İmam’ın, Ashabına olan himmeti
Zührî şöyle diyor: “İmam Zeynelâbidin (a.s.)’ın hizmetinde olduğum bir sırada ashabından birisi geldi
30.09.2023 08:07:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Zührî şöyle diyor: "İmam Zeynelâbidin (a.s.)'ın hizmetinde olduğum bir sırada ashabından birisi geldi.
Hazret ona, "Ne haldesin?" diye sordu.
O da şöyle arz etti: "Geceyi dört yüz dinar borçlu olduğum halde geçirdim; borcumu ödeyemiyorum. Aynı zamanda ailem de var."
Hazret ağladı ve şöyle buyurdu: "İnsanın mü'min kardeşini böyle bir halde görüp de ona bir şey yapmamasından daha büyük bir dert ve musibet ne olabilir ki?"
Daha sonra meclistekiler dağıldılar.
Münafıklardan biri şöyle dedi: "Hayret! Bunlar, bazen Allah'ın, kendilerinden hiçbir isteği reddetmediğini iddia ediyorlar, bazen de has dostlarının sorunlarını halletmekten âciz olduklarını ikrar ve itiraf ediyorlar!"
O adam gidip, o şahsın sözünü İmam'a ilettiğinde, İmam (a.s.) şöyle buyurdu: "Şimdi Allah, işlerinin yola girmesi hususunda izin verdi."
Daha sonra hizmetçisine seslendi ve "Bizim iftar ve sahur yemeğimizi getir" buyurdu.
Hizmetçi iki parça ekmek getirdi. Hazret o kişiye buyurdular ki:
"Bunları al, bundan başka bir şeyim yoktur. Allah, bu iki parça ekmekle senin üzüntünü giderecek ve sana çok hayırlar verecektir."
Adam ekmeği alarak pazara gitti ve bir balıkçıya rastladı. "Bu bir parça ekmek karşılığında balığını bana verir misin?" dedi.
Balıkçı da kabul etti. Oradan tuz satıcısına uğradı ve onun da bir miktar tuzu vardı. Bir parça ekmeği de tuzla değiştirip evine döndü.
Balığın karnını yardığında iki tane değerli inci gördü ve Allah'a şükretti. Bu sevinç içindeyken evin kapısı çaldı. Kapıyı açtığında tuz ve balık aldığı satıcıları gördü. Onlar şöyle diyorlardı:
"Ey Allah'ın kulu! Biz ne kadar uğraştıysak da bu ekmekleri dişimiz kesmedi. Ekmeklerini al ve bizden aldıkların da sana helal olsun."
Ekmekleri aldı ve evine girdi. Oturur oturmaz, İmam (a.s.) tarafından gönderilen adam kapıyı çaldı ve şöyle dedi:
"Allah seni genişliğe çıkardı, bizim ekmeklerimizi geri ver ki, bunları başkaları yiyemez."
Daha sonra adam incileri büyük bir fiyata satarak ihtiyaçlarını giderdi."
İMAM VE KAHİN
"İmam Zeynelâbidin (a.s.) yârenleri ile birlikte olduğu bir vakit, bir şahıs o hazretin yanına geldi.
İmam (a.s.) ona, "Sen kimsin?" diye sordu.
O adam, "Müneccim ve yıldız bilimcisiyim" dedi.
İmam (a.s.) ona bakarak, "Acaba seni, içeri girdiğin andan şimdiye kadar (yani birkaç dakikalık süre içinde) on dört bin âlemi gezmiş olan birisine hidayet edeyim mi?" buyurdu.
Müneccim, "Kimdir o?" dedi.
İmam (a.s.), "Eğer istiyorsan, bugün yediğin ve zahire olarak evde sakladığın şeyi sana haber vereyim mi?" buyurdu.
Müneccim, "İstiyorum" dedi.
Hazret, "Bugün soğuktan ölmüş olan çekirgeleri yedin ve evinde üç dinarı evde yapılmış olan yirmi dinar vardır."
Müneccim İmam'ın (a.s.) bu sözünü duyunca, "Şehadet ediyorum ki, sen Allah'ın yeryüzündeki büyük hücceti ve kelimesisin" dedi.
