Kalbini buruşturan dünyalığı alma
Ey evlat! Kalbini buruşturan dünyalığı alma. Ama ne diyelim, sende akıl kalmamış. Her yanın kötülük timsali, nefis olmuş. Tabii arzu ve heva ile dolmuşsun
20.03.2022 23:50:00





Ey evlat! Kalbini buruşturan dünyalığı alma. Ama ne diyelim, sende akıl kalmamış. Her yanın kötülük timsali, nefis olmuş. Tabii arzu ve heva ile dolmuşsun.
Kalp sahipleri ile otur. Akıllı ve olgun yaşlılara yakın ol. Sana onlar lâzımdır. Allah'ın hükmü ile amel edeni ara. Sana terbiyeyi o öğretir. Bilgiyi o verir. Nasihati o yapar.
Ey her şeyi karşılık almadan satan zavallı. Her şeyini veren ve bir şey almayan adam. Dünyayı, âhirete karşılık aldın. Âhireti verdin dünyayı buldun. Hevesle dolusun. Yokluğa gömüldün. Cehalet her yanını kapladı. Hayvanlar nasıl yerse öyle yemektesin.
Aramazsın sormazsın; hesap vermek aklına gelmez. Niyetsiz oldun. Emri bilmiyorsun. Bir iman sahibi gibi iş tuttuğun yok.
İman sahibi dinin emriyle yer; velî kul, buna İlâhî ve manevî emri de ekler. Kalbinden gelen yasağı da dinler. Varlığına Hak varlığı katar. Bir iş için gayret sarf etmez. Hak fiiller onda tecellisini gösterir. O, bu hâlinde Rabbi ile olur. İlâhî emir, velî kulun her yanını kaplar. Ayakta duruşu onunla olur.
Varlığından soyunan, bir şeyi seçme kudretine sahip değildir. Hâllerin hangisi kula gelse, İslâm dininin esaslarını yapmak zorundadır.
Fena hâline eren Mevlâ tarafından esirgenir. Sonra kudret denizine atılır. Kudret denizinin dalgası insanı, bazen gizler, bazen de açığa çıkarır. Bazen sahile atar, bazen de dalgaların ortasında kor.
Onların bazısı Ashab-ı Kehfe benzer. Hak Teâlâ, Ashab-ı Kehf için şöyle buyurdu: "Biz onları bazen sağa, bazen de sola çeviririz." (Kehf/18)
Fena hâline eren kimsede akıl hüküm süremez. Onların tedbir ve duygu ile ilgileri yoktur; lütuf evinde otururlar ve yakınlık yuvasına sığınırlar. Hak katına çıkınca iç ve dış gözlerini yumarlar.
Bunları Hak yapar. Onların gözünü dalgalardan saklayan Mevlâ'dır. Bu sebeple onlar, yalnız Mevlâ'ya bakar, O'ndan işitirler.
Allah'ım, bizi zatınla gayrından yok eyle. Her şeyi seninle buldur.
"Dünyada iyilik ver. Âhirette iyilik ver. Bizi ateş azabından koru." (Bakara/201) Amin!
Peygamber (s.a.a.v) Efendimiz şöyle buyurdu: "Şu kalpler, paslanır. Onların cilâsı, Kur'an okumak, ölümü düşünmek ve zikir meclisinde hazır bulunmaktır."
Kalp pas tutunca, sahibi anlar, gidermeye çalışırsa, pekâlâ. Aksi hâlde fena kararır. Peygamber (s.a.a.v) Efendimizin emrettiği şekle geçilmediği takdirde, kalp fena hâlde paslanır ve bu pasın giderilmesi imkânsız olur.
Kalbin kararmasına sebep olacak çok şeyler vardır. İman nurundan uzak kalındığı için kararır. Dünyayı sevdiği için kararır. Sakınmadan dünyaya abanan kimse, kalbini mutlaka karartır.
Bir kimse, kendisini dünyaya kaptırırsa kalbi kararır. Sakınma duygusu da ölür. Haram demez, helâl demez, mal toplamaya başlar. Mal toplarken helâl veya haram olduğuna önem vermeyince utanma duygusu da ölür. Ve murakabe hâlinden mahrum olur.
