Kalbinde hardal tanesi kadar da olsa imanı olan, gönlünde zerre kadar da olsa vatan sevgisi bulunan, beş paralık da olsa basiret ve iz'an taşıyan tüm Anadolu/Trakya evlatlarının seferber olma günleridir bu günler.
Politika kazanına artık kepçe daldırmaları gerekenler, asıl bunlardır. Bundan böyle artık politika kazanını kaynatmaları gerekenler bunlardır.
Bu bir görevdir, mesuliyettir. Kaçışı yoktur. İhmale getirilmeye tahammülü yoktur.
Hiçbir vatan evladını, efendim, bakın şunlar bu işlerle uğraşıyorlar ya, uğraşsınlar, biz de kendimize uygun meşgalelerle ömrümüzü dolduralım, deme lüksü yoktur.
Bugüne kadar bu kazanı kaynatanlar ve karıştıranların, medeniyetimizi, ülkemizi, kimliğimizi, sağlığımızı, eğitimimizi, adaletimizi, ekonomimizi, kültürümüzü, din ü diyanetimizi, gençliğimizi, iş sahiplerimizi, işsizlerimizi sürükledikleri noktayı görmüyor musunuz?
Dur bakalım bekleyelim, bu işler bize göre-size göre değil, bu işler namuslu insanların uğraşacağı işler değil, diyerek "apolitik bahane" üretenler, daha neleri gözümüzün görmesini, daha nelere şahit olmamızı bekliyorlar!?
Daha olabilecek ne kaldı; bazı mandacıların "küresel işgalciler"i ülkeye "davet"ten gayrı... Bunu mu bekleyeceğiz Allah aşkına!
Yazarımız, değerli kardeşim Muharrem Bayraktar'ın muhteşem bir tespiti var, hatırlarsanız... Vatanı, en vatanperver görünenlerle; milleti ve milliyeti, en milliyetçi görünenlerle; din ü diyaneti, en dindar ve mukaddesatçı görünenlerle bitirdiler.
Varoşlarda dahi, "Devlet, Allah'a emanet!" diye konuşuluyorsa; devletin görünen yüzü, varoşlarda dahi böyle fark edilecek ve böyle konuşulacak kadar "vahim manzara"ya dönüşmüş ise, işin vardığı noktayı varın siz hesap edin.
Hadi canım sen de, diyebilen var mı?
Yoksa ki, yok; o halde, neme lazım canım, diyebilecek de olmamalı.
Daha ne olacaktı; yabancılar parsel parsel eylemişler vatanı, yeni çıkan yasa gereği tapularını götürmüyorlar mı?
Daha ne olacaktı; azınlıklar, Yağma Hasan'ın böreği gibi çöreklendikleri topraklarımızda mülkiyet bayramı yapmıyorlar mı?
Daha ne olacaktı; Ege sahillerinde askerimizin kullandığı bir adamızın "eski zaman tapusu"nu önümüze koyan İngilizler, "Biz burayı Rumlardan satın aldık; madem toprakların tapularını yabancılara veriyorsunuz, bu ada da bizim müktesep hakkımız, adamızı istiyoruz" diye başvuru yapmadılar mı?
Daha ne olacaktı; suret-i Hak'tan görünerek Müslüman mahallesinde salyangoz satanlar arttıkça artmıyor mu?
Daha ne olacaktı; Kostas Karamanlis'in Yunan papazları Anadolu için "eski topraklarımız" diye AB gölgesi altında ağlaşıp toprak talep ederlerken, Karamanlis'in canciğer dostu Tayyip Erdoğan önceki koalisyon ortakları gibi bizi karga-tulumba "AB serabı"na doğru sürüklemieye çalışmıyor mu?
Daha ne olacaktı; şüheda kanıyla yoğrulmuş bu aziz vatanın her köşebaşında mantar türer gibi kilise evler ve kiliseler türerken, TCK'nin yeni taslağında çoluk çocuğa Kur'an öğretmek için kendi apartmanımızın bir tarafını tahsis etmeye 2-3 yıl hapis cezası düzenlenmiyor mu?
Daha ne olacaktı; masum kız öğrenciler başörtüsü mağduriyetlerine çare beklerken, yeni TCK taslağında 2 yıl hapis cezası düzenlenmiyor mu, hatta Anadolu'daki nine ve dedelerin çarşaf ve sarığına 2 yıl hapis cezası getirilmiyor mu?
