İran uyanacak ve uyandıracak mı?

Bizler yıllardır Merhum Prof. Dr. Haydar Baş önderliğinde düşman tek, dedik. Hedef biz, dedik. İsrail, ABD, AB, Vatikan, bizleri doğruladı ve iman edenler, bize inanmadı.   

Dünü yazmaktan, tarihten örnek vermekten bizzat Haçlı-Siyonist zihniyetin, 'bu coğrafyada Müslümanları yok edeceğiz' tehditlerini hatırlatmaktan yorulduk.

Neden inanmadı?

Çünkü ümmet ve milletimiz uyutulmuştu. Evet, 1 buçuk milyar Müslüman bizzat devlet başkanları ve sözde dini önderleri tarafında uyutuldu.

Bu uyku hali sadece 20 yılda 5 milyondan fazla Müslümanın canına mal oldu. Ülkeler parçalandı, milyonlarca Müslüman, vatansız kaldı.

Bakın Gazze'ye! Resmi 55 bin gayri resmi 400 bin insan katledildi ama ümmeti uyutanlar hala aynı ninniyi söylemeye devam ediyor.

İran uyanacak ve uyandıracak mı?

İslam coğrafyasında iki büyük devlet var; Türkiye ve İran.

İsrail (Haçlı-Siyonist) inanç birliği, İran'a saldırdı. Sürpriz miydi? Asla. Afganistan, Irak, Libya, Mısır, Yemen ve Suriye'de gerçekleştirilen askeri ve siyasi operasyonların, katliamların yeni perdesi. Peki, son perde mi? Hayır.

Nereden biliyorum? Bizzat Vatikan, ABD ve İsrail'in açıklamalarından.

2000 senesini milenyum (başlangıç) yılı ilan eden Hıristiyan dünyanın ruhani lideri Papa 2. Jean Paul, 25 Aralık 1999 akşamı şunları ifade etmişti: "Birinci bin yılda Avrupa Hristiyanlaştırıldı, ikinci bin yılda Amerika Hristiyanlaştırıldı, üçüncü bin yılda da Asya'yı Hristiyanlaştıralım."

2001 ABD Başkanı Bush: 'Yeni Haçlı seferleri başlamıştır, ya bizimlesiniz ya da onlarla… Ordumuzun yapacak bir işi vardır ve bunu yerine getirecektir. Bu uzun bir süre alacak, ancak kazanmak için Amerika'nın bütün kaynaklarını kullanacağız."

Başlattıkları seferin adı neydi? Büyük Ortadoğu Projesi. Tarif ve hedefini de kendileri yapmıştı: '22 İslam ülkesinin sınır ve rejimlerini değiştirmek'.

Sondan bir önceki adım İran'dı. İran, yanıyor. Son adım Türkiye'dir. İster kabul edin, ister etmeyin.

Tekraren ifade edelim; Hedef Türkiye'dir!

Bu tekrarı yapan Merhum Prof. Dr. Haydar Baş'ın oğlu BTP Lideri Hüseyin Baş'tır. Sayın Baş yaptığı açıklamada bir kez daha gerçekleri hatırlattı:

"Büyük Orta Doğu Projesi kapsamında uzun yıllardır bölgemizi kan gölüne çeviren İsrail – ABD ittifakı kanlı planlarında yeni bir aşamaya geçti.

Gazze'de soykırım yapan, Lübnan, Suriye ve Yemen'i vuran İsrail şimdi de İran'ı hedef aldı. Bu saldırıda İsrail'e en büyük destek yine ABD'den geldi.

Tüm uluslararası hukuk kurallarına aykırı olan, egemen bir devlete yapılan bu saldırıyı kınıyorum.

İsrail saldırganlarına artık dur denmesi gerekmektedir.

Bu saldırı, İslam coğrafyasını ABD - İsrail çıkarları doğrultusunda değiştirme ve dönüştürme projesi olan Büyük Orta Doğu Projesi'nin yeni bir halkasıdır.

Projede sona doğru yaklaşılmaktadır ve son halka kabul etsek de etmesek de Türkiye'dir.

Esad sonrası Suriye'de komşumuz konumuna gelen İsrail İran saldırısıyla etrafımızdaki çemberi daraltmaktadır.

Bu Prof. Dr. Haydar Baş'ın 1991 yılındaki 1. Körfez Savaşı ile birlikte duyurduğu tarihi bir hakikattir.

Türkiye'yi yönetenlerin de bu hakikati kulaklarına küpe etmeleri ve atacakları tüm adımları bu minvalde atmaları gerekmektedir.

Tekraren ifade edelim; Hedef Türkiye'dir!

Türkiye Büyük Orta Doğu Projesi'nde son hedeftir, bir başka ifade ile Türkiye son kaledir.

Bu nedenle Türkiye'yi yönetenlerin 'ABD ne der'  düşüncesini bir kenara bırakıp tüm adımları Türkiye'nin ulusal çıkarları doğrultusunda atmaları gerekmektedir.

Zaman Türkiye'yi iç siyasi hesaplarla oyalama zamanı değil etrafımızda örülen tuzaklar ağı karşısında hazırlıklı hale getirme zamanıdır."

Özetle

Haçlı-Siyonist ittifakı, inanç temelli hedeflerini tek tek gerçekleştiriyor. Bu hedeflerini gerçekleştirirken hiçbir ölçü, kanun, kural, hukuk vs. tanımıyor.

Diğer taraftan yıllardır her saldırının her katliamın ardından dile getirilen; 'uluslararası hukuku ihlal, vahşet, kabul edilemez, şiddetle kınıyoruz, BM'yi göreve çağırıyoruz, dünya bu vahşete sessiz kalmamalı' gibi nice açıklamaların boş olduğu, muhatapsız kaldığı bir kez daha teyit edilmiştir.

Sayın Erdoğan'ın, İran'a saldıran İsrail'e karşı kurduğu cümleler çok önemli ve yerindedir. Muhalefetin çıkışı da değerlidir. Ama o cümlelerin içleri doldurulduğu ve gerekenler icraata dönüştürüldüğü zaman…

İcraat ne zaman?

Yıllardır söylenen sözler ne zaman icraata döner? Kalplerden zaaf atıldığı zaman. Nasıl mı?

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Size çullanmak üzere, yabancı kavimlerin, tıpkı sofraya çağrışan yiyiciler gibi, birbirlerini çağıracakları zaman yakındır."

Orada bulunanlardan biri: "O gün sayıca azlığımızdan mı?" diye sordu: "Hayır," buyurdular. "Bilakis o gün siz çoksunuz. Lakin sizler bir selin getirip yığdığı çer-çöpler gibi hiçbir ağırlığı olmayan çer-çöpler durumunda olacaksınız.

Allah, düşmanlarınızın kalbinden size karşı korku duygusunu çıkaracak ve sizin kalplerinize zaafı atacak!" "Zaaf da nedir ey Allah`ın Resulü?" denildi. "Dünya sevgisi ve ölüm korkusu!" buyurdular.

Düşman ABD'dir, İsrail'dir, AB'dir.