Ey cemaat! Peygamberinizi dinleyiniz. Onun kelâmı ile kalbinize cila vurunuz. Kalbinizin cila ilâcını size o haber verdi. Sizden biri hasta olsa, doktoru ilâç tavsiye etse, kullanmadan şifa bulabilir mi? Bulamaz. İlâcı kullanmadığı süre, hastalığı eksilmez, belki artar." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethur'r Rabbani eserinden)
Kalp sahipleri ile otur. Akıllı ve olgun yaşlılara yakın ol. Sana onlar lâzımdır. Allah'ın hükmü ile amel edeni ara. Sana terbiyeyi o öğretir. Bilgiyi o verir. Nasihati o yapar.
Ey her şeyi karşılık almadan satan zavallı. Her şeyini veren ve bir şey almayan adam. Dünyayı, âhirete karşılık aldın. Âhireti verdin dünyayı buldun. Hevesle dolusun. Yokluğa gömüldün. Cehalet her yanını kapladı. Hayvanlar nasıl yerse öyle yemektesin.
Aramazsın sormazsın; hesap vermek aklına gelmez. Niyetsiz oldun. Emri bilmiyorsun. Bir iman sahibi gibi iş tuttuğun yok.
İman sahibi dinin emriyle yer; velî kul, buna İlâhî ve manevî emri de ekler. Kalbinden gelen yasağı da dinler. Varlığına Hak varlığı katar. Bir iş için gayret sarf etmez. Hak fiiller onda tecellisini gösterir. O, bu hâlinde Rabbi ile olur. İlâhî emir, velî kulun her yanını kaplar. Ayakta duruşu onunla olur.
Varlığından soyunan, bir şeyi seçme kudretine sahip değildir. Hâllerin hangisi kula gelse, İslâm dininin esaslarını yapmak zorundadır.
Fena hâline eren Mevlâ tarafından esirgenir. Sonra kudret denizine atılır. Kudret denizinin dalgası insanı, bazen gizler, bazen de açığa çıkarır. Bazen sahile atar, bazen de dalgaların ortasında kor.
Onların bazısı Ashab-ı Kehfe benzer. Hak Teâlâ, Ashab-ı Kehf için şöyle buyurdu: "Biz onları bazen sağa, bazen de sola çeviririz." (Kehf/18)
Fena hâline eren kimsede akıl hüküm süremez. Onların tedbir ve duygu ile ilgileri yoktur; lütuf evinde otururlar ve yakınlık yuvasına sığınırlar. Hak katına çıkınca iç ve dış gözlerini yumarlar.
Bunları Hak yapar. Onların gözünü dalgalardan saklayan Mevlâ'dır. Bu sebeple onlar, yalnız Mevlâ'ya bakar, O'ndan işitirler.
Allah'ım, bizi zatınla gayrından yok eyle. Her şeyi seninle buldur.
"Dünyada iyilik ver. Âhirette iyilik ver. Bizi ateş azabından koru." (Bakara/201) Amin!
Peygamber (s.a.a.v) Efendimiz şöyle buyurdu: "Şu kalpler, paslanır. Onların cilâsı, Kur'an okumak, ölümü düşünmek ve zikir meclisinde hazır bulunmaktır."
Kalp pas tutunca, sahibi anlar, gidermeye çalışırsa, pekâlâ. Aksi hâlde fena kararır. Peygamber (s.a.a.v) Efendimizin emrettiği şekle geçilmediği takdirde, kalp fena hâlde paslanır ve bu pasın giderilmesi imkânsız olur.
Kalbin kararmasına sebep olacak çok şeyler vardır. İman nurundan uzak kalındığı için kararır. Dünyayı sevdiği için kararır. Sakınmadan dünyaya abanan kimse, kalbini mutlaka karartır.
Bir kimse, kendisini dünyaya kaptırırsa kalbi kararır. Sakınma duygusu da ölür. Haram demez, helâl demez, mal toplamaya başlar. Mal toplarken helâl veya haram olduğuna önem vermeyince utanma duygusu da ölür. Ve murakabe hâlinden mahrum olur.
Ey cemaat! Peygamberinizi dinleyiniz. Onun kelâmı ile kalbinize cila vurunuz. Kalbinizin cila ilâcını size o haber verdi. Sizden biri hasta olsa, doktoru ilâç tavsiye etse, kullanmadan şifa bulabilir mi? Bulamaz. İlâcı kullanmadığı süre, hastalığı eksilmez, belki artar." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethur'r Rabbani eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.