Dünyanın muhtelif bölgelerinde özellikle şu sıralar, islami kurum ve kuruluşlara karşı büyük oyunlar oynanıyor.
Oyunun senaryosunun eskiye dayanmasına ve eskiden beri oynanmasına karşın filmin seyircileri eksik olmuyor. İzleyicilerin kafaları bulandırılıyor, fikirleri bozuluyor, düşünceleri yanlış dezenforme ediliyor.
Uluslararası sisteme yeni bir şekil vermek için yola çıkan derin küresel güçler, hemen hergün giderek yayılan islamın etkisini kırabilmek için yoğun bir seferberlik başlatmış durumdalar. Kendilerine tehdit olarak gördükleri islamın karşısına tanklı toplu çıkamayacaklarını anlayan bu güçler genellikle psikolojik yöntemleri kullanıyorlar.
Soğuk Savaş sonrasının soğuk taktikleriyle mücadelelerini sürdüren karanlık güçlerin en etkili silahları ise; basın yayın organları ile iplerini ellerinde tuttukları kukla rejimlerin siyasal piyonları.
Balkan, Kafkas, Kuzey Afrika, Güney Asya, Ortadoğu sinemalarında film gösterimde.
Sovyet rejiminin çökmesinden sonra ellerindeki kozun değer yitirdiğini farkeden derin küresel güçler kendilerine düşman olarak Yeşil Kuşak'ı seçtiler.
Global komünizm ve beynelminel Yahudilik gibi yaftalarla siyasal sistemin çarklarını istedikleri tarafa döndürmenin mücadelesini veren küresel derin güçler, çarkın dişlilerinden bazılarının kırılmasından sonra bu çarka Yeşil Kuşak bağlamında islamı koyarak yeniden işletme gayretindeler.
ABD'de, Kanada'da ve Latin Amerika'da İslam hızla yayılıyor. Ortadoğu'dan sonra Uzak Asya'da da etkin bir islami kimlik var. Avrupa'da islam hızla yayılıyor. AB içinde nüfussal olarak hristiyanlığın ikinci duruma düştüğünü gören küresel derin gücün temsilcileri fren mekanizmasını devreye sokmaya çalışıyorlar.
Uluslararası siyaseti ve sermayeyi istediği gibi dönüştürebilen küresel güçler, basın yayını çok iyi kullanmaktalar. Uluslararası kamuoyunun gözü döndürülen çarklar vasıtayla hipnotize ediliyor.
11 Eylül ile birlikte başlatılan ve son olarak Fas'ta uygulamaya sokulan projenin hedefi aynı; İslami kimlikli ülke ve kurumlar.
Peşpeşe yaşanan patlamaların ve intihar saldırılarının ardından bazı ajanslara telefonlar ediliyor, eylemler islami gruplar tarafından üsleniliyor. Telefon hattındaki itirafçılar/yükleniciler bundan sonra nereyi hedef seçeceklerini söylemekten de geri durmuyorlar.
Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da sivil insanları katledenler islamla bağdaştırıldı. Fas'ın ticari merkezi konumundaki Kazablanka saldırıları sırasında otel görevlisinin boğazını bıçakla kesenlere aynı yafta vuruldu. Kesmir'de de aynı grup temsilcileri islam adına onlarca aileyi çoluk çocuk demeden baltalarla doğruyor. Cezayir'de kadınların boğazlanması da aynı kesime fatura ediliyor. İsrail'in dış kesimlerindeki restoranlara da islami gruplar adına intihar eylemleri düzenleniyor. Filistinli temsilciler, islami kurum yetkilileri ve diğer örgütler olayla alakalarının olmadığını ifade ediyorlar ama mevcut durumu başından beri kabullenen ve hipnotize edilen kamuoyu buna ihtimal vermiyor.
Endonezya'dan Cezayir'e ve kuzeyde Baltık ülkelerine kadar uzanan coğrafyadaki islam etkisinden huzursuzluk duyan derin ve karanlık küresel güçler İslam paranoyasıyla bazı ülkeleri ve sivilleri budamaktan geri kalkıyorlar.