Daha ne olacaktı; enerji dolu 70 milyonluk dinamik vatan evladı aç, işsiz ve atıl bırakılarak, ekmeği ve peynirini almak için kullandığı kredi kartına yüzde 80-90 oranında bankalara "plastik para faizi" ödemiyor mu?
Daha ne olacaktı; tüyü bitmemiş yetimin sadece dünkü ve bugünkü hakkı değil, yarınki ve gelecekteki tüm hakları dahi hükümetin "borç üstüne borç katma", "borcu faizle öteleme" ve "ödenemeyen faizi de faizle öteleme" yöntemleriyle küresel sermayedarlara peşkeş çekilmiyor mu?
Daha ne olacaktı; tüyü bitmemiş yetimler ve meteliğe kurşun atan gariban millet, yıllık 150 katrilyonluk faize batırılarak politik devran döndürülmüyor mu?
Evet, evet, evet... Daha ne olacaktı ki?
Saydıklarımız, içeride cereyan eden işlerin sadece bir kısmı... Dışarıda, bölgemizde, eğitimde, adalette, sağlıkta cereyan edenlere değinmedik bile.
Bütün bu olup bitenler karşısında hangi iman ve iz'an ehli, hangi akıl, basiret ve irfan ehli, hangi vatanperver Anadolu evladı, neme lazım canım diyebilir? Bu işler bize göre değil, diyerek kuşe-yi uzlete çekilebilir? Bütün bu olup bitenlere, hadi canım sen de, diyebilen var mı? Yok.
Hiç kimse... Hiçbirimiz, diyemeyiz.
O halde gün seferberlik günüdür. Gün, Anadolu ve Trakya'nın akıllı, dürüst, samimi, külhan yürekli insanlarının artık "Bağımsız Türkiye" politikalarını kaynatma günüdür. Gün, tüm mandacı politikalara "milli çomaklar" sokma günüdür. Bundan kaçış yoktur.
Bugün bu işlerden kaçanlar, korkarım bu "politik kaçışları"nın faturasını işgal çizmeleri altında ödemeye mahkum olurlar, o zaman kaçacak delik de bulamazlar.
Politika kazanına artık kepçe daldırmaları gerekenler, asıl bunlardır. Bundan böyle artık politika kazanını kaynatmaları gerekenler bunlardır.
Bu bir görevdir, mesuliyettir. Kaçışı yoktur. İhmale getirilmeye tahammülü yoktur.
Hiçbir vatan evladını, efendim, bakın şunlar bu işlerle uğraşıyorlar ya, uğraşsınlar, biz de kendimize uygun meşgalelerle ömrümüzü dolduralım, deme lüksü yoktur.
Bugüne kadar bu kazanı kaynatanlar ve karıştıranların, medeniyetimizi, ülkemizi, kimliğimizi, sağlığımızı, eğitimimizi, adaletimizi, ekonomimizi, kültürümüzü, din ü diyanetimizi, gençliğimizi, iş sahiplerimizi, işsizlerimizi sürükledikleri noktayı görmüyor musunuz?
Dur bakalım bekleyelim, bu işler bize göre-size göre değil, bu işler namuslu insanların uğraşacağı işler değil, diyerek "apolitik bahane" üretenler, daha neleri gözümüzün görmesini, daha nelere şahit olmamızı bekliyorlar!?
Daha olabilecek ne kaldı; bazı mandacıların "küresel işgalciler"i ülkeye "davet"ten gayrı... Bunu mu bekleyeceğiz Allah aşkına!
Yazarımız, değerli kardeşim Muharrem Bayraktar'ın muhteşem bir tespiti var, hatırlarsanız... Vatanı, en vatanperver görünenlerle; milleti ve milliyeti, en milliyetçi görünenlerle; din ü diyaneti, en dindar ve mukaddesatçı görünenlerle bitirdiler.
Varoşlarda dahi, "Devlet, Allah'a emanet!" diye konuşuluyorsa; devletin görünen yüzü, varoşlarda dahi böyle fark edilecek ve böyle konuşulacak kadar "vahim manzara"ya dönüşmüş ise, işin vardığı noktayı varın siz hesap edin.
