Kapitalizmin gerçek sahipleri-II

(dünden devam…)

XVIII. yüzyılda İngiltere ilk devletüstü East-Ind şirketi ile Hindistan, Çin ve diğer yerlerde sömürgecilik politikası gerçekleştirdi ve kendi rakiplerinin aynı şirketlerini (Portekiz, Fransa) bertaraf etti. East-Ind şirketi Hindistan'da merkezi hükümeti zayıflatmayı ve etnik-din karşıtı çatışma yaratarak ülkeyi pazarlamayı amaçlamıştı.

Ünlü afyon savaşı (1840-1842, 1856-1860) sonucunda, Çin sınırlarını İngiliz afyon pazarına açmaya zorlandı. Fransız hükümeti ayrıca bir East-Ind şirketi kurarak Hindistan ile ticari ilişkilere girişse de, bu planları iptal olundu.

Zira, bunu önlemek için 1789'da yerel Mason locaları ve İsviçreli bankacılar Fransız burjuva devrimine öncülük ettiler. İngiliz Dışişleri Bakanı, bu işe 24 milyon sterlin harcandığını söyledi. (3) 

Öncelikle, ülkede yapay enflasyon ve ekmek kıtlığı yaratılmış (ülkeden buğday rezervi alınıp kenara çıkarılmıştı), halk arasında XVI. Lüdovik'e karşı siyah kampanya başlatılmıştı. Sonuç olarak, büyük Fransa devrimi gerçekleşti. Ama iktidara gelen Napolyon Rus çarı Pavel ile işbirliği kurarak İngilizlere karşı çıktı.

1800 yılında Napolyon ona karşı kurulan bir suikasttan kurtulmayı başardıysa, 1801'de Pavel sarayda suikast sonucunda öldürüldü. Onun halefi, Alexander, İngiltere ile ticaretine devam etti ve Hindistan'a müdahale etmekten imtina etti. Bu yüzden Napolyon demiştir: "Onlar beni Paris'te katledemeseler de, Petersburg'da katlettiler." (4). 

Napolyon ne kadar çalıştıysa da, İngiltere'yi ele geçiremedi. İngilizler Napolyona işbirliği teklif ederek Rusya'ya saldırmasını tavsiye ettiler. Napolyon'un 1812'de Rusya'ya saldırısı başarısız oldu.

1814'te Paris müttefikler tarafından ele geçirildi ve İngiltere'nin desteklediği Burbonlar hanedanı yeniden iktidara döndü. Büyük Britanya'nın diğer rakip Avrupa ülkelerinden öne çıkmasını sağlayan başka nedenler olmuştur. Nedir o nedenler?

1453 yılında Türklerin Konstantinopolu fethetmesi sonucu Avrupa'nın Doğuya olan ticaret kapıları bağlandı. Vasko de Gama Afrika'dan geçmekle Asya piyasalarına yeni yol buldu.

Bu yolun ortaya çıkması, İngiltere'nin önünün açılmasına sebep oldu. Zira, ticaret yolları Akdeniz, Atlantik Okyanusu ve Amerika'ya doğru yönlendirildi. IX yüzyıldan bağımsız şekilde Akdeniz'de Doğu ve Batı ülkeleri arasındaki ticari ilişkilere aracılık eden, uluslararası ticaret ilişkilerini, haçlı seferlerini faizli krediler aracılığıyla finanse eden, birkaç kral ve büyük memurlara faizli krediler veren İtalya bankerleri (Venedik ve Genuya banker aileleri, lombardlar, Yahudi bankerleri, kısmen Tampleyer tarikatı üyeleri) 1619 yılında İtalya'yı terk ederek Hollanda'ya yerleşmek zorunda kaldılar.

Fakat, burada devam eden iç savaşlar nedeniyle orayı da 30-40 yıldan sonra terk ettiler ve daha güvenli bir yere, ada ülkesi olan İngiltere'ye yerleştiler. 

Onlar, devasa para ve altınlarını buraya taşıdılar. Bu zengin aileler İngiltere kraliyet ailesi ile bir araya gelerek büyük bir güç oluşturdular. Bu güç, yalnız altınlardan değil, aynı zamanda, derin bir istihbarattan oluşuyordu. Onlar, İngiltere'de sonralar Cambridge Üniversitesi'nin temelini oluşturan Trinity Kolejini kurdular.

Bu kolej, elitlerin ve istihbaratçıların bir araya geldiği bir merkez haline geldi. Zira Venezüella bankacılarının eskiden dünyanın çeşitli yerlerinde kendi ajanları vardır. Burada toplanan aileler Medici, Bourbon, Savoy, Bavar Vittelsbax, Sfors, Venedikli Yahudi kökenli Morpurqo (Napaleonu finanse eden),

Varburg (Napaleonu ve Hitler'i finanse eden) ve diğerleri Venedik-İngiltere elit birliğinden meydana çıkmıştır. İşte, Büyük Britanyanın bugüne kadar dünya siyaseti ve ekonomisinde tuttuğu yerin esas nedenlerini burada aramak daha doğru olurdu. 

ABD'li tarihçi Carol Kugli, "The tragedy and dream" adlı kitabında şöyle yazıyor: "Finansal güçlerin çok derin planları vardı. Onlar kendi kontrollerinde küresel bir finansal sistem kurdular. Bu onları, dünyanın ve her bir ülkenin politik sistemi üzerinde egemen etti." (5)

1913'te birçok bankayı birleştiren FED (Federal Rezerv System) oluşturuldu. Onun oluşumunda yer alan bankalar ve kişiler (C. P. Morgan, N. Rothschild, P. Varburg) London City ile bağlı idiler. Bugün FED ABD-de yerleşmesine ragmen, ona ait değildir. ABD dışı özel bir kuruluş olan FED, ABD dolarını serbestçe basarak tüm dünyaya dağıtıyor. Buna karşı olan ABD başkanlarının çoğu öldürüldü. 

1944 yılında Breton-Woods toplantısında dünyanın küresel ticaret ve yeni küresel mali-kredi kurumları olan DTÖ, IMF, DB-nın temeli atıldı. ABD'nin İkinci Dünya Savaşı'ndaki zaferi, kapitalist dünya üzerinde egemenliğini artırdı. IMF ve DB'nin işlevi, dünya çapında doların yayılmasını güvence altına almaktı. Devletler kendi ulusal paralarını devreye bırakmak için, faizle ABD dolarını merkezi bankalarına oturtmak zorunda kaldılar.

Aslında, ulusal para birimi dolara (ABD) indekslendiği için, gerçek değildir. Aynı zamanda, IMF ve DB tarafından verilen dolarların faiz oranları, devamlı olarak kredilerin alınmasını ve borçlanmaların artmasını kaçınılmaz ediyordu. Bu ise, devletlerin DB'ye bağımlılığına, onların iflasına ve işgal edilmesine yol açtı. SSCB bu sisteme katılmadı. SSCB'nin çöküşünden sonra, bu sistem eski sovyetlerde ve sosyalist cumhuriyetlerde geniş yayıldı.
(devam edecek…)