İmam Seccad (a.s.) şöyle buyurdu: "Sen de bir dostsun ki, Allah, iman etmen için kalbini denedi ve sen de iman ettin."
İMAM SECCAD (A.S.) ONLARI EĞİTEREK TOPLUMA KAZANDIRIRDI
İmam Zeynelâbidin (a.s.)'ın köle azad etmesinde elbette ki Hakkın rızasını kazanma gayesi ilk sıradadır. Ancak, o, satın aldığı köleleri eğiterek topluma da kazandırıyordu.
Köleleri bir yıldan fazla yanında tutmazdı. Onları yanında bulundukları süre zarfında yetiştirir ahlakî olgunluğa getirirdi. Azad ederken hayatını kazanabileceği bir katkıda da bulunarak serbest bırakırdı.
Ebu Hureyre'den şöyle nakledilmektedir:
"Resulûllah (s.a.v.) buyurdu ki: "Kim bir mü'min köleyi azad ederse, Allah-u Teala, onun her uzvuna karşılık azad edenin bir uzvunu cehennemden azad eder. Hatta eli el, ayağı ayak ve mahrem organlarını aynı şekilde azad eder."
Ali bin Hüseyin (a.s.) bunu duyunca Said İbn Mercane'ye, "Sen Ebu Hureyre'den bunu işittin mi" demiş.
Said de, "evet" demiş.
Bunun üzerine, Ali b. Hüseyin (a.s.), oğluna, "Mutraf'ı çağır" demiş.
Mutraf yanına gelince, "Git, sen Allah rızası için hürsün" demiş."
"İmam'ın serbest köle ve cariyelerinden büyük bir cemaat oluşmuştu."
İmam Seccad (a.s.), yılın her ay ve her gününde onları azad ediyordu, öyle ki, o hazretin azad ettiği kadın ve erkek kölelerin Medine'de bir ordu oluşturduğu göze çarpıyordu."
İmam Seccad (a.s.), "Haklar Risalesi"nde bahsettiği hakları anlayabilecek, yaşayacak ve yaşatacak özgür insanı yetiştirirken, o zamanın toplumunda bir mal olarak görülen, alınıp satılan köleleri de insan haklarına kavuşturmuştur." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)
Hazret ona, "Ne haldesin?" diye sordu.
O da şöyle arz etti: "Geceyi dört yüz dinar borçlu olduğum halde geçirdim; borcumu ödeyemiyorum. Aynı zamanda ailem de var."
Hazret ağladı ve şöyle buyurdu: "İnsanın mü'min kardeşini böyle bir halde görüp de ona bir şey yapmamasından daha büyük bir dert ve musibet ne olabilir ki?"
Daha sonra meclistekiler dağıldılar.
Münafıklardan biri şöyle dedi: "Hayret! Bunlar, bazen Allah'ın, kendilerinden hiçbir isteği reddetmediğini iddia ediyorlar, bazen de has dostlarının sorunlarını halletmekten âciz olduklarını ikrar ve itiraf ediyorlar!"
O adam gidip, o şahsın sözünü İmam'a ilettiğinde, İmam (a.s.) şöyle buyurdu: "Şimdi Allah, işlerinin yola girmesi hususunda izin verdi."
Daha sonra hizmetçisine seslendi ve "Bizim iftar ve sahur yemeğimizi getir" buyurdu.
Hizmetçi iki parça ekmek getirdi. Hazret o kişiye buyurdular ki:
"Bunları al, bundan başka bir şeyim yoktur. Allah, bu iki parça ekmekle senin üzüntünü giderecek ve sana çok hayırlar verecektir."
Adam ekmeği alarak pazara gitti ve bir balıkçıya rastladı. "Bu bir parça ekmek karşılığında balığını bana verir misin?" dedi.
Balıkçı da kabul etti. Oradan tuz satıcısına uğradı ve onun da bir miktar tuzu vardı. Bir parça ekmeği de tuzla değiştirip evine döndü.
