İnsanlık suçu

Globalleşme anlayışı, az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere öyle hızlı bir sömürge süreci dayattı ki, yarım saatte toplumların kaderi değişiyor.Afrika ve Uzakdoğu dünyalarına dönük dünün klasik sömürge ve işgal yöntemleri, güncel versiyonuyla bugün İslam coğrafyasında sergileniyor.Büyük Ortadoğu Projesi eksenindeki ülkelerde yaşanan dönüşüm ve kaos, kim ne derse desin "insanlık suçu" kıratında vahşete dönüşmüş vaziyettedir.Aydınlarımız, işadamlarımız, siyasetçilerimiz, sivilimiz-askerimiz burnumuzun dibindeki bu "insanlık ve İslamlık dışı" vaziyeti, kendilerini ve milleti kandırmaksızın çok iyi okumalıdır.Zira çeşitli vilayetlerden yükselen IŞİD dumanları ve bölücü işaretler gösteriyor ki, insanlığı yok eden civarımızdaki bu vahşet ve ateş bacamızı sarmıştır.Dünya, her an her şey olabilecek bir devrana dönmüştür.Görmüyor musunuz; onurlu bir hayat arzusuyla kırk-elli yıl vatanında, işinde, ofisinde çalışan insanlar, bir anda her şeylerini kaybediyorlar.Vatanları gidince; sadece varlıkları, malları, evleri-barkları heba olmuyor. Canları, cananları, namusları, onurları, insanlık ve İslamlıkları telef olup gidiyor.Gözlerinin önünde çoluk-çocukları tecavüze uğruyor.İzzet ve şerefleri eli kanlı vahşet şebekelerinin çizmeleri altında çiğneniyor.Benzer bir vahşetin ülkemize, aydınlarımıza, işadamlarımıza, siyasetçilerimize, sivilimize-askerimize reva görülmeyeceğini iddia edenler, kendilerine de, millete de, ülkemize de yazık etmektedirler.Geçmiş dönemlerde savaşlarda bile bir mertlik vardı.Erler meydana çıkar; yüreği ve bileği güçlü olan kazanır, karşısındaki kaybederdi. Çoluğa, çocuğa, yaşlıya, eli silah tutmayana dokunulmazdı.Yeni dünya düzeni öyle mi?Büyük Ortadoğu Projesi savaşları öyle mi?İnsanlık ile uzaktan yakından alakası olmayan, hiçbir ilke tanımayan, her türlü medeniyeti yok eden vahşi bir sömürü tezgahı? Tam bir kalleş düzenek!İçten satın alınmış lejyonerlerle tezgahlanan kalleşlik ve vahşet?Kendi millet ve medeniyetinden güç almak yerine, sömürgeci küresel güçlerin değirmenine su taşıyarak koltuk kapan şahları-padişahları bile bir gece ansızın rezil-rüsvay eden bir yaygın veba bu.Afganistan'dan Irak'a, Tunus'tan Libya'ya, Suriye'den Ukrayna'ya yaşanan kaos ve vahşet vaziyetin özeti budur.Bu düzeneğin aktörleri, ortakçıları ve figüranları eliyle sergilenen insanlık ve İslamlık dışı cinayet ve vahşet, bilelim ki, insanlık suçudur. Tarih ve insanlık, bu insanlık suçunun ortakçılarını asla affetmeyecektir? Sigaya çekilme vaktinde de, bunların hesabı kolay olmayacaktır.Türk milleti ve devleti bilerek veya bilmeyerek böylesi vahşi sürecin bir parçası olamaz, olmamalıdır.Türk siyaseti aklını başına, külahını önüne koyarak bölgemizde en ağır şekilde yaşanan bu insanlık ve İslamlık dışı süreçte, varsa ortakçılığı ve yanlışları, acilen dönmelidir.Kendimizi kandırmayalım; bugün maalesef Türkiye Cumhuriyeti devletinin sicili tartışma konusudur.Bu bağlamda atılması gereken çok acil iki-üç adım var:Türk siyaseti, Türk devleti ve milletini, müttefiklerinin bile kendisine güvenmeyip profesyonel casusluk yöntemleriyle takip ettiği "kötü sicilli vaziyet"ten derhal kurtarmalıdır, bir.Medeniyet ve tarihi mirasımız perspektifinden dostunu-düşmanını çok iyi görmeli, stratejik duruşunu ve ortakçılarını çok iyi belirlemelidir, iki. Aydınlarımız, işadamlarımız, siyasetçilerimiz, sivilimiz-askerimiz, Büyük Ortadoğu Projesi ekseninde İslam coğrafyasında tezgahlan "insanlık ve İslamlık dışı" vaziyetin, ülkemize sıçratılmaması için maddi ve manevi her türlü tedbirleri almalıdır, üç? Bu bağlamda Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'ın öngörüleri ve ortaya koyduğu çözümler, sivil-asker, devlet-millet topyekun Türkiye için açık bir bahttır. Türkiye'de, burunlarının dibinde bu gerçeği göremeyenler, Rusya tarafına, Prof. Dr. Baş'tan istifade eden Rusya'nın şahlanışına baksınlar, o zaman belki görürler.Gerisi, bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete demektir.