Kesin bir tarih verilmemesine rağmen ABD'nin Irak'a düzenleyeceği operasyonun yani sınır ötemizde bir savaşın patlak vermesi çok yakın gözüküyor.
1990'larda Doğu Blokunun yıkılmasıyla kendini dünyanın süper gücü ilan eden ABD, kimsenin karşı çıkmamasından aldığı cesaretle, Afganistan'dan sonra şimdi de Irak'a yöneldi.
Faili halen meçhul 11 Eylül saldırılarının ardından yeterli delil olmadığı halde Afganistan'daki masum halka tonlarca bomba yağdırarak Ortadoğu'da büyük bir üs edinen Birleşik Devletlerin gözü şimdi Irak topraklarında.
Her ne kadar Saddam'ın elindeki kimyasal ve biyolojik silahların imha edilmesi bahane edilse de, esas hedef, Irak'ın sahip olduğu zengin petrol yatakları ile diğer yerüstü ve yeraltı kaynaklarıdır.
Aynı kaynaklara sahip bölgedeki diğer devletler de sırayla ABD'nin hedefi olacaktır. Zira, hâmiliğine soyunduğu İsrail'in Arz-ı Mev'ud projesi ve bu coğrafyanın toprakları üzerindeki emelleri sebebiyle bölgenin tamamı ABD için vazgeçilmezdir.
Arap devletleri arasında, ABD'nin bu projelerine karşı çıkacak bir gücün bulunmaması işini kolaylaştırmaktadır.
Tek engel Türkiye'dir.
Sınır ötesinde bir karışıklık bahane edilerek kurulacak Kürt Devletine, bütünlüğü zedeleneceği gerekçesiyle izin vermeyeceğini açıklayan Türkiye'dir.
Bölgeyle geçmişe dayanan birliği de dikkate alıdığında ciddi bir engel oluşturacağı açıktır. Ancak içte karışıklık çıkartılarak ABD'nin önünden çekilmesi sağlanabilir.
Bu sebeble Türkiye bir şekilde savaşa dahil edilmek istenmektedir. Operasyonun konuşulduğu ilk günlerde kesinlikle destek verilmeyeceği yönünde açıklamalar yapılmasına rağmen, bir kaç gün önce ABD'nin strateji uzmanları, ülkemize gelerek kullanılabilecek üsler hakkında araştırmalara başlamışlardır.
İncirlik, Malatya ve Diyarbakır'daki hava üslerimizin, operasyonda ABD uçaklarına açılması gündemdedir.
Böyle bir destek durumunda, Irak'ın Türkiye'ye saldırması da olasıdır.
Bir anda kendini savaşın ortasında bulacak Türkiye'nin Güneydoğusunda ise, öteden beri planlanan hatta alt yapısı Irak tarafından hazırlanmış bir Kürt Devleti ABD'nin desteğiyle ilan edilecektir.
Ve muhtemelen AB'nin istekleri doğrultusunda asılmaktan kurtardığımız Apo bu yeni devletin, Türk tarafındaki topraklarının liderliğine getirilecektir.
Hatırlanacağı gibi 1991 çıkarmasından sonra ABD bu bölgedeki Kürtleri Irak'a karşı kışkırtarak özerk bir bölge kurmalarını sağlamaya çalışmış, Saddam'ın müdahalesi ile bu proje bir süreliğine askıya alınmıştı.
Bugün ise aynı Saddam kullanılarak proje hayata geçirilmek üzeredir.
Üstelik bu sefer bölgenin kilit ismi Türkiye de savaşa sokularak, bir taşla iki kuş vurulmuş olacaktır.
Irak'ın ve ABD'nin savaş hazırlıklarına başladığı bu günler bizim için kritik bir sürecin başlangıcıdır.
Bu coğrafyada denge konumdaki Türkiye, menfaatlerini gözetmeli; üslerini ABD'ye açmak yerine, böyle bir savaşı engellemenin çalışmalarını yapmalıdır.
Bölge devletleriyle her konuda ittifak arayışına girilmeli; ABD ve İsrail'in bu coğrafyadaki saldırgan tutumunun önüne geçilmelidir.
Unutulmamalıdır ki, Ortadoğu'da vücuda gelen herhangi bir coğrafi değişiklik, netice itibariyle Türkiye'ye yansıyacaktır.
Zaten asıl hedef de budur.
O bakımdan Türkiye, kırk ölçmeli bir defa biçmelidir.
1990'larda Doğu Blokunun yıkılmasıyla kendini dünyanın süper gücü ilan eden ABD, kimsenin karşı çıkmamasından aldığı cesaretle, Afganistan'dan sonra şimdi de Irak'a yöneldi.
Faili halen meçhul 11 Eylül saldırılarının ardından yeterli delil olmadığı halde Afganistan'daki masum halka tonlarca bomba yağdırarak Ortadoğu'da büyük bir üs edinen Birleşik Devletlerin gözü şimdi Irak topraklarında.
