Kâbe’nin tanıdığı İmam
İmam (a.s.), ihram bağladığı ve alnının nasırı gözüktüğü bir halde gelerek tavafa başladı
22.09.2023 08:40:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Hişam bin Abdülmelik (10. Abbasi halifesi, bu olayda henüz halife değildir) hac merasimine katılıp Allah'ın evini tavaf etmekle meşgul olduğu bir sırada, Hacerü'l Esved'e el sürmek istediğinde halkın izdihamından dolayı eli ona yetişmedi.
Daha sonra Hişam için oraya bir minber bıraktılar; o da Şam halkı etrafını sardığı halde minberin üzerinden tavaf edenleri seyretmekle meşgul oldu.
Bu sırada Hişam'ın gözü Ali bin Hüseyin (a.s.)'a ilişti. İmam (a.s.), ihram bağladığı ve alnının nasırı gözüktüğü bir halde gelerek tavafa başladı.
Hacerü'l Esved'e ulaştığında halk, onun heybet ve azametini görerek saygı için ona yol verdiler. İmam (a.s.) da kolaylıkla Hacerü'l Esved'i istilam etti. (ona elini sürdü).
Hişam, İmam (a.s.)'ın azamet ve halkın arasındaki ihtiramını kendi gözleriyle gördüğünden dolayı çok rahatsız oldu. Şamlı birisi Hişam'a dönerek, "Ey emirü'l-mü'minin bu adam kimdir?" diye sordu.
Hişam, Şam halkının İmam Zeynelâbidin (a.s.)'ı tanımamaları ve ona rağbet etmemeleri için tanıdığı halde "tanımıyorum" dedi.
Orada bulunan şair Ferezdak, hiç çekinmeden, "Ben, onu çok iyi tanıyorum" dedi.
Onun bu sözü üzerine Şamlı adam ona dönerek, "Ey Eba Faris! O şahıs kimdir?" diye sordu.
Ferezdak tam bir şecaatle İmam hakkında güzel bir şiir söyledi. O şiirin birkaç mânâsı şöyledir:
"Bu öyle bir şahıstır ki, Mekke toprağı onun ayak izini tanıyor
Kâbe evi, haremin dışı ve içi de onu tanıyor
Bu, Allah'ın en iyi kullarının oğludur
Bu, Allah'tan korkan, tertemiz ve Allah'ın yeryüzündeki nişanesidir
Bu, öyle bir kimsedir ki, seçkin Ahmed (s.a.v.) onun babasıdır
Rabbim sürekli O'na salat ve selam etmektedir
Eğer Rükün (Hacerü'l Esved), kimin ona el sürmüş olduğunu bilmiş olsaydı
Mutlaka yere kapanıp onun ayak yerini öperdi
Bu, babası Resulûllah (s.a.v.) olan Ali (Zeynelâbidin)'dir
Ki, onun hidayet nuruyla ümmetler hidayet olmaktadır
Bu, öyle bir kimsedir ki, Câfer-i Tayyar onun amcasıdır
Diğer amcası ise, sevdiklerinden dolayı kendisine yemin ettikleri şehit olmuş kahraman Hamza'dır.
Bu, kadınların hanımefendisi Fatıma'nın oğludur.
Ve kılıcında kafirler için azab olan vasi (Ali)'nin oğludur
Bu şahıs kimdir diye sorman ona zarar vermez
Çünkü Arap, Acem herkes onu tanımaktadır."
Hişam, Ferezdak'ın bu şiirinden dolayı sinirlenerek onun Beytülmal'dan hukukunun kesilmesini emretti.
Sonra, "Neden bizim hakkımızda böyle bir şiir söylemedin?" diye itirazda bulundu.
Ferezdak cevaben şöyle dedi: "Onun ceddi gibi bir ced, onun babası gibi bir baba ve onun annesi gibi bir anne getir, onun hakkında söylediğim gibi senin hakkında da söyleyeyim."
Hişam sonra onu Mekke ile Medine arasında olan Ofsan'a sürerek orada hapse attırdı.
Bu olay Ali bin Hüseyin'e ulaşınca, İmam (a.s.) ona on iki bin dirhem göndererek şöyle dedi:
"Ey Eba Faris! Bizi mazur gör. Eğer yanımızda bundan fazlası olsaydı, daha fazla gönderirdik."
