Kaç keredir Meltem TV'nin haber müdürü ve sunucusu sevgili Ahmet Erimhan'dan rica ediyorum, şu insan hakları havarisi Batı'nın hapishanelerinde yatmış birini bul da, bir konuştur. Konuştur da, biz de öğrenmiş olalım, bu zevatın kendi hapishanelerinde yatan mahkûmlara nasıl bir muamele yaptıklarını?
Haksızlık yapmayayım, Erimhan da arıyor aslında böyle birini.
Sırası gelmişken siz değerli "Söz Yazanın" okurlarından rica ediyorum.
Şayet, bildik, tanıdık, eş dost, Batı ülkelerinden birinde hapis yatmış bir akrabanız varsa, lütfen bize bildirin.
Bir anlatsın Batı hapishanelerini, orada ne yaşadıklarını.
İki de bir Türkiye'yi bir şamar oğlanı tarzında hesaba çeken bu geçmişi kan ve irinle süslü zevatın, insan hakları anlayışı nasıldır.
Hapishanelerinde yatan insanlara nasıl bir muamele uyguluyorlar.
Eğer kendi yapımları ve filmlerden izlediklerimiz doğruysa, ki niye doğru olmasın, çünkü kendi çekimleri, o filmlerdeki hapishaneler bırakın insanları, hayvanların bile yaşamata zorluk çekeceği ortamları andırıyor.
Ama bu nihayetinde film.
Adamlar Türkiyeli değil ki, kendilerini aşağılayacak yapımlara imza atsınlar.
İmza ne ki, mühür vurup, bir noterden tastik ettirsinler.
Misal mi; hani şu dillere destan "Salkım Hanımın Taneleri".
Eser: Sağcı, muhafazakâr (orman muhafaza ile karıştırmayalım lütfen) bir partinin, ANAP'ın en son "Özelleştirmeden Sorumlu Devlet Bakanı" Yılmaz Karakoyunlu.
Senaryo: Hocafefendinin onursal Başkanı olduğu Zaman Gazetesi'nin köşe yazarı ve aynı evsafta STV'nin program yapım ve sunucusu olan Ermeni vatandaşımız Etyen Mahcupyan.
Sponsor: Dini eleştirmeden, özel kanallara rahmet okutacak bir traz sergileyen TRT.
Konu ise şu; Türkler, paşaları kendi gelinine tecavüz edecek kadar aşağlık bir herif olan ve Ermenileri katledecek kadar gözü dönmüş bir millet.
Konusu bu filmin.
Şimdi Batılı kendini küçük düşürecek böylesi bir filme müsaade etmeyeceğine göre, sinamalarda, televizyonlarda izlediğimiz hapishane konulu film sahneleri doğru.
Peki "keçi misali", ömür billah, "herbirşeyi" ortada bu adamların, iki de bir "İnsan hakları" bahanesiyle ülkemize gelip, özel programlarla karşılanıp, İmralı'da meskûn 35 bin insanın katilinin, (güya) halini ahvalini teftişe gelmeleri niye?
Benim kanıma dokunuyor.
Geçmişi şaibeli bir Batlının, benim meselem olan bir şeye kendi meselesi gibi burnunu sokması benim kanıma dokunuyor.
Vallahi kanıma dokunuyor.
Ya benim kanımda bir problem var, ya da o Batılıya, bu onur kırıcı işi yaptırmaya fırsat verenin kanında bir problem var.
Geçen hafta yine geldi "müfettiş beyler".
Ondan yazdım bu yazıyı.
Bugün ille de girelim diye debelendiğimiz, şu "içine inekler edesi" AB'ye biz 40 sene önce girdik.
Tren garlarında bir elde mendil, diğerinde kandil, zifiri karanlıkta uğurladığımız amcamızla, dayımızla ve babamızla, 40 sendir biz AB'deyiz.
Çöplüklerini fabrikaya, pisliklerini zümrütü ankaya çevirecek kadar da onlara hayrımız dokundu.
İşte bu kırk sendir içinde olduğumuz AB'nin en önemli ortaklarından Almanya'da 3 milyon insanımız yaşıyor.
Bu 3 milyon insandan yaklaşık 100 bini, ki tamamına yakını gençtir bunların, bugün Alman hapishanelerinde yatmaktadır.
Uyuşturucu,
Cinayet,
Gasp ve benzeri adi suçlardan dolayı, bu nesil, neslimiz adeta çürümeye terk edilmiştir Alman ve Batı hapishanelerinde.