Yeşil Kuşak kızıl kanlara bulanıyor.
Oyunun senaryosunun eskiye dayanmasına ve eskiden beri oynanmasına karşın filmin seyircileri eksik olmuyor. İzleyicilerin kafaları bulandırılıyor, fikirleri bozuluyor, düşünceleri yanlış dezenforme ediliyor.
Uluslararası sisteme yeni bir şekil vermek için yola çıkan derin küresel güçler, hemen hergün giderek yayılan islamın etkisini kırabilmek için yoğun bir seferberlik başlatmış durumdalar. Kendilerine tehdit olarak gördükleri islamın karşısına tanklı toplu çıkamayacaklarını anlayan bu güçler genellikle psikolojik yöntemleri kullanıyorlar.
Soğuk Savaş sonrasının soğuk taktikleriyle mücadelelerini sürdüren karanlık güçlerin en etkili silahları ise; basın yayın organları ile iplerini ellerinde tuttukları kukla rejimlerin siyasal piyonları.
Balkan, Kafkas, Kuzey Afrika, Güney Asya, Ortadoğu sinemalarında film gösterimde.
Sovyet rejiminin çökmesinden sonra ellerindeki kozun değer yitirdiğini farkeden derin küresel güçler kendilerine düşman olarak Yeşil Kuşak'ı seçtiler.
Global komünizm ve beynelminel Yahudilik gibi yaftalarla siyasal sistemin çarklarını istedikleri tarafa döndürmenin mücadelesini veren küresel derin güçler, çarkın dişlilerinden bazılarının kırılmasından sonra bu çarka Yeşil Kuşak bağlamında islamı koyarak yeniden işletme gayretindeler.
ABD'de, Kanada'da ve Latin Amerika'da İslam hızla yayılıyor. Ortadoğu'dan sonra Uzak Asya'da da etkin bir islami kimlik var. Avrupa'da islam hızla yayılıyor. AB içinde nüfussal olarak hristiyanlığın ikinci duruma düştüğünü gören küresel derin gücün temsilcileri fren mekanizmasını devreye sokmaya çalışıyorlar.
Uluslararası siyaseti ve sermayeyi istediği gibi dönüştürebilen küresel güçler, basın yayını çok iyi kullanmaktalar. Uluslararası kamuoyunun gözü döndürülen çarklar vasıtayla hipnotize ediliyor.
11 Eylül ile birlikte başlatılan ve son olarak Fas'ta uygulamaya sokulan projenin hedefi aynı; İslami kimlikli ülke ve kurumlar.
Peşpeşe yaşanan patlamaların ve intihar saldırılarının ardından bazı ajanslara telefonlar ediliyor, eylemler islami gruplar tarafından üsleniliyor. Telefon hattındaki itirafçılar/yükleniciler bundan sonra nereyi hedef seçeceklerini söylemekten de geri durmuyorlar.
Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'da sivil insanları katledenler islamla bağdaştırıldı. Fas'ın ticari merkezi konumundaki Kazablanka saldırıları sırasında otel görevlisinin boğazını bıçakla kesenlere aynı yafta vuruldu. Kesmir'de de aynı grup temsilcileri islam adına onlarca aileyi çoluk çocuk demeden baltalarla doğruyor. Cezayir'de kadınların boğazlanması da aynı kesime fatura ediliyor. İsrail'in dış kesimlerindeki restoranlara da islami gruplar adına intihar eylemleri düzenleniyor. Filistinli temsilciler, islami kurum yetkilileri ve diğer örgütler olayla alakalarının olmadığını ifade ediyorlar ama mevcut durumu başından beri kabullenen ve hipnotize edilen kamuoyu buna ihtimal vermiyor.
Endonezya'dan Cezayir'e ve kuzeyde Baltık ülkelerine kadar uzanan coğrafyadaki islam etkisinden huzursuzluk duyan derin ve karanlık küresel güçler İslam paranoyasıyla bazı ülkeleri ve sivilleri budamaktan geri kalkıyorlar.
Yeşil Kuşak kızıl kanlara bulanıyor.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005