Ferezdak bu parayı geri çevirerek şöyle dedi: "Ey Resulûllah (s.a.v.)'in oğlu! Ben bu kasideyi, sadece Allah ve Resulü'ne olan sevgimden dolayı söyledim."
İmam (a.s.), kendisine geri gelen parayı geri çevirerek şöyle buyurdular:
"Benim hakkım için bu parayı kabul et. Şüphesiz, Allah-u Teala senin niyet ve bize olan bâtınî sevginden haberdardır."
Ferezdak, İmam'ın bu sözünü duyunca, İmam Zeynelâbidin (a.s.)'ın hediyesini kabul etti.
Ferezdak hapiste olduğu halde Hişam'ı hiciv ediyor ve onun aleyhinde şiirler söylüyordu. Hişam bunu duyar duymaz onu serbest bıraktı. Diğer bir rivayete göre ise, onu oradan çıkarıp Basra'ya sürdü.
Hac vazifesi esnasında Allah'a niyazı
"İmam Beyt-i Haram'daki hac menasikini tamamlayınca, rahmet oluğunun altında namaza dururdu. Tavus el-Yemanî, onu bu mekânda namaz kılarken gördü. Allah'a dua ediyor, Allah korkusundan ağlıyordu. Namazı tamamlayınca, Tavus ona şöyle dedi:
"Seni huşû içinde görüyorum ama senin üç özelliğin var ki, bunların seni korkudan emin kılmalarını umuyorum. Birincisi, sen Resulûllah (s.a.v.)'in oğlusun. İkincisi, dedenin şefaati. Üçüncüsü de, Allah'ın rahmeti."
İmam, ona şu karşılığı verdi: "Ey Tavus! Resulûllah (s.a.v.)'in oğlu olmam, beni güvende kılmaz. Çünkü ben Allah'ın, şu sözünü duydum: "O gün artık aralarında akrabalık bağları kalmamıştır, birbirlerini arayıp sormazlar."
Dedemin şefaati de beni güvende kılmaz. Çünkü yüce Allah şöyle buyuruyor: "Allah rızasına ulaşmış olanlardan başkasına şefaat etmezler."
Allah'ın rahmetine gelince, Yüce Allah, bu hususta şöyle buyuruyor: "Muhakkak ki, iyilik edenlere Allah'ın rahmeti çok yakındır."
Bense muhsinlerden, iyilik edenlerden olup olmadığımı bilmiyorum." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)
Daha sonra Hişam için oraya bir minber bıraktılar; o da Şam halkı etrafını sardığı halde minberin üzerinden tavaf edenleri seyretmekle meşgul oldu.
Bu sırada Hişam'ın gözü Ali bin Hüseyin (a.s.)'a ilişti. İmam (a.s.), ihram bağladığı ve alnının nasırı gözüktüğü bir halde gelerek tavafa başladı.
Hacerü'l Esved'e ulaştığında halk, onun heybet ve azametini görerek saygı için ona yol verdiler. İmam (a.s.) da kolaylıkla Hacerü'l Esved'i istilam etti. (ona elini sürdü).
Hişam, İmam (a.s.)'ın azamet ve halkın arasındaki ihtiramını kendi gözleriyle gördüğünden dolayı çok rahatsız oldu. Şamlı birisi Hişam'a dönerek, "Ey emirü'l-mü'minin bu adam kimdir?" diye sordu.
Hişam, Şam halkının İmam Zeynelâbidin (a.s.)'ı tanımamaları ve ona rağbet etmemeleri için tanıdığı halde "tanımıyorum" dedi.
Orada bulunan şair Ferezdak, hiç çekinmeden, "Ben, onu çok iyi tanıyorum" dedi.
Onun bu sözü üzerine Şamlı adam ona dönerek, "Ey Eba Faris! O şahıs kimdir?" diye sordu.