Her ne kadar Saddam'ın elindeki kimyasal ve biyolojik silahların imha edilmesi bahane edilse de, esas hedef, Irak'ın sahip olduğu zengin petrol yatakları ile diğer yerüstü ve yeraltı kaynaklarıdır.
Aynı kaynaklara sahip bölgedeki diğer devletler de sırayla ABD'nin hedefi olacaktır. Zira, hâmiliğine soyunduğu İsrail'in Arz-ı Mev'ud projesi ve bu coğrafyanın toprakları üzerindeki emelleri sebebiyle bölgenin tamamı ABD için vazgeçilmezdir.
Arap devletleri arasında, ABD'nin bu projelerine karşı çıkacak bir gücün bulunmaması işini kolaylaştırmaktadır.
Tek engel Türkiye'dir.
Sınır ötesinde bir karışıklık bahane edilerek kurulacak Kürt Devletine, bütünlüğü zedeleneceği gerekçesiyle izin vermeyeceğini açıklayan Türkiye'dir.
Bölgeyle geçmişe dayanan birliği de dikkate alıdığında ciddi bir engel oluşturacağı açıktır. Ancak içte karışıklık çıkartılarak ABD'nin önünden çekilmesi sağlanabilir.
Bu sebeble Türkiye bir şekilde savaşa dahil edilmek istenmektedir. Operasyonun konuşulduğu ilk günlerde kesinlikle destek verilmeyeceği yönünde açıklamalar yapılmasına rağmen, bir kaç gün önce ABD'nin strateji uzmanları, ülkemize gelerek kullanılabilecek üsler hakkında araştırmalara başlamışlardır.
İncirlik, Malatya ve Diyarbakır'daki hava üslerimizin, operasyonda ABD uçaklarına açılması gündemdedir.
Böyle bir destek durumunda, Irak'ın Türkiye'ye saldırması da olasıdır.
Bir anda kendini savaşın ortasında bulacak Türkiye'nin Güneydoğusunda ise, öteden beri planlanan hatta alt yapısı Irak tarafından hazırlanmış bir Kürt Devleti ABD'nin desteğiyle ilan edilecektir.
Ve muhtemelen AB'nin istekleri doğrultusunda asılmaktan kurtardığımız Apo bu yeni devletin, Türk tarafındaki topraklarının liderliğine getirilecektir.
Hatırlanacağı gibi 1991 çıkarmasından sonra ABD bu bölgedeki Kürtleri Irak'a karşı kışkırtarak özerk bir bölge kurmalarını sağlamaya çalışmış, Saddam'ın müdahalesi ile bu proje bir süreliğine askıya alınmıştı.
Bugün ise aynı Saddam kullanılarak proje hayata geçirilmek üzeredir.
Üstelik bu sefer bölgenin kilit ismi Türkiye de savaşa sokularak, bir taşla iki kuş vurulmuş olacaktır.
Irak'ın ve ABD'nin savaş hazırlıklarına başladığı bu günler bizim için kritik bir sürecin başlangıcıdır.
Bu coğrafyada denge konumdaki Türkiye, menfaatlerini gözetmeli; üslerini ABD'ye açmak yerine, böyle bir savaşı engellemenin çalışmalarını yapmalıdır.
Bölge devletleriyle her konuda ittifak arayışına girilmeli; ABD ve İsrail'in bu coğrafyadaki saldırgan tutumunun önüne geçilmelidir.
Unutulmamalıdır ki, Ortadoğu'da vücuda gelen herhangi bir coğrafi değişiklik, netice itibariyle Türkiye'ye yansıyacaktır.
Zaten asıl hedef de budur.
O bakımdan Türkiye, kırk ölçmeli bir defa biçmelidir.
Abdulkadir Baş / diğer yazıları
- Gerçekleri görebilmek / 05.11.2002
- Ezilen halklar Türk'ün adaletini bekliyor / 03.11.2002
- Türkiye'nin gerçek dostu var mı? / 02.11.2002
- AB, Türkiye'nin kurtuluşu değil, sonudur / 01.11.2002
- Çeçen eyleminin ardından / 31.10.2002
- Milli kaynakları hayata geçirecek irade, milletin iradesidir / 29.10.2002
- Türk'e Türk'te başka dost yoktur / 28.10.2002
- Basının esas görevi / 27.10.2002
- İnsan hakları meselesi / 26.10.2002
- Milletçe aradığımızı bulduk / 24.10.2002
- Ezilen halklar Türk'ün adaletini bekliyor / 03.11.2002
- Türkiye'nin gerçek dostu var mı? / 02.11.2002
- AB, Türkiye'nin kurtuluşu değil, sonudur / 01.11.2002
- Çeçen eyleminin ardından / 31.10.2002
- Milli kaynakları hayata geçirecek irade, milletin iradesidir / 29.10.2002
- Türk'e Türk'te başka dost yoktur / 28.10.2002
- Basının esas görevi / 27.10.2002
- İnsan hakları meselesi / 26.10.2002
- Milletçe aradığımızı bulduk / 24.10.2002