un oğlu hangi ada sahipti ey Cebrail?"
Cebrail (a.s.) buyurdu ki: "Harun'un oğlu Şeber adında idi."
Peygamber (s.a.v.) "Benim dilim Arapça'dır, buna göre adı nedir?" diye sordu.
Cebrail (a.s.) buyurdu ki: "Adını Hasan ver."
Resulüllah (s.a.v.) adını Hasan olarak verdi.
Hz. Hüseyin doğduğunda adlandırma aynı şekilde cereyan etti. Cebrail (a.s.) inip, Hz. Harun'un oğlu Şübeyr'in adını Arapça olarak Hüseyin vermesini emretti. Resulüllah (s.a.v.) de bunun üzerine adını Hüseyin verdi."
Hz. Hüseyin (a.s.) için sadaka verilmesi
Hz. Peygamber (s.a.v.), kızları Hz. Fatıma-i Zehra'ya (a.s.) Hz. Hüseyin'in (a.s.) doğumunun 7. günü başının saçlarını yani ana tüylerini, Ensar'dan Ebu Hind el-Beyazî'ye tıraş ettirip tarttırarak ağırlığınca gümüş para sadaka vermesini emir buyurmuşlar.Hz. Ali (a.s.) ile Hz. Fatıma (a.s.) da Hz. Peygamberin (s.a.v.) bu isteğini hemen yerine getirmişlerdir. Hz. Hüseyin, doğumunun yedinci günü sünnet ettirilmiştir." (Geniş bilgi için bknz. Prof. Dr. Haydar Baş, İmam Hüseyin eseri)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.