Hadi canım sen de, diyebilen var mı?
Yoksa ki, yok; o halde, neme lazım canım, diyebilecek de olmamalı.
Daha ne olacaktı; yabancılar parsel parsel eylemişler vatanı, yeni çıkan yasa gereği tapularını götürmüyorlar mı?
Daha ne olacaktı; azınlıklar, Yağma Hasan'ın böreği gibi çöreklendikleri topraklarımızda mülkiyet bayramı yapmıyorlar mı?
Daha ne olacaktı; Ege sahillerinde askerimizin kullandığı bir adamızın "eski zaman tapusu"nu önümüze koyan İngilizler, "Biz burayı Rumlardan satın aldık; madem toprakların tapularını yabancılara veriyorsunuz, bu ada da bizim müktesep hakkımız, adamızı istiyoruz" diye başvuru yapmadılar mı?
Daha ne olacaktı; suret-i Hak'tan görünerek Müslüman mahallesinde salyangoz satanlar arttıkça artmıyor mu?
Daha ne olacaktı; Kostas Karamanlis'in Yunan papazları Anadolu için "eski topraklarımız" diye AB gölgesi altında ağlaşıp toprak talep ederlerken, Karamanlis'in canciğer dostu Tayyip Erdoğan önceki koalisyon ortakları gibi bizi karga-tulumba "AB serabı"na doğru sürüklemieye çalışmıyor mu?
Daha ne olacaktı; şüheda kanıyla yoğrulmuş bu aziz vatanın her köşebaşında mantar türer gibi kilise evler ve kiliseler türerken, TCK'nin yeni taslağında çoluk çocuğa Kur'an öğretmek için kendi apartmanımızın bir tarafını tahsis etmeye 2-3 yıl hapis cezası düzenlenmiyor mu?
Daha ne olacaktı; masum kız öğrenciler başörtüsü mağduriyetlerine çare beklerken, yeni TCK taslağında 2 yıl hapis cezası düzenlenmiyor mu, hatta Anadolu'daki nine ve dedelerin çarşaf ve sarığına 2 yıl hapis cezası getirilmiyor mu?
Daha ne olacaktı; enerji dolu 70 milyonluk dinamik vatan evladı aç, işsiz ve atıl bırakılarak, ekmeği ve peynirini almak için kullandığı kredi kartına yüzde 80-90 oranında bankalara "plastik para faizi" ödemiyor mu?
Daha ne olacaktı; tüyü bitmemiş yetimin sadece dünkü ve bugünkü hakkı değil, yarınki ve gelecekteki tüm hakları dahi hükümetin "borç üstüne borç katma", "borcu faizle öteleme" ve "ödenemeyen faizi de faizle öteleme" yöntemleriyle küresel sermayedarlara peşkeş çekilmiyor mu?
Daha ne olacaktı; tüyü bitmemiş yetimler ve meteliğe kurşun atan gariban millet, yıllık 150 katrilyonluk faize batırılarak politik devran döndürülmüyor mu?
Evet, evet, evet... Daha ne olacaktı ki?
Saydıklarımız, içeride cereyan eden işlerin sadece bir kısmı... Dışarıda, bölgemizde, eğitimde, adalette, sağlıkta cereyan edenlere değinmedik bile.
Bütün bu olup bitenler karşısında hangi iman ve iz'an ehli, hangi akıl, basiret ve irfan ehli, hangi vatanperver Anadolu evladı, neme lazım canım diyebilir? Bu işler bize göre değil, diyerek kuşe-yi uzlete çekilebilir? Bütün bu olup bitenlere, hadi canım sen de, diyebilen var mı? Yok.
Hiç kimse... Hiçbirimiz, diyemeyiz.
O halde gün seferberlik günüdür. Gün, Anadolu ve Trakya'nın akıllı, dürüst, samimi, külhan yürekli insanlarının artık "Bağımsız Türkiye" politikalarını kaynatma günüdür. Gün, tüm mandacı politikalara "milli çomaklar" sokma günüdür. Bundan kaçış yoktur.
Bugün bu işlerden kaçanlar, korkarım bu "politik kaçışları"nın faturasını işgal çizmeleri altında ödemeye mahkum olurlar, o zaman kaçacak delik de bulamazlar.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019