Balığın karnını yardığında iki tane değerli inci gördü ve Allah'a şükretti. Bu sevinç içindeyken evin kapısı çaldı. Kapıyı açtığında tuz ve balık aldığı satıcıları gördü. Onlar şöyle diyorlardı:
"Ey Allah'ın kulu! Biz ne kadar uğraştıysak da bu ekmekleri dişimiz kesmedi. Ekmeklerini al ve bizden aldıkların da sana helal olsun."
Ekmekleri aldı ve evine girdi. Oturur oturmaz, İmam (a.s.) tarafından gönderilen adam kapıyı çaldı ve şöyle dedi:
"Allah seni genişliğe çıkardı, bizim ekmeklerimizi geri ver ki, bunları başkaları yiyemez."
Daha sonra adam incileri büyük bir fiyata satarak ihtiyaçlarını giderdi."
İMAM VE KAHİN
"İmam Zeynelâbidin (a.s.) yârenleri ile birlikte olduğu bir vakit, bir şahıs o hazretin yanına geldi.
İmam (a.s.) ona, "Sen kimsin?" diye sordu.
O adam, "Müneccim ve yıldız bilimcisiyim" dedi.
İmam (a.s.) ona bakarak, "Acaba seni, içeri girdiğin andan şimdiye kadar (yani birkaç dakikalık süre içinde) on dört bin âlemi gezmiş olan birisine hidayet edeyim mi?" buyurdu.
Müneccim, "Kimdir o?" dedi.
İmam (a.s.), "Eğer istiyorsan, bugün yediğin ve zahire olarak evde sakladığın şeyi sana haber vereyim mi?" buyurdu.
Müneccim, "İstiyorum" dedi.
Hazret, "Bugün soğuktan ölmüş olan çekirgeleri yedin ve evinde üç dinarı evde yapılmış olan yirmi dinar vardır."
Müneccim İmam'ın (a.s.) bu sözünü duyunca, "Şehadet ediyorum ki, sen Allah'ın yeryüzündeki büyük hücceti ve kelimesisin" dedi.
İmam Seccad (a.s.) şöyle buyurdu: "Sen de bir dostsun ki, Allah, iman etmen için kalbini denedi ve sen de iman ettin."
İMAM SECCAD (A.S.) ONLARI EĞİTEREK TOPLUMA KAZANDIRIRDI
İmam Zeynelâbidin (a.s.)'ın köle azad etmesinde elbette ki Hakkın rızasını kazanma gayesi ilk sıradadır. Ancak, o, satın aldığı köleleri eğiterek topluma da kazandırıyordu.
Köleleri bir yıldan fazla yanında tutmazdı. Onları yanında bulundukları süre zarfında yetiştirir ahlakî olgunluğa getirirdi. Azad ederken hayatını kazanabileceği bir katkıda da bulunarak serbest bırakırdı.
Ebu Hureyre'den şöyle nakledilmektedir:
"Resulûllah (s.a.v.) buyurdu ki: "Kim bir mü'min köleyi azad ederse, Allah-u Teala, onun her uzvuna karşılık azad edenin bir uzvunu cehennemden azad eder. Hatta eli el, ayağı ayak ve mahrem organlarını aynı şekilde azad eder."
Ali bin Hüseyin (a.s.) bunu duyunca Said İbn Mercane'ye, "Sen Ebu Hureyre'den bunu işittin mi" demiş.
Said de, "evet" demiş.
Bunun üzerine, Ali b. Hüseyin (a.s.), oğluna, "Mutraf'ı çağır" demiş.
Mutraf yanına gelince, "Git, sen Allah rızası için hürsün" demiş."
"İmam'ın serbest köle ve cariyelerinden büyük bir cemaat oluşmuştu."
İmam Seccad (a.s.), yılın her ay ve her gününde onları azad ediyordu, öyle ki, o hazretin azad ettiği kadın ve erkek kölelerin Medine'de bir ordu oluşturduğu göze çarpıyordu."
İmam Seccad (a.s.), "Haklar Risalesi"nde bahsettiği hakları anlayabilecek, yaşayacak ve yaşatacak özgür insanı yetiştirirken, o zamanın toplumunda bir mal olarak görülen, alınıp satılan köleleri de insan haklarına kavuşturmuştur." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.