"Düvel-i sevalip/Haçlı ülkelerinde" yıllardır yaşayıp da yaz aylarında "sıla-yi rahm" için -siz buna yakınlarını görmek de diyebilirsiniz- memleketlerine gelen yakınlarınıza Avrupa'yı hiç sordunuz mu?
Kısaca şunu demek istiyorum;
Birinci jenerasyon 40 senedir AB'yi oluşturan ülkelerdedir.
1960'lı yıllar tren garlarında, "Sessiz Gemi" formatında;
Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi alır da sessiz yol,
Sallanmaz bu kalkışta ne mendil ne de bir kol.
(bir istisna var ki, bu tren garı kalkışıdır ve hem mendil hem de kol sallanır)
Bir çok gidenlerin her biri memnun (mu) ki yerinden,
Birçok seneler geçti dönen yok(tu) seferinden...
O zamanlar hızlı tren yok, gidersiniz sağ-salim tabii.
(Yahya Kemal'den özür dileyerek)
Şiir ve şarkılarıyla tren garlarından yolcu etmiştik, kimimizin babasını, amcasını, ağabisini...
dile kolay,
bakıra kalay,
zılgıta halay,
şinanay yavrum şinanay.
Tam kırk sene, hatta küsuru bile var, oldu.
AB denen, ne menem şey ise, birlikteliği onlardan daha iyi kim bilebilir.
Sordunuz mu onlara.
Yani işi birinci ehil ağızdan öğrendiniz mi?
Yoksa siz başka şeyler mi sormayı yeğlediniz.
Adamları onun için mi eğlediniz.
Ayıp ettiniz.
Şunu mu sordunuz?
Kaç Euro'n vaaa?
Bu gelişte kaç daire alacaksuunn?
Hüsmen akanın tarlasını tarlaya katçeen mi?
Dayrelerin kirasını netceeen?
Eski kiracıyden memnunseeen?
Kirayı zemeninde ödemiyi mi?
Var turzi vay, her gecenen kumer oyniyi de seğen kirayı virmiyi, ha, vayy nımıssız vey?
Hatcegillerin kızı Kezban büyüdü serpildi, M. Ali'ye isteecen mi bu kez?
Sahi siz bu tip şeyleri mi konuştunuz Alamancı akrabayla bir ay boyunca?
Ayıp ettiniz, çok şey kayıp ettiniz.
Ben birinci derece yakınımla AB'yi konuştum.
Hani sayın Başbakan'ın taa Ayter Yaylası'nda, hacıefendilere, başı örtük ninelere yaptığı tarihi ve rakımı bin küsur yükseklikte olduğu için de coğrafi konuşmada; "İnşallah Aralık'ta alacağımız AB ile müzakere tarihi sonrası ülkemiz bambaşka bir hal alacak" demişti ya, ve o halk da alkışlamıştı ya o nutku.
İşte bizi bir ihtimal muhatap kabul edecek (müzakere tarihi almak bu demek) olan AB'yi sordum kuzenime.
Yıllarca orada öğretmenlik yaptığı için, dedikleri dolu doludur.
"Avrupa bitmiştir", "Avrupa büyük bir çürüme hali yaşıyor", "Türk insanının gözünde büyüttüğü AB'yi büyük bir çıkmaz bekliyor" şeklinde kurduğu cümlelere itiraz edecektim, utandım.
Hani bir fıkrada vardı ya, adam morgda nöbet beklerken ayağa kalkan ölüye demişti ya;
"Doktor senin için öldü diyor, sen doktordan daha iyi mi biliyorsun, yat aşağı"
Bunu deyesim geldi.
Sen Başbakan'dan daha iyi mi biliyorsun?
Hele dedim sözünü tamamlasın.
Devam etti.
Türklere karşı, özellikle de 11 Eylül sonrası korkunç boyutta bir düşmanlık ve dışlama süreci başladı.
İyi de dedim, Usame, anlat köseme, Bin Ladin (bir dönem laikliği ladin şeklinde tercüme edenler olmuştu) Türk değil ki.
Rivayete göre Usame'nin dokuzuncu göbekten dedesi El İbrişimî Türk asıllı imiş.
Bu yalanın aslı var mı imiş.
Türkçe'yi neredeyse evde bile konuşmayı yasaklayacaklar.
Umuma açık, hususa kapalı yerlerde çoluk-çocukla Türkçe konuşmak yasak.
Okullarda Türkçe'yi yasakladılar. Özellikle de son jenerasyon, yani ortaokul ve lise çağlarındaki çocuklara yönelik, onları asimile edip, bulundukları ülkelerin birer vatandaşı yapmak için yoğun bir gayret var.
Şartları zorlaştırıp bizim Türkiye'ye kendi isteğimizle dönmemizi sağlamaya çalışıyorlar.
"AB yakın zamanda, tıpkı komünizm gibi dağılırsa hiç şaşma, kimse memnun değil bu birliktelikten" deyince, sus dedim, vatana ihanetten içeri atarlar seni.
Ve daha neler dedi neler bizim kuzen, beni üzen, bozuk düzen.
Bir mak'at/oturak büyüklüğünde NL'de bunlar olursa, varın diğer yerleri siz düşünün.
Peki dedim, son bir soru;
Sayın Başbakan'ın oğlunun nikah şahitliği için bir Katolik'i, kızının nikah şahitliği için de bir Ortodoks'u davet etmesi de mi size olan baskıyı azaltmadı?
Sustu,
Kustu,
Pustu,
Kurtarmak için postu...
