Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştiriyorum

Geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Habertürk'te, 'Cumhurbaşkanı olduğumda gençlere sözüm var, en rahat beni eleştireceksiniz, eksiğim varsa düzeltirim' dedi.

O zaman gençliğinin son baharında bir kişi olarak ilk eleştiriyi ben baştan yapayım. 

Kemal Bey! Cumhurbaşkanı olduğunuzda Sayın Erdoğan gibi ABD askerlerinin sağlık, selameti için dua, 1915 ihaneti için Ermenilerden özür ve rahmet dileyecekseniz bilin ki, en büyük tepkiyi bizden göreceksiniz!

Kemal Bey! Cumhurbaşkanı olduğunuzda Sayın Erdoğan gibi meydanlardan ABD, AB ve NATO'ya 'ey…' diye hitap edip sonra her istediklerini yerine getirirseniz en büyük tepkiyi bizden göreceksiniz.

Kemal Bey! Cumhurbaşkanı olduğunuzda Sayın Erdoğan gibi Filistinlilerle yas tutup, İsrail ile dostluk mesajları verirseniz en büyük tepkiyi bizden göreceksiniz.

Kemal Bey! Cumhurbaşkanı olduğunuzda Türkiye Cumhuriyeti, ABD'nin ileri karakolu, AB'nin kapıkulu, NATO'nun jandarması olmaya devam ederse en büyük tepkiyi bizden göreceksiniz.

Kemal Bey! Cumhurbaşkanı olduğunuzda Sayın Erdoğan gibi terörle mücadeleyi parti propagandası haline getirirseniz en büyük tepkiyi bizden göreceksiniz.

Kemal Bey! Sayın Erdoğan 21 yıllık iktidarı döneminde gerek FETÖ ve gerekse PKK örgütleriyle direk veya en-direk temaslarda bulunduğunu açıkladı. 

Bizzat, 'PKK ile görüşen arkadaşı ben görevlendirdim' dedi. 'Ne istediler de vermedik' bile dedi.

Eğer siz ve hükümetiniz, PKK, FETÖ ve diğer terör örgütleriyle 'özgürlük, kardeşlik, barış' adı altında benzer hareketler içerisine gerecek olursanız en büyük tepkiyi bizden göreceksiniz.

Kemal Bey! İktidar olduğunuzda sakın ola, vatandaş ile hesaplaşmaya kalkmayın. 

Yıllardır yapıldığı gibi insanları fikir ve hayat tarzlarına göre ayrışıma tabi tutup gerek devlet kademelerinde ve gerekse ekonomide ve devlet ihalelerinde insanımızı, sınıflandırmaya kalkıp, kendi kadrolarınızı, yandaşlarınızı oluşturmaya kalkmayın. Yoksa çarpıldıkları gibi çarpılırsınız. 

Sayın Kılıçdaroğlu! Ekonomide gittiğiniz yol Erdoğan'ın yoludur. O, Yahudi ve Arap sermayesi ile ülkeyi batırdı. Siz, İngiliz sermayesi müjdesi veriyorsunuz. Batış mutlaktır.

Sayın Kılıçdaroğlu! İsmet İnönü 1964 yılında kendisine küstah ifadelerle dolu bir mektup yollayan Başkan Johnson'a cevabında; 'Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye de bu dünyada yerini bulur' demiş ama dediğini yapamamıştı.

Aynı küstahlığı ve küstahça mektubu Trump, Sayın Erdoğan'a yaptı. Sayın Erdoğan'da hiç bir şey yapamadı.

Mektup beklemeye gerek yok. Emperyalistlerin küstahlık şekli bitmez. Ama yeni bir dünya kuruldu. 

Nasıl ve hangi merkezde kurulduğunu size bizzat Merhum Prof. Dr. Haydar Baş anlatmıştı. Gereğini yapmazsanız emperyalistlere ödediğimiz bedel daha da fazla olacaktır.

Sayın Kılıçdaroğlu! 'İktidar olduğumuzda yabancılara tek bir ev bile satmayacağız' dediniz. 

Oysa beklerdik ki, iktidar olduğumuzda, AKP döneminde yabancılara peşkeş çekilen ve 400 tondan fazla altın çıkarılan madenlerimizi ve diğer kaynaklarımızı devletleştireceğiz, yabancıların rantına son vereceğiz' sözleriydi. 

Özel eleştiri

Sayın Kılıçdaroğlu! Türkiye'de bir değişimi mutlak ihtiyaç olduğunan, eğer değişim olmaz ise bu milletin bir daha sandık görme ihtimalinin çok ama çok az olduğuna gören ve de bu değişimin bugünkü şartlarda Millet İttifakı kanalıyla olabileceğini düşünen bir kişi olarak masayı neden 6'ya sabitlediniz?

BTP ve Hüseyin Baş'ı tarih çağrısının neden duymazdan geldiniz?

O, Hüseyin Baş ki, geçtiğimiz Pazar günü 'lider nasıl olmalıdır' sorusunun ve 'söz konusu vatan ise gerisi teferruattır' felsefesinin canlı cevabını bir kez daha verdi.

'Biz, Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nu cumhurbaşkanlığı seçiminde desteklediğimizi açıkladık. Sözümüzün arkasındayız. Sayın Kılıçdaroğlu, bizi ziyaret ettiklerinde kendilerine şunu ifade etmiştim; 

Önümüzde bir seçim var. Bu seçimi inşallah iktidarın değiştiği bir seçim olarak sonuçlandıracağız. 

Ama bu işin zor kısmı değil. Kabul etsek de etmesek de hemen hemen yüzde 50 seçmen tabanıyla yürüyen bir Ak Parti ve Sayın Erdoğan var. 

Dolayısıyla ülkemizin yüzde 50'si yarına ilişkin bizler gibi endişeleri varken, diğer yüzde 50'sinin ise başka bir iktidar geldiğinde endişeleri var. 

Yani ne yazık ki kutuplaşmış, gerilmiş ve her an kavga etmeye hazır bir toplum oluştu. 

Dolayısıyla da Sayın Kılıçdaroğlu'na 'Biz, BTP ve Türk gençliği olarak vazifemizi sadece seçim sürecinde yapmak istemiyoruz. 

Biz, seçimden sonra da Türkiye'de tabuların yıkılması gerektiğini, hangi iktidar gelirse gelsin, hangi dine inanırsanız inanın, hangi etnik gruba mensup olursanız olun bu topraklarda huzurla ve kardeşçe yaşanabileceğini gösteren bir iktidarın olduğunu ve insanımızın bu korkularını yıkacak anlayışı ortaya koyan bir iktidarın var olduğunu göstermek noktasında gayret sarf etmek istiyoruz' demiştim 

Çünkü bu ülkenin ihtiyacı olan temel unsur Atatürk'ün ömrünü adadığı gibi bu millete kardeşliği yaşatma unsurudur. 

Biz Bağımsız Türkiye Partisi olarak bu fonksiyonun icrasında görev almak istedik. Sayın Kılıçdaroğlu'na bu düşüncemizi ve bu mantalitemizi Meclis kürsüsünden anlatmak istediğimizi de söyledik' dedi.

Neden bu hakikatleri duymazdan geldiniz? Ha! Yine duymazdan gelirseniz iş BAŞ'a düşecek, ona göre…