‘Kalp, nefsin maddî taleplerini istemez’
Kötü arzulardan sakın. Onların her biri bir felâkettir ki, zekâ gözünü kör eder. Yoldan şaşarsın
22.04.2025 00:44:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





"Kötü arzulardan sakın. Onların her biri bir felâkettir ki, zekâ gözünü kör eder. Yoldan şaşarsın.
Halka da pek aldanma. Onlar, hâl yolunun vurguncularıdır. Yalnızlık köşesine geçeceğin zaman isteğini bırak, oraya yalnız gel, Bu hâlde dostunu bulursun.
Bir gün Havariler İsa peygambere gittiler: - Bize en büyük ilmi bellet, dediler.
O da şunları söyledi: - Allah'tan korkmak, onun hükümlerine boyun eğmek ve Allah sevgisi...
Sen zındık sayılırsın, yalnız kaldığın zaman isyanla dolar taşarsın; halk arasına atılınca ibâdet, zâhidlik taslarsın. Sanki akıbetinden emin bir hâldesin.
Acırım sana, kısmetlerin tümü Allah'ın kudret elindedir. Horasan'da biri ölür. Onun tek vârisi Irak'ta bulunur, ölen zâttan kalan miras, Iraklının olur.
Ve aniden zengin olur. Ölen kimin mülkünde yaşadı, bilir misiniz? Iraklı vârisinin... Sonra o, aniden zengin olacağını nereden bilirdi? Elbette bilemezdi.
Siz avam halk tabakası oldunuz. Size has olan, yemek, içmek ve giymek lâfıdır. Hâl bize galip gelir, arzunuz dışında konuşuruz, onu da siz anlamaz oldunuz. Hâliniz n'olacak?
Kalp, nefsin maddî taleplerini istemez; sebebi ise seni Hakk'a vardırmak... Kalbine bir kimse için darılmak, diğeri için öfke duygusu gelse, neylersin? Tabiî olarak, duygu ölçülerine vurur, öyle seversin veya darılırsın. Bundan hayır çıkmaz.
Her şeyi kitaba ve sünnete arz et. Hareketlerin onlara uyarsa iyi, aksi hâlde dön... Onlara uyan hâlleri ara...
Kalbini temizle, işlerini O'nun emriyle yap. Yaptığın işin gerçek olduğuna dair fetva dahi verilse, yine kalbine danış.
Bir kalp, kitap ve sünnet üzere amel ederse, Hak yakınlığını bulur. O yakınlıktan ilim hasıl olur, o ilmi bulduktan sonra lehine ve aleyhine olan cümle şeyleri bilir.
Hakk'a ait olanla bâtılı sezer. Rahmani ve şeytanî işlere aklı erer. Aziz ve Celil olan Mevlâ'ya yakınlığını âdeta görür ve Hak ona ebedî bir yakınlık duygusu verir.
O kalp, artık ferah hâlini Rahman'da bulur. Artık büyük sultanın satın alınan malı olur ve halk arasından ayrılır.
Buraya geldiğin zaman İlmî kisveni at, her bakımdan üryan gir. Zühdünü, verâ' hâlini bize göstermeye bakma. Hâllerini de sakla... Çeşitli kisve ile buraya gelirsen mahcub olursun. Kendini bile bırak.
Her şeyini bir yana at, burada bulunanı al. Sendeki mevcut tükenir, ama buradaki bitmez... tükenmez...
Bazı büyüklerin yanına vardım, çeşitli hatıralar anlatıyorlardı. İçlerinden biri bana: - Şu hâlleri seviyor musun? dedi.
Sevdiğimi söyledim. Devam etti: - Ben her zaman oruç tutarım ve yalnız seher vakti iftar ederim. Buranın yemekleri de hoş şeyler değil; onlardan sakın.
Sırrî-i Sakatı, Cüneyd-i Bağdadiyi anlatırdı. Onun hâlinden bahseder ve bizzat Peygamber (s.a.a.v) efendimizin nurundan alarak Hakk'a kelâm ettiğini işaret ederdi.
Ve onun, Peygamberi (s.a.a.v) rüyada gördüğünü: - Ancak emrimiz dahilindeki şeyleri kabul ettin, dediğini anlatırdı.