Siz siz olun, soruverin yakınlarınıza şu AB'yi?
Doldurun böylece heybeyi.
Bırakın artık vay be'yi...
Kısaca şunu demek istiyorum;
Birinci jenerasyon 40 senedir AB'yi oluşturan ülkelerdedir.
1960'lı yıllar tren garlarında, "Sessiz Gemi" formatında;
Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
Hiç yolcusu yokmuş gibi alır da sessiz yol,
Sallanmaz bu kalkışta ne mendil ne de bir kol.
(bir istisna var ki, bu tren garı kalkışıdır ve hem mendil hem de kol sallanır)
Bir çok gidenlerin her biri memnun (mu) ki yerinden,
Birçok seneler geçti dönen yok(tu) seferinden...
O zamanlar hızlı tren yok, gidersiniz sağ-salim tabii.
(Yahya Kemal'den özür dileyerek)
Şiir ve şarkılarıyla tren garlarından yolcu etmiştik, kimimizin babasını, amcasını, ağabisini...
dile kolay,
bakıra kalay,
zılgıta halay,
şinanay yavrum şinanay.
Tam kırk sene, hatta küsuru bile var, oldu.
AB denen, ne menem şey ise, birlikteliği onlardan daha iyi kim bilebilir.
Sordunuz mu onlara.
Yani işi birinci ehil ağızdan öğrendiniz mi?
Yoksa siz başka şeyler mi sormayı yeğlediniz.
Adamları onun için mi eğlediniz.
Ayıp ettiniz.
Şunu mu sordunuz?
Kaç Euro'n vaaa?
Bu gelişte kaç daire alacaksuunn?
Hüsmen akanın tarlasını tarlaya katçeen mi?
Dayrelerin kirasını netceeen?
Eski kiracıyden memnunseeen?
Kirayı zemeninde ödemiyi mi?
Var turzi vay, her gecenen kumer oyniyi de seğen kirayı virmiyi, ha, vayy nımıssız vey?
Hatcegillerin kızı Kezban büyüdü serpildi, M. Ali'ye isteecen mi bu kez?
Sahi siz bu tip şeyleri mi konuştunuz Alamancı akrabayla bir ay boyunca?
Ayıp ettiniz, çok şey kayıp ettiniz.
Ben birinci derece yakınımla AB'yi konuştum.
Hani sayın Başbakan'ın taa Ayter Yaylası'nda, hacıefendilere, başı örtük ninelere yaptığı tarihi ve rakımı bin küsur yükseklikte olduğu için de coğrafi konuşmada; "İnşallah Aralık'ta alacağımız AB ile müzakere tarihi sonrası ülkemiz bambaşka bir hal alacak" demişti ya, ve o halk da alkışlamıştı ya o nutku.
İşte bizi bir ihtimal muhatap kabul edecek (müzakere tarihi almak bu demek) olan AB'yi sordum kuzenime.
Yıllarca orada öğretmenlik yaptığı için, dedikleri dolu doludur.
"Avrupa bitmiştir", "Avrupa büyük bir çürüme hali yaşıyor", "Türk insanının gözünde büyüttüğü AB'yi büyük bir çıkmaz bekliyor" şeklinde kurduğu cümlelere itiraz edecektim, utandım.
Hani bir fıkrada vardı ya, adam morgda nöbet beklerken ayağa kalkan ölüye demişti ya;
"Doktor senin için öldü diyor, sen doktordan daha iyi mi biliyorsun, yat aşağı"
Bunu deyesim geldi.
Sen Başbakan'dan daha iyi mi biliyorsun?
Hele dedim sözünü tamamlasın.
Devam etti.
Türklere karşı, özellikle de 11 Eylül sonrası korkunç boyutta bir düşmanlık ve dışlama süreci başladı.
İyi de dedim, Usame, anlat köseme, Bin Ladin (bir dönem laikliği ladin şeklinde tercüme edenler olmuştu) Türk değil ki.
Rivayete göre Usame'nin dokuzuncu göbekten dedesi El İbrişimî Türk asıllı imiş.
Bu yalanın aslı var mı imiş.
Türkçe'yi neredeyse evde bile konuşmayı yasaklayacaklar.
Umuma açık, hususa kapalı yerlerde çoluk-çocukla Türkçe konuşmak yasak.
Okullarda Türkçe'yi yasakladılar. Özellikle de son jenerasyon, yani ortaokul ve lise çağlarındaki çocuklara yönelik, onları asimile edip, bulundukları ülkelerin birer vatandaşı yapmak için yoğun bir gayret var.
Şartları zorlaştırıp bizim Türkiye'ye kendi isteğimizle dönmemizi sağlamaya çalışıyorlar.
"AB yakın zamanda, tıpkı komünizm gibi dağılırsa hiç şaşma, kimse memnun değil bu birliktelikten" deyince, sus dedim, vatana ihanetten içeri atarlar seni.
Ve daha neler dedi neler bizim kuzen, beni üzen, bozuk düzen.
Bir mak'at/oturak büyüklüğünde NL'de bunlar olursa, varın diğer yerleri siz düşünün.
Peki dedim, son bir soru;
Sayın Başbakan'ın oğlunun nikah şahitliği için bir Katolik'i, kızının nikah şahitliği için de bir Ortodoks'u davet etmesi de mi size olan baskıyı azaltmadı?
Sustu,
Kustu,
Pustu,
Kurtarmak için postu...
Siz siz olun, soruverin yakınlarınıza şu AB'yi?
Doldurun böylece heybeyi.
Bırakın artık vay be'yi...
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024