İYİ Parti lideri Grup Toplantısı'nda konuştu
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, "Dünya için en büyük tehlike Hindistan ve Pakistan'ın nükleer silahlara sahip olmasıdır. O sebeple 'Kim kimin yanında duracak' tartışması yapma zamanı değildir" dedi
07.05.2025 16:16:00
AA
AA





İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'ndaki konuşmasına İran Süper Ligi'nde şampiyon olan Traktör futbol takımını kutlayarak başladı.
Yarın Traktör takımının kendi sahasında ve seyircisiyle şampiyonluğu kutlayacağı son lig maçını izlemek üzere Tebriz'e gitmeyi planladığını ancak Türkiye'deki son gelişmeler nedeniyle gidemeyeceğini bildiren Dervişoğlu, Traktör'ün sadece bir spor kulübü değil, İran'daki Türklerin ve Türklüğün sesi, nefesi, coşkusu olduğunu ifade etti.
Türkiye'deki ekonominin durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Dervişoğlu, aylık enflasyonun yüzde 3, yıllık enflasyonun yüzde 37 arttığını, ev fiyatlarının ise bir yılda yüzde 70 yükseldiğini söyledi.
Dervişoğlu, sanayicinin üretemediğini, esnafın sattığının yerine koyamadığını, çiftçinin ektiğini satamadığını, emeklinin yaşayamadığını, artan beyaz eşya fiyatları, düğün salonu ve ev kiraları nedeniyle gençlerin evlenemediğini savundu.
Hindistan ve Pakistan arasındaki gerginliğe değinen Dervişoğlu, iki devlet arasındaki çatışmaların büyüme ihtimaline dikkati çekti. Hindistan ile Pakistan arasındaki Keşmir davasının Türkiye'nin Kıbrıs davası ile benzerlikler taşıdığını belirten Dervişoğlu, "Dünya için en büyük tehlike Hindistan ve Pakistan'ın nükleer silahlara sahip olmasıdır. O sebeple 'Kim kimin yanında duracak' tartışması yapma zamanı değildir." diye konuştu.
Uluslararası güçlerin konuyla ilgili devreye girmesi gerektiğini dile getiren Dervişoğlu, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere bütün barış kuruluşlarının durumdan vazife çıkarmasının önemini belirtti. Dünyayı savaşa sürüklemeye hiç kimsenin hakkı olmadığını vurgulayan Dervişoğlu, "Hiç kimse bu kanunsuz, hukuksuz ve adaletsiz hakkı, ismi ABD de Rusya da Çin de olsa dile getiremez." değerlendirmesinde bulundu.
"Bir Türk milliyetçisi rahmetli Başbuğ Türkeş'in kabrini ziyaret edemeyecek öyle mi"
Dervişoğlu, siyasetin öfke ürettiğini, milleti kamplaştıran ve ayrıştıran bir dilin kullanıldığını, bu durumun sürdürülebilir olmadığını söyledi.
Ortaya çıkan öfkenin sokak ortasında kadınlara yönelen şiddet olaylarında, trafikteki kavgalarda ve siyasetçilere yönelik saldırılarda kendini gösterdiğini ifade eden Dervişoğlu, şöyle konuştu:
"Bir evlat, babasının mezarını ziyaret edemeyecek öyle mi? Ankara'nın ortasında, merkezinde, herkesin gözü önünde, bir Türk milliyetçisi rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş'in kabrini ziyaret edemeyecek öyle mi? Yazıklar olsun buna sebep olanlara. Ben Anıtkabir'i, Süleyman Demirel'in anıt mezarını, İstanbul'daki demokrasi şehitlerimiz Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan'ın mezarlarını, Turgut Özal'ın kabrini ziyaret ediyorum. Kıbrıs'a gittiğimde Fazıl Küçük'ün, Rauf Denktaş'ın kabrini ziyaret ediyorum. Ama Alparslan Türkeş'in mezarının olduğu yere bir Türk milliyetçisi olarak gitmek istediğimde tereddüt yaşıyorum. Bu, büyük Türk milletini Alparslan Türkeş'ten uzaklaştırma projesidir. Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetenlere düşen sorumluluk, derhal ve zaman kaybetmeden Başbuğ Alparslan Türkeş'in kabrinin olduğu yere anıt mezar statüsü kazandırmak olmalıdır. Oradaki fuzuli işgal ortadan kaldırılmalıdır."