Bir yetkilimiz kalkıp da, hey Batı, sen ikide bir 35 bin insanımın katilinin hangi ortamda yaşadığını, "herbirşeyinin" yerine getirilip getirilmediğini teftişe geldiğin gibi, ben de senin hapishanelerinde bulunan benim vatandaşımın hangi şartlarda yaşadığını görmek istiyorum diyebiliyor mu?
Demek de yetmez teftiş edebiliyor mu?
Sahi, bilen varsa bana da söylesin, böyle bir talebimiz oldu mu?
Böyle bir sıkıntımız, bir derdimiz var mı bizim?
Kaldı ki, bu çocuklarımız mağdur, zavallı.
Adı üstünde, çoğu adi suçlardan yatıyorlar.
İçlerinde 35 bin Almanı katlettiğinden mahkûm olan var mı?
Katil suçlamasıyla yatanlar yine kendi insanının katili, babasının, amcasının, kardeşinin katili.
Ona o suçu işletecek ruhu veren yine Alman değil mi?
Biz Türk yetkililer olarak, perişan haldeki kendi insanımıza gidip bakmıyoruz, bakamıyoruz, ama "avrat" dahil her ihtiyacı karşılanan APO, her ay Batılı dostlarımızca ziyaret ediliyor.
Peki bu adamlar hangi hakla, ne diye her ay gelip, "hazreti" ziyaret ediyor.
Tek sebep APO'nun sağlığı mı?
Müsakbel "Devlet başkanına bazı müjdeli haberler" getiriyor olmasın bu zevat.
Ama bizimkiler zerzavat olunca, Batılı zevat ne yapsın!
Vallahi kanıma dokunuyor.
Hâlâ da rahatsız olmayan varsa, lütfen en yakın sağlık kurmuna gidip kanına bir baktırsın.
"Avrupa insan hakları sözleşmesine imza attık" gibi laflara sığınmayalım.
Son bir rica, eğer tanıdık bildik biri varsa, Batıda hapis yatmış, lütfen bana bildirin.
Haksızlık yapmayayım, Erimhan da arıyor aslında böyle birini.
Sırası gelmişken siz değerli "Söz Yazanın" okurlarından rica ediyorum.
Şayet, bildik, tanıdık, eş dost, Batı ülkelerinden birinde hapis yatmış bir akrabanız varsa, lütfen bize bildirin.
Bir anlatsın Batı hapishanelerini, orada ne yaşadıklarını.
İki de bir Türkiye'yi bir şamar oğlanı tarzında hesaba çeken bu geçmişi kan ve irinle süslü zevatın, insan hakları anlayışı nasıldır.
Hapishanelerinde yatan insanlara nasıl bir muamele uyguluyorlar.
Eğer kendi yapımları ve filmlerden izlediklerimiz doğruysa, ki niye doğru olmasın, çünkü kendi çekimleri, o filmlerdeki hapishaneler bırakın insanları, hayvanların bile yaşamata zorluk çekeceği ortamları andırıyor.
Ama bu nihayetinde film.
Adamlar Türkiyeli değil ki, kendilerini aşağılayacak yapımlara imza atsınlar.
İmza ne ki, mühür vurup, bir noterden tastik ettirsinler.
Misal mi; hani şu dillere destan "Salkım Hanımın Taneleri".
Eser: Sağcı, muhafazakâr (orman muhafaza ile karıştırmayalım lütfen) bir partinin, ANAP'ın en son "Özelleştirmeden Sorumlu Devlet Bakanı" Yılmaz Karakoyunlu.
Senaryo: Hocafefendinin onursal Başkanı olduğu Zaman Gazetesi'nin köşe yazarı ve aynı evsafta STV'nin program yapım ve sunucusu olan Ermeni vatandaşımız Etyen Mahcupyan.
Sponsor: Dini eleştirmeden, özel kanallara rahmet okutacak bir traz sergileyen TRT.
Konu ise şu; Türkler, paşaları kendi gelinine tecavüz edecek kadar aşağlık bir herif olan ve Ermenileri katledecek kadar gözü dönmüş bir millet.
Konusu bu filmin.
Şimdi Batılı kendini küçük düşürecek böylesi bir filme müsaade etmeyeceğine göre, sinamalarda, televizyonlarda izlediğimiz hapishane konulu film sahneleri doğru.
Peki "keçi misali", ömür billah, "herbirşeyi" ortada bu adamların, iki de bir "İnsan hakları" bahanesiyle ülkemize gelip, özel programlarla karşılanıp, İmralı'da meskûn 35 bin insanın katilinin, (güya) halini ahvalini teftişe gelmeleri niye?
