İnananlar için dünya bir imtihan sahnesidir. Bu sahnede insana düşen vazife, ne ile imtihan olduğu, neticenin nasıl olacağını araştırıp bulma görevi ve ona göre bir sistem üzerine kurma zorunluluğu vardır.
İnsanın yaradılışına baktığımız zaman ayetle tasvir edildiği gibi insan önce bir nutfe, kokmuş su damlası, sonra kan pıhtısı; daha sonra ona hayat veriliyor, ruh üfleniyor, hayat sahibi olması şeklindedir.
Buradaki hayattan kasıt ruhtur yani bizi Allah'tan bir nefha yapan kısım… Erenler buna 'nefha-i ilahi' der.
Geçmişte tüm peygamberlere ve Peygamberimize sorulmuş bir sorudur, "Ruh nedir?" sorusu.
İsra suresinin 85. ayeti Peygamberimize hitaben, "Sana ruhtan soruyorlar. De ki, Ruh, Allah'ın bir emridir. Bu konuda size az bir ilim verilmiştir" buyrulmuştur.
Hakikaten insana kendini anlat denilse belki de yarım saat dahi anlatamaz.
Oysa ruhun bedendeki tasarrufu hayattır. Bu tıpkı elektrik ampulüne enerjinin gelip devreyi tamamlayarak ışık şekline dönüşmesi gibi? Enerji kesildi mi, bir de bakıyorsunuz ampul sönmüş.
İşte ruh dediğimiz şey de bedenden çekildiği zaman can denilen hayat yok oluyor.
Esasen insanın aslı cesedin ötesindedir. Burada yaradılış sırrına değinmek gerekir. Mülk suresinin 2. ayetinde Cenab-ı Hak, "Ben hayat ve ölümü yarattım" buyuruyor. Peki, Allah-u Teâlâ 'ölümü ve hayatı' niçin yarattı?
İşte imtihan sırrının cevabı bu sorunun sorulmasında yatıyor. Örneğin; İnsanın halini okulda sınava giren talebelere benzetebiliriz.
Nasıl talebeler yazılı kâğıdını belli bir sürede tamamlamak zorunda ise ve ne kadar bilirse bilsin yalnızca kâğıda aktarabildiği kadarının karşılığını not olarak alacaksa, işte kullukla vazifeli insan da böyledir.
Hayat imtihanında mükellefiyetler belirlenmiştir. Namaz kılın, oruç tutun, hacca gidin, zekât verin vs.
Süreniz, akıl baliğ olduğunuzda başlar ve sonu da Hz. Azrail'in gelip, "emr-i hak vaki oldu, yola çıkacağız" dediği andır. Sürenin uzunluğu Allah'ın takdiridir.
Bu imtihan zarfında Cenab-ı Hak, bizleri güzellikle, servetle, sıhhatle, şöhretle, malla, mevkiyle, rütbeyle dener. Hepsi ömür dediğimiz sınav içerisinde bize sorulan sorulardır. Ya da bunların hiç birini vermez. Fakirlik, zillet, dedikodu, fitne verir, onlarla dener.
Eğer o hayırları verdiği zaman kul şükrederse, hamd ederse, "Ya Rabbi ne büyüksün. Ne kadar güzel nimetler ihsan ettin!" derse şerleri, belaları, fitneleri, dedikoduları, hastalıkları verdiği zaman da sabrederse, gereğini yerine getirirse; şükür ve sabırda her iki halde de kul ibadettedir, kazançlıdır.
Bu hal, Allah'ın bizim üzerimizdeki, "Allah olma" iradesinin tecelli etmesine kulun razı olması halidir. Allah insanoğlunun kalbine tecelli ettikçe orada bambaşka âlemler meydana gelir. O âlemi tanıdıkça onun yaratıcısı olanı tanırsın.
İmanımız, ibadetimiz ne kadar yerinde ve güçlü olursa; Rabbimizi daha güçlü ve büyük tanırız.
Tanıdığımız müddetçe huzurunda edep ederiz. Edep ehli oluruz. Hayâ ehl-i oluruz. Korkarız, severiz, ümit ederiz, âşık oluruz. Bunlar hep iç içe şeylerdir.
Cenab-ı Hak, O'nu bilip tanıyan, O'nunla dost olan, arkadaş olan, komşu olan, Hak ile birlikte olanlardan eylesin. (Âmin)
Osman Baş / diğer yazıları
- EMPATİ (Buram buram merhamet) / 15.08.2020
- Rusya ekonomik bağımsızlığını nasıl kazandı? / 16.01.2020
- ABD’li profesörün itirafı / 15.01.2020
- İslam ve Mevlana - 2 / 12.01.2020
- İslam ve Mevlana -1- / 11.01.2020
- Ehl-i Beyt’i sevenlerin özellikleri / 12.12.2019
- Vatan müdafaası / 10.12.2019
- İmam Seccad; Namaz / 05.12.2019
- İmam Zeynelabidin (a.s) / 04.12.2019
- Gadir-i Hum’u inkâr edemezsiniz / 26.11.2019
- Rusya ekonomik bağımsızlığını nasıl kazandı? / 16.01.2020
- ABD’li profesörün itirafı / 15.01.2020
- İslam ve Mevlana - 2 / 12.01.2020
- İslam ve Mevlana -1- / 11.01.2020
- Ehl-i Beyt’i sevenlerin özellikleri / 12.12.2019
- Vatan müdafaası / 10.12.2019
- İmam Seccad; Namaz / 05.12.2019
- İmam Zeynelabidin (a.s) / 04.12.2019
- Gadir-i Hum’u inkâr edemezsiniz / 26.11.2019