"Pabuç bırakmayacağız"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e yönelik saldırıya ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Dervişoğlu, "Türkiye bu aşamaya gelmiştir. Sizin maksadınız nedir? Bir cani, hem de bir evlat katili, infaz yasasından faydalanmış aramızda dolaşıyor. Canlı yayında, kameraların önünde, ne hikmetse, bir parti Genel Başkanı'na denk geliyor ve ona saldırıyor. Anayasa'nın her yurttaşa tanıdığı siyaset yapma hakkına yönelen hiçbir saldırı basit bir adli vaka değildir." dedi.
Dervişoğlu, bunun sıradan bir cebir suçundan fiil olmadığını belirterek, şunları kaydetti:
"Bu, doğrudan doğruya anayasal düzene, demokratik hayatımıza ve Cumhuriyet'in temel ilkelerine yönelik bir tehdittir. Biz bu ülkede her istediğimiz kişiye her istediğimiz şeyi yaptırırız dayatmasıdır. Buna pabuç bırakmayacağız. Herkes bunu iyi bilmelidir. Bir milletvekiline, bir il başkanına, bir siyasi parti liderine yönelen saldırı sadece bir kişiye değil, bir hakka, kuruma, rejime yönelmiş demektir. 'Sana siyaset yaptırmayacağım' demektir ya da 'Ben siyaset yapma hakkını bile ortadan kaldırırım' tehdididir. Bu nedenle bu eylemler sıradan bir asayiş suçu olarak ele alınamaz, ele alınmamalıdır."
"Neyi temsil ediyorsam onu dile getirmekle mükellefim"
Herkese karşı açık konuştuklarını, kamera önünde ve arkasında başka pozlarının olmadığını dile getiren Dervişoğlu, "Bunları söylerken, kimse benden, bizden, ölünün arkasından ileri geri konuşmak da beklemesin. Ben neysem oyum, neyi temsil ediyorsam onu dile getirmekle mükellefim. Bize tanımadığımız bir cenazenin geçişinde bile saygıyla durmayı öğrettiler. Peygamber efendimizin 'Ölülerinizi hayırla yad ediniz' tembihi de bu mükellefiyetin ve örfümüzün gereğidir. Ancak hayırla yad etmek demek, 'Hayırla anılamayacak eylemleri de bir ölünün arkasına saklanarak geçer akçe sayacağız' demek değildir." ifadelerini kullandı.
Dervişoğlu'nun konuşmasının ardından İYİ Parti TBMM Grup Toplantısı basına kapalı devam etti.
Yarın Traktör takımının kendi sahasında ve seyircisiyle şampiyonluğu kutlayacağı son lig maçını izlemek üzere Tebriz'e gitmeyi planladığını ancak Türkiye'deki son gelişmeler nedeniyle gidemeyeceğini bildiren Dervişoğlu, Traktör'ün sadece bir spor kulübü değil, İran'daki Türklerin ve Türklüğün sesi, nefesi, coşkusu olduğunu ifade etti.
Türkiye'deki ekonominin durumuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Dervişoğlu, aylık enflasyonun yüzde 3, yıllık enflasyonun yüzde 37 arttığını, ev fiyatlarının ise bir yılda yüzde 70 yükseldiğini söyledi.
Dervişoğlu, sanayicinin üretemediğini, esnafın sattığının yerine koyamadığını, çiftçinin ektiğini satamadığını, emeklinin yaşayamadığını, artan beyaz eşya fiyatları, düğün salonu ve ev kiraları nedeniyle gençlerin evlenemediğini savundu.
Hindistan ve Pakistan arasındaki gerginliğe değinen Dervişoğlu, iki devlet arasındaki çatışmaların büyüme ihtimaline dikkati çekti. Hindistan ile Pakistan arasındaki Keşmir davasının Türkiye'nin Kıbrıs davası ile benzerlikler taşıdığını belirten Dervişoğlu, "Dünya için en büyük tehlike Hindistan ve Pakistan'ın nükleer silahlara sahip olmasıdır. O sebeple 'Kim kimin yanında duracak' tartışması yapma zamanı değildir." diye konuştu.
Uluslararası güçlerin konuyla ilgili devreye girmesi gerektiğini dile getiren Dervişoğlu, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere bütün barış kuruluşlarının durumdan vazife çıkarmasının önemini belirtti. Dünyayı savaşa sürüklemeye hiç kimsenin hakkı olmadığını vurgulayan Dervişoğlu, "Hiç kimse bu kanunsuz, hukuksuz ve adaletsiz hakkı, ismi ABD de Rusya da Çin de olsa dile getiremez." değerlendirmesinde bulundu.