Onlar, Hazret-i Peygamberin ruhaniyetinden istimdat ederek konuşurdu. Ama sen bir başka hâlde konuşursun. Bir şeyin sözünü edersin, fakat işin ondan hayli uzak. Ve çömlek karası..." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethu'r Rabbani eserinden)
Halka da pek aldanma. Onlar, hâl yolunun vurguncularıdır. Yalnızlık köşesine geçeceğin zaman isteğini bırak, oraya yalnız gel, Bu hâlde dostunu bulursun.
Bir gün Havariler İsa peygambere gittiler: - Bize en büyük ilmi bellet, dediler.
O da şunları söyledi: - Allah'tan korkmak, onun hükümlerine boyun eğmek ve Allah sevgisi...
Sen zındık sayılırsın, yalnız kaldığın zaman isyanla dolar taşarsın; halk arasına atılınca ibâdet, zâhidlik taslarsın. Sanki akıbetinden emin bir hâldesin.
Acırım sana, kısmetlerin tümü Allah'ın kudret elindedir. Horasan'da biri ölür. Onun tek vârisi Irak'ta bulunur, ölen zâttan kalan miras, Iraklının olur.
Ve aniden zengin olur. Ölen kimin mülkünde yaşadı, bilir misiniz? Iraklı vârisinin... Sonra o, aniden zengin olacağını nereden bilirdi? Elbette bilemezdi.
Siz avam halk tabakası oldunuz. Size has olan, yemek, içmek ve giymek lâfıdır. Hâl bize galip gelir, arzunuz dışında konuşuruz, onu da siz anlamaz oldunuz. Hâliniz n'olacak?
Kalp, nefsin maddî taleplerini istemez; sebebi ise seni Hakk'a vardırmak... Kalbine bir kimse için darılmak, diğeri için öfke duygusu gelse, neylersin? Tabiî olarak, duygu ölçülerine vurur, öyle seversin veya darılırsın. Bundan hayır çıkmaz.
Her şeyi kitaba ve sünnete arz et. Hareketlerin onlara uyarsa iyi, aksi hâlde dön... Onlara uyan hâlleri ara...
Kalbini temizle, işlerini O'nun emriyle yap. Yaptığın işin gerçek olduğuna dair fetva dahi verilse, yine kalbine danış.
Bir kalp, kitap ve sünnet üzere amel ederse, Hak yakınlığını bulur. O yakınlıktan ilim hasıl olur, o ilmi bulduktan sonra lehine ve aleyhine olan cümle şeyleri bilir.
Hakk'a ait olanla bâtılı sezer. Rahmani ve şeytanî işlere aklı erer. Aziz ve Celil olan Mevlâ'ya yakınlığını âdeta görür ve Hak ona ebedî bir yakınlık duygusu verir.
O kalp, artık ferah hâlini Rahman'da bulur. Artık büyük sultanın satın alınan malı olur ve halk arasından ayrılır.
Buraya geldiğin zaman İlmî kisveni at, her bakımdan üryan gir. Zühdünü, verâ' hâlini bize göstermeye bakma. Hâllerini de sakla... Çeşitli kisve ile buraya gelirsen mahcub olursun. Kendini bile bırak.
Her şeyini bir yana at, burada bulunanı al. Sendeki mevcut tükenir, ama buradaki bitmez... tükenmez...
Bazı büyüklerin yanına vardım, çeşitli hatıralar anlatıyorlardı. İçlerinden biri bana: - Şu hâlleri seviyor musun? dedi.
Sevdiğimi söyledim. Devam etti: - Ben her zaman oruç tutarım ve yalnız seher vakti iftar ederim. Buranın yemekleri de hoş şeyler değil; onlardan sakın.
Sırrî-i Sakatı, Cüneyd-i Bağdadiyi anlatırdı. Onun hâlinden bahseder ve bizzat Peygamber (s.a.a.v) efendimizin nurundan alarak Hakk'a kelâm ettiğini işaret ederdi.
Ve onun, Peygamberi (s.a.a.v) rüyada gördüğünü: - Ancak emrimiz dahilindeki şeyleri kabul ettin, dediğini anlatırdı.
Onlar, Hazret-i Peygamberin ruhaniyetinden istimdat ederek konuşurdu. Ama sen bir başka hâlde konuşursun. Bir şeyin sözünü edersin, fakat işin ondan hayli uzak. Ve çömlek karası..." (Abdülkadir Geylani Hazretleri Fethu'r Rabbani eserinden)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.