Kavacık'ta yanan sendin, bendim

Kavacık'ta, bende yandım. Bayram arifesi? Herkesi bayram heyecanı sarmış. Ama birilerinin bana neciliği, sorumsuzluğu, denetimsizliği vs. yüzünden dört ailenin bayramı zehir oldu? Dört can alevleri içinde kaldı, kül oldu. Nasıl bir acı Ya Rabbi! Allah rahmet etsin. Yakınlarına sabır versin. Ertesi yine aynı tablo? İkisi ağır 20 yaralı? Aslında bu tabloyu İstanbullu her gün yaşıyor. Facia olursa gündeme geliyor, yoksa yola devam? Bir İstanbullu olarak buna isyanım var? Yıllardır İstanbul'un toplu taşımada yaşanan sorunlarını anlatan yazılar yazdım, şikâyetlerde bulundum, tartışmalar yaşadım hatta defalarca karakolluk oldum. Neydi şikâyetim? İnsanı bir eşya gibi, bir mal gibi gören, direksiyon başına geçmiş mahlûklar. Evet, görünürde bu mahlûklardan şikâyetçiyim ama asıl şikâyetim, hatları ranta çevirip, tek hedefleri para olan ve İstanbul'u 21 yıldır yöneten anlayış? Artı ezilmişliğe, kullanılmaya, sömürülmeye razı İstanbullulardan şikâyetçiyim.Defalarca Büyükşehir belediyesinin beyaz masasına, valiliği, şoförler odasına ve nihayetinde başbakanlığa kadar trafiğe bırakılan iki ayaklı canavarları şikâyet ettim, tedbir istedim. (görevinin bilincinde olanlara saygılarımı sunuyorum) Tık, yok. Ara sıra polis pusuya yatıp, birkaç çevirme yapıp, uygun görürse ceza kesiyor. O kadar? 21 yılı oldu. İşe Bak ki! 94'te İstanbul'un başına geçen Erdoğan şimdi başbakanlığının ustalığını yaşarken, Kadir Abide İstanbul'un ustalığını yaşıyor. Ne İstanbul'da ne de Türkiye genelinde, "siz neyin ustasısınız" haklı sorusu sorulmadı. Biri "usta" dedi, öbürü sahiplendi. Bu kadar usta arasında her gelen yeni gün, bir önceki günü aratıyor. Ne iş, nasıl iş?  İstanbul'un toplu taşıma gerçeğine dönelim? Ey Ustalar! Bu güzelim şehirde dolmuş şoförleri hala maganda? Kılık kıyafeti tanımlanamaz cinsten. Bir elinde telefon, bir elinde tespih? Hala paranla azar işitiyorsun? Ama kazaya karışan özel halk otobüsüydü. Farklı olduğunu mu sanıyorsunuz? Dedim ya! "Ben ülkemi pazarlamakla mükellefim" anlayışı hattı, ranta çevirdi. Sattı birilerine? O rantı kapanlarda, şoförler tuttu. Şoföre şu kadar getir bana, gerisi sana. O şoför trafiğe çıktı. Önündeki İETT otobüsünü geçmek, diğer otobüslerden önce durağa varmak için kullandığı kimi kamyondan devşirme, kimi 20, 25 yıllık döküntü, 10 numara yağla beslenen ve içi insan dolu otobüsüyle kuralları bir tarafına koyup, bastı gaza. Sonuç ortada. Şöyle bir soru sorayım; Sol şeritte sizi geçmeyen bir halk otobüsü var mı? Durağa burun vererek girmeyen, önündeki araca makas atmayan, hız sınırlarını zorlamayan, direksiyonda telefonla konuşmayan, yanına tanıdık alıp, sohbeti koyulaştırmayan bir özel halk otobüsü görmeyen var mı? Ya hu! Kitap okuyanını bile gördük? Ama bu gerçekleri görmeyenler var? Başta usta Kadir Abi görmedi. Ustası da görmedi. Sorsan İstanbul için çalışıyorlar. İstanbul'u yönetenlerle ve meydanlarda lafa ikna olmuş AKP'lilerle konuşursanız, size hemen metro, metrobüs, marmaray, yol vs. şeyleri anlatılacaktır. Bana çok anlatıldı, anlatılıyor. Birincisi bu bahsedilen hizmetlerin 2 binli yıllara kadar kullanıma sunulması lazımdı. Uzay çağında yaşıyoruz kardeşim! İkincisi? Bir babanın eve her geldiğinde hanımı ve çocuklarına, size televizyon aldım, size yatak aldım, size şunu aldım, bunu aldım vs. demesi ne kadar abesse, hizmet için seçildiğini iddia eden yöneticilerinde çok önceleri yapılması gereken şeyleri yapmakla övünmeleri o kadar abestir. Senin görevin bu zaten... Tabi bu hizmetlerin dünyadaki örnekleriyle kıyaslandığında neden beş, altı kat daha pahalıya mal olduğu başka bir hizmet boyutu?Son olarak! Uyan İstanbul? Yoksa daha çok hizmet göreceksin?