Ferezdak tam bir şecaatle İmam hakkında güzel bir şiir söyledi. O şiirin birkaç mânâsı şöyledir:
"Bu öyle bir şahıstır ki, Mekke toprağı onun ayak izini tanıyor
Kâbe evi, haremin dışı ve içi de onu tanıyor
Bu, Allah'ın en iyi kullarının oğludur
Bu, Allah'tan korkan, tertemiz ve Allah'ın yeryüzündeki nişanesidir
Bu, öyle bir kimsedir ki, seçkin Ahmed (s.a.v.) onun babasıdır
Rabbim sürekli O'na salat ve selam etmektedir
Eğer Rükün (Hacerü'l Esved), kimin ona el sürmüş olduğunu bilmiş olsaydı
Mutlaka yere kapanıp onun ayak yerini öperdi
Bu, babası Resulûllah (s.a.v.) olan Ali (Zeynelâbidin)'dir
Ki, onun hidayet nuruyla ümmetler hidayet olmaktadır
Bu, öyle bir kimsedir ki, Câfer-i Tayyar onun amcasıdır
Diğer amcası ise, sevdiklerinden dolayı kendisine yemin ettikleri şehit olmuş kahraman Hamza'dır.
Bu, kadınların hanımefendisi Fatıma'nın oğludur.
Ve kılıcında kafirler için azab olan vasi (Ali)'nin oğludur
Bu şahıs kimdir diye sorman ona zarar vermez
Çünkü Arap, Acem herkes onu tanımaktadır."
Hişam, Ferezdak'ın bu şiirinden dolayı sinirlenerek onun Beytülmal'dan hukukunun kesilmesini emretti.
Sonra, "Neden bizim hakkımızda böyle bir şiir söylemedin?" diye itirazda bulundu.
Ferezdak cevaben şöyle dedi: "Onun ceddi gibi bir ced, onun babası gibi bir baba ve onun annesi gibi bir anne getir, onun hakkında söylediğim gibi senin hakkında da söyleyeyim."
Hişam sonra onu Mekke ile Medine arasında olan Ofsan'a sürerek orada hapse attırdı.
Bu olay Ali bin Hüseyin'e ulaşınca, İmam (a.s.) ona on iki bin dirhem göndererek şöyle dedi:
"Ey Eba Faris! Bizi mazur gör. Eğer yanımızda bundan fazlası olsaydı, daha fazla gönderirdik."
Ferezdak bu parayı geri çevirerek şöyle dedi: "Ey Resulûllah (s.a.v.)'in oğlu! Ben bu kasideyi, sadece Allah ve Resulü'ne olan sevgimden dolayı söyledim."
İmam (a.s.), kendisine geri gelen parayı geri çevirerek şöyle buyurdular:
"Benim hakkım için bu parayı kabul et. Şüphesiz, Allah-u Teala senin niyet ve bize olan bâtınî sevginden haberdardır."
Ferezdak, İmam'ın bu sözünü duyunca, İmam Zeynelâbidin (a.s.)'ın hediyesini kabul etti.
Ferezdak hapiste olduğu halde Hişam'ı hiciv ediyor ve onun aleyhinde şiirler söylüyordu. Hişam bunu duyar duymaz onu serbest bıraktı. Diğer bir rivayete göre ise, onu oradan çıkarıp Basra'ya sürdü.
Hac vazifesi esnasında Allah'a niyazı
"İmam Beyt-i Haram'daki hac menasikini tamamlayınca, rahmet oluğunun altında namaza dururdu. Tavus el-Yemanî, onu bu mekânda namaz kılarken gördü. Allah'a dua ediyor, Allah korkusundan ağlıyordu. Namazı tamamlayınca, Tavus ona şöyle dedi:
"Seni huşû içinde görüyorum ama senin üç özelliğin var ki, bunların seni korkudan emin kılmalarını umuyorum. Birincisi, sen Resulûllah (s.a.v.)'in oğlusun. İkincisi, dedenin şefaati. Üçüncüsü de, Allah'ın rahmeti."
İmam, ona şu karşılığı verdi: "Ey Tavus! Resulûllah (s.a.v.)'in oğlu olmam, beni güvende kılmaz. Çünkü ben Allah'ın, şu sözünü duydum: "O gün artık aralarında akrabalık bağları kalmamıştır, birbirlerini arayıp sormazlar."
Dedemin şefaati de beni güvende kılmaz. Çünkü yüce Allah şöyle buyuruyor: "Allah rızasına ulaşmış olanlardan başkasına şefaat etmezler."
Allah'ın rahmetine gelince, Yüce Allah, bu hususta şöyle buyuruyor: "Muhakkak ki, iyilik edenlere Allah'ın rahmeti çok yakındır."
Bense muhsinlerden, iyilik edenlerden olup olmadığımı bilmiyorum." (Prof. Dr. Haydar Baş İmam Zeynelabidin eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.