"Bir Türk milliyetçisi rahmetli Başbuğ Türkeş'in kabrini ziyaret edemeyecek öyle mi"
Dervişoğlu, siyasetin öfke ürettiğini, milleti kamplaştıran ve ayrıştıran bir dilin kullanıldığını, bu durumun sürdürülebilir olmadığını söyledi.
Ortaya çıkan öfkenin sokak ortasında kadınlara yönelen şiddet olaylarında, trafikteki kavgalarda ve siyasetçilere yönelik saldırılarda kendini gösterdiğini ifade eden Dervişoğlu, şöyle konuştu:
"Bir evlat, babasının mezarını ziyaret edemeyecek öyle mi? Ankara'nın ortasında, merkezinde, herkesin gözü önünde, bir Türk milliyetçisi rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş'in kabrini ziyaret edemeyecek öyle mi? Yazıklar olsun buna sebep olanlara. Ben Anıtkabir'i, Süleyman Demirel'in anıt mezarını, İstanbul'daki demokrasi şehitlerimiz Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu, Hasan Polatkan'ın mezarlarını, Turgut Özal'ın kabrini ziyaret ediyorum. Kıbrıs'a gittiğimde Fazıl Küçük'ün, Rauf Denktaş'ın kabrini ziyaret ediyorum. Ama Alparslan Türkeş'in mezarının olduğu yere bir Türk milliyetçisi olarak gitmek istediğimde tereddüt yaşıyorum. Bu, büyük Türk milletini Alparslan Türkeş'ten uzaklaştırma projesidir. Türkiye Cumhuriyeti'ni yönetenlere düşen sorumluluk, derhal ve zaman kaybetmeden Başbuğ Alparslan Türkeş'in kabrinin olduğu yere anıt mezar statüsü kazandırmak olmalıdır. Oradaki fuzuli işgal ortadan kaldırılmalıdır."
"Pabuç bırakmayacağız"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e yönelik saldırıya ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Dervişoğlu, "Türkiye bu aşamaya gelmiştir. Sizin maksadınız nedir? Bir cani, hem de bir evlat katili, infaz yasasından faydalanmış aramızda dolaşıyor. Canlı yayında, kameraların önünde, ne hikmetse, bir parti Genel Başkanı'na denk geliyor ve ona saldırıyor. Anayasa'nın her yurttaşa tanıdığı siyaset yapma hakkına yönelen hiçbir saldırı basit bir adli vaka değildir." dedi.
Dervişoğlu, bunun sıradan bir cebir suçundan fiil olmadığını belirterek, şunları kaydetti:
"Bu, doğrudan doğruya anayasal düzene, demokratik hayatımıza ve Cumhuriyet'in temel ilkelerine yönelik bir tehdittir. Biz bu ülkede her istediğimiz kişiye her istediğimiz şeyi yaptırırız dayatmasıdır. Buna pabuç bırakmayacağız. Herkes bunu iyi bilmelidir. Bir milletvekiline, bir il başkanına, bir siyasi parti liderine yönelen saldırı sadece bir kişiye değil, bir hakka, kuruma, rejime yönelmiş demektir. 'Sana siyaset yaptırmayacağım' demektir ya da 'Ben siyaset yapma hakkını bile ortadan kaldırırım' tehdididir. Bu nedenle bu eylemler sıradan bir asayiş suçu olarak ele alınamaz, ele alınmamalıdır."
"Neyi temsil ediyorsam onu dile getirmekle mükellefim"
Herkese karşı açık konuştuklarını, kamera önünde ve arkasında başka pozlarının olmadığını dile getiren Dervişoğlu, "Bunları söylerken, kimse benden, bizden, ölünün arkasından ileri geri konuşmak da beklemesin. Ben neysem oyum, neyi temsil ediyorsam onu dile getirmekle mükellefim. Bize tanımadığımız bir cenazenin geçişinde bile saygıyla durmayı öğrettiler. Peygamber efendimizin 'Ölülerinizi hayırla yad ediniz' tembihi de bu mükellefiyetin ve örfümüzün gereğidir. Ancak hayırla yad etmek demek, 'Hayırla anılamayacak eylemleri de bir ölünün arkasına saklanarak geçer akçe sayacağız' demek değildir." ifadelerini kullandı.
Dervişoğlu'nun konuşmasının ardından İYİ Parti TBMM Grup Toplantısı basına kapalı devam etti.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.