Benim kanıma dokunuyor.
Geçmişi şaibeli bir Batlının, benim meselem olan bir şeye kendi meselesi gibi burnunu sokması benim kanıma dokunuyor.
Vallahi kanıma dokunuyor.
Ya benim kanımda bir problem var, ya da o Batılıya, bu onur kırıcı işi yaptırmaya fırsat verenin kanında bir problem var.
Geçen hafta yine geldi "müfettiş beyler".
Ondan yazdım bu yazıyı.
Bugün ille de girelim diye debelendiğimiz, şu "içine inekler edesi" AB'ye biz 40 sene önce girdik.
Tren garlarında bir elde mendil, diğerinde kandil, zifiri karanlıkta uğurladığımız amcamızla, dayımızla ve babamızla, 40 sendir biz AB'deyiz.
Çöplüklerini fabrikaya, pisliklerini zümrütü ankaya çevirecek kadar da onlara hayrımız dokundu.
İşte bu kırk sendir içinde olduğumuz AB'nin en önemli ortaklarından Almanya'da 3 milyon insanımız yaşıyor.
Bu 3 milyon insandan yaklaşık 100 bini, ki tamamına yakını gençtir bunların, bugün Alman hapishanelerinde yatmaktadır.
Uyuşturucu,
Cinayet,
Gasp ve benzeri adi suçlardan dolayı, bu nesil, neslimiz adeta çürümeye terk edilmiştir Alman ve Batı hapishanelerinde.
Bir yetkilimiz kalkıp da, hey Batı, sen ikide bir 35 bin insanımın katilinin hangi ortamda yaşadığını, "herbirşeyinin" yerine getirilip getirilmediğini teftişe geldiğin gibi, ben de senin hapishanelerinde bulunan benim vatandaşımın hangi şartlarda yaşadığını görmek istiyorum diyebiliyor mu?
Demek de yetmez teftiş edebiliyor mu?
Sahi, bilen varsa bana da söylesin, böyle bir talebimiz oldu mu?
Böyle bir sıkıntımız, bir derdimiz var mı bizim?
Kaldı ki, bu çocuklarımız mağdur, zavallı.
Adı üstünde, çoğu adi suçlardan yatıyorlar.
İçlerinde 35 bin Almanı katlettiğinden mahkûm olan var mı?
Katil suçlamasıyla yatanlar yine kendi insanının katili, babasının, amcasının, kardeşinin katili.
Ona o suçu işletecek ruhu veren yine Alman değil mi?
Biz Türk yetkililer olarak, perişan haldeki kendi insanımıza gidip bakmıyoruz, bakamıyoruz, ama "avrat" dahil her ihtiyacı karşılanan APO, her ay Batılı dostlarımızca ziyaret ediliyor.
Peki bu adamlar hangi hakla, ne diye her ay gelip, "hazreti" ziyaret ediyor.
Tek sebep APO'nun sağlığı mı?
Müsakbel "Devlet başkanına bazı müjdeli haberler" getiriyor olmasın bu zevat.
Ama bizimkiler zerzavat olunca, Batılı zevat ne yapsın!
Vallahi kanıma dokunuyor.
Hâlâ da rahatsız olmayan varsa, lütfen en yakın sağlık kurmuna gidip kanına bir baktırsın.
"Avrupa insan hakları sözleşmesine imza attık" gibi laflara sığınmayalım.
Son bir rica, eğer tanıdık bildik biri varsa, Batıda hapis yatmış, lütfen bana bildirin.
Müslim Karabacak / diğer yazıları
- Hz. Muhammed'den (saa) kim niye rahatsız olur? / 17.03.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024
- Metro Entelijansiyasi / 14.03.2024
- Aşık Neyanî'ce... / 10.03.2024
- Müslümanın Allah'ı "zengin" Ehl-i Kitab'ın tanrısı fakirdir ve Milli Ekonomi Modeli de "zengin Allah" inancının üründür / 09.03.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 29.02.2024
- Hak Teâlâ ayırmadı sana ne oluyor? / 28.02.2024
- Bir Kerbela mersiyesi... (Ahmed Edib Harâbî) / 23.02.2024
- Bohem hayat Necip Fazıl / 20.02.2024
- Kelimelerin ahenkle dansı / 17.02.2024
- Çok şeye tercüman, hayatımıza dair... / 16.02.2024